Hukuk Fakültesi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Yayın İmar hukukunda güncel sorunlar sempozyumu bildiri özetleri(Maltepe Üniversitesi Rektörlüğü, 2019) Kalabalık, Halil; Fiş Üstün, Gül; Apaydın, Bahadır; Dinçkol, Hulusi Alphan; Özmen, Etem Saba; Durmaz, Ahmet; Yayla, Ahmet; Ürem, Müge; Ataç, Asiye Selcen; Çakır, Hüseyin Melih; Karaer Güçlü, ZeynepT.C. Maltepe Üniversitesi İmar Hukukunda Güncel Sorunlar Sempozyumu 31 Ekim 2019 tarihinde Marma Otel, İstanbul'da gerçekleşmiştir. Katılımcılara sempozyum sonunda katılım belgesi verilmiştir.Yayın Anayasa hukukundaki gelişmelerin ışığında kamu hukuku sempozyumu(Maltepe Üniversitesi, 2022) Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiGünümüzde yaşanan değişim ve gelişmeler hukuk alanında sürekli sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Anayasa ve diğer birçok temel yasalarda gerçekleştirilen değişikliler ve bunların yorumu ile ilgili yargı içtihatlarının ele alınması, uluslararası hukuktaki gelişmeler ışığında değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Hukukçuların görevi, bu sorunlara çözüm üretmek, ülke ve insanımızın yararına olacak katkılarda bulunmaktır. Anayasa Hukukundaki Gelişmelerin Işığında Kamu Hukuku Sempozyumu bu düşüncelerle gerçekleştirilmiştir. Sempozyumda sunulan tebliğlerden bir kısmı tam metin haline getirilerek yayınlanmak üzere gönderilmiş, gönderilen tam metinler yazarlarının talebi doğrultusunda hakem incelemesinden geçirilerek veya geçirilmeksizin yayına hazırlanarak sempozyum tam metin kitabı oluşturulmuştur. Sempozyumunun organizasyonu ve gerçekleştirilmesine destek veren, emeği geçen herkese teşekkür ederken, bu kitabın ilgililere yararlı olmasını dilerim.Yayın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin olağanüstü hal yönetimini denetiminin güçlendirilmesi / Strenghtening the oversight of Grand National Assembly of Turkey over state of emergency(Maltepe Üniversitesi, 2022) Yüksel, İsmail; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiTebliğ Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü hal üzerindeki denetim yetkilerini güçlendirecek yöntemler ele alınacaktır. Olağanüstü Hal üzerindeki yargısal denetime getirilmiş olan anayasal sınırlamalar ve yargı süreçlerinin doğası gereği sadece hukukilik denetimiyle sınırlı, yargısal denetimin bunlara ek olarak hem geriye dönük hem de yavaş olması olağanüstü hal dönemlerinde yargının temel haklara getirilen ölçüsüz müdahalelere engel olmasını zorlaştırmaktadır. 2017’den itibaren halk tarafından seçilen ve olağanüstü hal ilanı ile olağanüstü hal tedbirlerini bizzat imzalayan Cumhurbaşkanı bir denetim merci değil aksine denetlenmesi gereken bir aktör haline gelmiştir. Olağanüstü hal üzerinde TBMM’nin siyasi denetimi siyasi partilerin disiplinli olması nedeniyle neredeyse tamamen etkisizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin olağanüstü hali etkin şekilde denetleyebilmesi için dört önerimiz bulunmaktadır; i) bunlardan ilki yükselen nitelikli çoğunluk sistemidir, ii) ikinci önerimiz olağanüstü hal üzerinde yapılacak her türlü oylamanın gizli oy yöntemiyle yapılmasıdır. iii) üçüncü önerimiz olağanüstü hal Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri için, bir anayasaya aykırılık beyanının zorunlu kılınmasıdır. iv) Son olarak Olağanüstü Hal Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerini onaylayarak kanun haline getirirken Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı zamanda ilgili kanunun yürürlük süresini ilgili olağanüstü hal ile sınırlaması zorunlu kılınarak olağanüstü hal dönemine özgü yöntemlerin hukuk sisteminde kalıcı etkiler yaratması engellenebilecektir. Bu düzenlemeler kanımızca bir anayasa değişikliğine dahi gerek duyulmadan sadece bir TBMM İçtüzük değişikliği ile gerçekleştirilebilir.Yayın Kamusallık, kamusal alan ve internet / Publicness, public sphere and the internet(Maltepe Üniversitesi, 2022) Öner, A. Aslı Şimşek; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiBilgi ve iletişim teknolojilerinin demokratik bir toplum bakımından işlevi ve bu bağlamda herkese açık ve özgür bir tartışma ortamı ile karakterize olan demokrasilerde internetin bu ortamın bir aracı olarak görülüp görülemeyeceği dünya genelinde tartışılmalı bir konudur. Özellikle günümüzde temsili demokrasinin çıkmazları göz önünde bulundurularak internetin, yurttaşların kamusal alana eşit erişimi ve siyasi karar alma süreçlerine katılımı güçlendirici bir potansiyeli olup olmadığı incelenmektedir. Bu çalışmada da internetin kamusal alan olma potansiyeli ve bu noktada getirilen eleştiriler çerçevesinde bir inceleme yapılmaktadır. Bu çerçevede güncel anayasal gelişmeler ışığında kamusallık, kamusal alan, demokratik yurttaşlık ve internet arasındaki ilişkinin ve internetin kamusal alan düşüncesine etkisinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda kamusal alan düşüncesinin tarihsel kökenlerinin günümüze yansımaları dikkate alınarak bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişimiyle kamusal alan kavramsallaştırmasına getirilen eleştiriler incelenmektedir. İnternetin küresel düzeyde hem bir hak hem de bir iktidar alanı haline gelmesi ile başlayan dijital çağ tartışmalarının kamu hukukuna yansımaları temelinde internetin kamusallığı ve bir kamusal alan olarak ele alınması konusu irdelenmektedir.Yayın Ceza muhakemesi kanunu açısından işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı / The lazck of unjustness of the committed act in terms of criminal procedure law(Maltepe Üniversitesi, 2022) Yılmaz, Zahit; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike Ezgi5271 sayılı CMK’ya göre işlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı dolayısıyla sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmektedir. Bu hüküm çeşidi, sanığın suç teşkil eden fiili işlediğinin sabit olmasına karşın gerçekleşen fiilin haksızlık içeriğinin mahkumiyet kararı verilmesi için yeterli ağırlıkta olmadığı takdirde mahkumiyet cezası almamasına imkan vermektedir. Bu itibarla CMK’da bu düzenlemeye yer verilmesi oldukça olumludur. Bununla birlikte, bu hükmün hangi hallerde tatbik edilmesi gerektiği konusunda netlik olduğunu ifade etmek güçtür. Esasen işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı sebebiyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilebilmesi için yasada açık bir norm bulunması gerektiğine ilişkin mecburi bir düzenleme olduğu kanaatinde değiliz. Hakimlerin, işlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı konusunda yegane takdir hakkı sahibi olduğu açıktır. Nitekim hakim, somut olayda TCK’nın 61’inci maddesi uyarınca fiilin işleniş biçimini dikkate alıp suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı da belirlemektedir. Ancak fiilin haksızlık içeriğinin azlığının tespiti halinde CMK’nın 223/4-d maddesi uyarınca sanığa hiç ceza verilmemektedir. Haksızlık içeriğinin azlığının tespiti noktasında farklı kriterlerden hareket edilebilirse de düzenlemenin belirsizliği, uygulamada farklılıklara neden olarak eşitlik ilkesine zarar verebilir.Yayın 2017 anayasa değişikliğinin bütçe ve kesinhesap kanunları bakımından getirdikleri / Impacts of the 2017 constitutional amendment on budget and final account laws(Maltepe Üniversitesi, 2022) Çiftci, Hasan Basri; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike Ezgi1982 Anayasasının önceki metninde bütçe ve kesinhesap kanunlarına ilişkin “Bütçenin hazırlanması ve uygulanması” başlıklı 161. madde, “Bütçenin görüşülmesi” başlıklı 162. madde, “Bütçelerde değişiklik yapabilme esasları” başlıklı 163. madde ve “Kesinhesap” başlıklı 164. madde hükümleri, 2017 anayasa değişikliğiyle birlikte “Bütçe ve kesinhesap” başlıklı 161. madde altında birleştirilmiştir. Mezkûr değişiklik çerçevesinde, Anayasanın önceki metninde yer alan dört maddenin içeriği büyük oranda tekrar edilmekle birlikte, ilga edilen maddelerin hepsinde bazı hususlar yeniden düzenlenmiştir. Bunlar, Bütçe Komisyonunun üye sayısının belirlenmesine ilişkin Anayasadaki usulünün terk edilmesi, yürütmenin düzenleyici işlemleriyle bütçede değişiklik yapamayacağına ilişkin vurgunun kaldırılması, önceki yıl bütçesinin yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanması usulünün getirilmesi ve kesinhesap kanun teklifi için yürütmeye verilen sürenin kısaltılması şeklinde dört başlıkta toplanabilir. Bütçe ve kesinhesap kanunlarına ilişkin yetkilerin, yasamanın yürütme üzerinde kamu gelir ve harcamaları bakımından denetimini sağlayacak şekilde dağıtılması, hem tarihsel hem olgusal olarak, modern demokrasi anlayışında bütçe hakkının yeriyle yakından ilişkilidir. 2017 Anayasa değişikliğiyle Anayasada bütçe ve kesinhesap kanunlarına ilişkin olarak yapılan düzenlemeler, anılan kanunların bu önemli rolünü yeterince teslim etmemektedir.Yayın Bölünmüş bir mahkemenin analizi: Anayasa Mahkemesinin norm denetiminde azınlık-çoğunluk dengesinden bir kesit / Analysis of a divided court: A section from the minority-majority balance in the norm review of the constitutional court(Maltepe Üniversitesi, 2022) Yolcu, Serkan; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiAnayasa Mahkemesi (AYM) kararları üzerine yapılan analizler genellikle bunların sonuç ya da hüküm kısmına odaklanmaktadır. Oysa AYM kararları hükmü aşan bir “karar alma” sürecinin ürünüdür. Bu sürecin dikkat çeken bir yönü de kararlarda gözlemlenen görüş ayrılığı ve bunun yol açtığı çoğunluk-azınlık dengesidir. Mahkeme üyeleri arasında bazı kararlarda belirgin bir görüş ayrılığı ortaya çıktığı, bununla birlikte kararın sonucunu ortaya çıkaran çoğunluk ile karşı görüşteki azınlığın arasındaki oy farkının ise epey daraldığı gözlemlenmektedir. Bu halde AYM üyeleri arasında belirgin bir yargısal bölünme olduğu iddia edilebilir. Bu tür bir bölünmenin görüldüğü en yeni alan Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin (CBK) denetimidir. Bu çalışma CBK’ların yargısal denetimini esnasında AYM üyelerinin nasıl bölündüğünü ve bunun sonuçlarını incelemektedir. Bu bağlamda çalışmanın yanıt aradığı temel sorun AYM’nin CBK’ların denetimi bağlamında hakiki bir “bölünmüş mahkeme” olarak görülüp görülemeyeceğini sorgulamaktadır. Bunun için Mahkemenin CBK içtihadındaki çoğunluk görüşü ve azınlık görüşlerinin birbirleri karşısındaki konumu karşı oylar ve çoğunluk görüşlerinin niteliği ve niceliği aracılığıyla analiz edilmektedir. Sonuç olarak AYM’nin belirgin bir yargısal bölünme sergilediği iddia edilmektedir.Yayın Anayasal güvenceler temelinde Covid 19 salgını döneminde acil sağlık hizmetleri / Emergency health services in the period of the Covid 19 epidemic on the basis of constitutional guarantees(Maltepe Üniversitesi, 2022) Apaydın, Bahadır; Şahbaz, İbrahim; Yetimoğlu, Melike Ezgi; Kuru, Goncaİdare, COVID 19 salgını döneminde de sağlık hizmetleri alanında uygulamada ortaya çıkan yeni birtakım sorunlara yönelik hızlıca birtakım tedbirler alma ve başta Sağlık Uygulama Tebliği olmak üzere ek düzenlemeler veya değişiklikler yapma yoluna gitmiştir. Salgın hastalığın yarattığı yaşamsal tehdidin boyutu, anayasal ve sair mevzuat kapsamında sağlanan güvencelerin acil sağlık hizmetlerine erişim hakkı bakımından önemini ulusal ve uluslararası boyutta artırmıştır. Ulusal ve uluslararası mevzuat ile korunan sağlık hakkına erişimin temel ayaklarından biri yukarıda değinildiği üzere “Acil Sağlık Hizmetleri”dir. Anayasal güvenceler bağlamında acil sağlık hizmetlerine erişimin sağlık hakkı yanında, “sosyal güvenlik hakkı” ve “yaşam hakkı” gibi boyutları bulunmaktadır. COVID 19 Salgını döneminde acil sağlık hizmetlerine ücretsiz erişimde bazı sorunlar yaşanmıştır. Diğer yandan idarenin, salgın döneminde zuhur eden bu sorunlara karşı etkili ve ivedi çözümler üretme kabiliyeti olduğu da ortaya çıkmıştır. Bu minvalde, salgın hastalıklar kapsamında acil sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaya dair güncel sorunlar ve gelişmeler tarafımızca idare hukuku cephesinden değerlendirilecektir.Yayın 2017 anayasa değişikliğinin kamu personel hukukuna bazı yansımaları (Güncel Anayasa Mahkemesi içtihadı ve uygulamadan hareketle bir inceleme) / Some reflections of 2017 constitutional amendment on public personnel law (A review based on Constitutional Court’s current case law and practice)(Maltepe Üniversitesi, 2022) Yüzbaşıoğlu, Cihan; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike Ezgi1982 Anayasası’nda 2017 yılında yapılan değişiklikle Devletin yönetim biçiminde köklü değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu yeni sistemde, kamu personel hukukunun tabi olduğu esas ve usullerin belirlenmesinde yasamanın sahip olduğu baskın rol yerini yürütmenin üstün olduğu bir hukuki yapıya bırakmıştır. Tüketici bir nitelik taşımayan bu çalışmada Anayasa Mahkemesi’nin güncel kararları ışığında Anayasa değişikliğinin kamu personel hukukuna bazı yansımaları inceleme konusu olmuştur. İlk olarak, genel kadroya ilişkin düzenlemelerin personel hukukuna yönelik değil, teşkilat hukukuna ilişkin bir konu olduğunu vurgulayan Anayasa Mahkemesi, idareye ait kadroların ihdası ile düzenlenmesine ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde yürütmenin yetkisini oldukça genişletici bir şekilde yorumlamıştır. Bu durum Anayasa’nın başta 128. maddesi olmak üzere, farklı maddeleri bakımından tartışmaları beraberinde getirmiştir. Anayasa değişikliğinin getirdiği en önemli yenilik ise, bundan önce dağınık bir mevzuatta, birbirinden farklı hukuki statülerde düzenlenen ve ayrı bir kamu personeli kategorisi şeklinde tasniflenmemiş olan üst kademe yöneticilerine ayrı bir personel statüsünün Anayasa’da kazandırılmış olmasıdır. Son olarak, Anayasa’da yapılan değişiklik sonrasında Türk idari teşkilatında meydana gelen değişim birtakım yeni istihdam biçimlerinin ortaya çıkmasına ve kamuda istihdam anlayışının arkasında yatan ilkelerin önemli değişime uğramasına da yol açmıştır. Bu çalışmadaki değerlendirmeler, 2017 Anayasa değişikliğinin personel hukukundaki bazı ilke ve kavramların yeniden gözden geçirilmesini gerektirdiğini ortaya koymaktadır.Yayın İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nin ülke dışı uygulaması / Extraterritorial application of European Convention on Human Rights(Maltepe Üniversitesi, 2022) Sak, Yıldıray; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike Ezgiİnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ne (İHAS) göre, bir Taraf Devletin temel hak ve özgürlüklerin ihlalinden sorumluluğu, mağdurun Taraf Devletin yetkisi içinde olmasına bağlıdır. Başvuru, Taraf Devletin ülkesinin dışında gerçekleşen olaylara ilişkinse, yetki sorumluluğun ön koşulu haline gelmektedir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), bir yandan ihlal iddiasına neden olan olayların Taraf Devletin yetkisinde olup olmadığına karar verecektir, diğer yandan da, eğer öyleyse, Taraf Devletin sorumluluğu olup olmadığını tespit edecektir. Sorumluluk meselesi, ‘insan hakları yükümlülüklerinin’ özel niteliği gereği, normal şartlarda sorun olmamakla birlikte, ülke dışılık mevzubahis olduğunda dikkatlice ele alınmalıdır. Tebliğimizin hitap ettiği mesele de esas itibariyle Taraf Devletlerin ülke dışında gerçekleşen eylemlerinde İHAS’ın uygulanmasıyla ilgili İHAM kararlarındaki ülkesel ve ülke dışı yetkidir; gereken yerde sınırlı olarak sorumluluk meselesine de değinilecektir. Taraf Devletin, kendi ülkesi dışında gerçekleşen ve sorumluluğu ileri sürülen eylemler (olaylar, fiiller, kişiler) üzerindeki yetkisi, ana kural olan yetkinin ülkeselliği ile birlikte bazı istisnalara tabi tutulmuştur. Çalışmada ilk olarak, İHAM tarafından ülke dışındaki eylemleri gerçekleştirenler ve onların temas ettiği kişi ve şeyler üzerinden verilen kararlar değerlendirilmiştir. İkinci olarak ise, İHAM’ın coğrafya ya da alanı esas alan yaklaşımı ele alınmıştır. İHAM’ın İHAS’ın ülke dışı uygulaması ile ilgili farklı kararlarda farklı argüman ve yaklaşımlar kullandığı gözlemlenmektedir ve bu durum hukuki öngörülebilirlik ve hukuk güvenliği ile bağdaşmadığı gibi, içtihadın farklılaşmasının negatif etkilerini de barındırmaktadır.Yayın Covid-19 tedbirleri kapsamında uygulanan maske takma zorunluluğunun temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimi kapsamında değerlendirilmesi / The obligation to wear a mask ımplemented in the scope of covıd-19 measures evaluation within the limitation of fundamental rights and freedoms regime(Maltepe Üniversitesi, 2022) Bağrıaçık, Ahmet; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiTüm dünyayı etkisi altına alan COVİD-19 pandemisiyle mücadele kapsamında ülkeler salgınla mücadele edebilmek için çeşitli tedbirler almaktadır. Ülkemizde de bu mücadele halen sürdürülmektedir. Bu çerçevede ülkemizde uygulanan tedbirlerden birisi de açık ve kapalı alanlarda maske takma zorunluluğudur. Uygulanan bu tedbir birçok temel hak ve özgürlüğün sınırlanması anlamına gelmektedir. Bunlardan bazıları, Anayasanın 19’uncu maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği, 23’üncü maddesinde düzenlenen yerleşme ve seyahat hürriyeti, 34’üncü maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkıdır. Dolayısıyla maske takma zorunluluğu tedbiri, temel hak ve hürriyetlerinin sınırlandırılması rejimi çerçevesinde bir değerlendirmeyi hak etmektedir. Söz konusu tedbir ülkede yürürlükte bulunan olağan dönem koşulları altında getirilmiştir. Dolayısıyla inceleme öncelikle olağan dönem hukuk normları kapsamında yapılacaktır. Daha sonra olağanüstü hâl ilan edilse idi böyle bir tedbir mevcut hukuk normları kapsamında alınabilir miydi sorusunun cevabı değerlendirilecektir. Bu değerlendirme, olağanüstü halin ilan edilmesi halinde uygulanması gereken 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu ve bu dönemde çıkarılabilecek olan olağanüstü dönem cumhurbaşkanlığı kararnamesi kapsamında yapılacaktır.Yayın Yerleşik yetki devri rejiminden ayrılan yönleriyle Cumhurbaşkanının yetki devri usulü / The President's delegation of authority procedure with departing aspects from established regime(Maltepe Üniversitesi, 2022) Erdoğmuş, Talha; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiYerleşik yetki devri rejimi, idari işleyiş ve yargı içtihatlarıyla şekillenmiş önemli bir tecrübenin ürünüdür. Ancak 1 sayılı CBK m.1/3’te düzenlenen Cumhurbaşkanının yetki devri usulü, devredilen yetkinin devreden makam tarafından kullanılmasını öngörerek, mevcut tecrübeyi göz ardı eder biçimde yerleşik yetki devri rejiminden önemli ölçüde ayrılmaktadır. Zira, yerleşik yetki devri rejiminde temel kural, devredilen yetkinin devreden makam tarafından kullanılmamasıdır. Yetkinin terk edilmesi veya yetkiden sıyrılma olarak ifade edilen bu kural uyarınca, devredilen yetkinin devreden makam tarafından kullanılması yetki tecavüzüne sebep olmaktadır. İlgili düzenleme sebebiyle ayrıca, yetki ile birlikte sorumluluğun devrine ilişkin tartışma daha da derinleşmiştir. Yerleşik yetki devri rejiminden ayrılan yönüyle Cumhurbaşkanının yetki devri usulü hem idarenin iç işleyişi hem de kamu hizmeti sunulanlar yönünden önemli sorunlara gebedir. Çünkü yetkinin terk edilmediği düzenleme biçimi, astların karar alma süreçlerine katılımı ve sorumluluk üstlenmesini ortadan kaldıracak niteliktedir. Yetkinin tam anlamıyla devredilmemiş oluşu, idarenin karar alma süreçlerinin yavaşlaması ve her durumda üstün onayının aranmasına sebep olacaktır. Ayrıca yetkinin, devredilen ast ile birlikte Cumhurbaşkanı tarafından kullanılabilir durumda olması aynı konuda çelişkili kararlar verilmesi tehlikesini de barındırmaktadır. İşleyişe dair tüm bu sorunların, kamu hizmeti sunulanlar yönünden hizmet kusuru biçiminde tezahürü sürpriz olmayacaktır.Yayın Anayasa Mahkemesi’nin 2020/35 esas 2021/26 karar sayılı ve 31.3.2021 tarihli kararının yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından kullanılması ve hâkimin vicdani kanaatine göre hüküm vermesi ilkeleri bakımından değerlendirilmesi / Evaluation of the constitutional court's decision no. 2020/35, 2021/26 and dated 31.3.2021 in terms of the principles of the use of jurisdiction by ındependent and ımpartial courts and the judge's judgment based on his conscientious opinion(Maltepe Üniversitesi, 2022) Apiş, Özge; Şahbaz, İbrahimAnayasa Mahkemesi’nin CMK’nın 250. maddesini incelemesi neticesinde, ceza muhakemesinin temel ilkelerinin ihlal edildiği görüşünü ortaya koyması, muhakeme hukukuna ilişkin kural ve kaidelerin hukuka uygun bir biçimde uygulanması bakımından önemli bir gelişmedir. Zira 250. maddenin 9. fıkrası mahkemeyi, salt şüpheliyi müdafi huzurunda dinledikten sonra üçüncü fıkradaki şartların gerçekleştiği ve eylemin seri muhakeme usulü kapsamında olup olmadığı hususlarında yetkili kılmış, bu hususlar tamam ise, talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurması konusunda ise bir takdir yetkisine yer vermemiştir. Bu ihtimalde Mahkeme’nin Cumhuriyet savcısının belirlediği yaptırımı tartışma yetkisi yoktur. Cumhuriyet savcısının belirlediği yaptırım, koşullar tamamsa hâkim tarafından bir anlamda onaylanacağından, burada savunma hakkının kullandırılmasına ilişkin bir gaye olduğunu söylemek pek mümkün görünmemektedir. Bu durum, hâkimin vicdani kanaatine göre bağımsız ve tarafsız karar vermesine ilişkin genel ve adil yargılanma hakkının temelini oluşturan prensibe bu nitelikte bir istisna getirilmesini açıklamaya da yetmemektedir. Bu nedenle çalışmamızda temel amacımız, 250. madde metninde iptal edilen “talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda” ibaresini, yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından kullanılması ve hâkimin vicdani kanaatine göre hüküm vermesi ilkeleri bakımından incelemek ve madde hükmünün ne şekilde düzenlenmesi gerektiğine ilişkin görüşümüze yer vermektir.Yayın Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 3. yıl dönümünde anayasa mahkemesinin kanun-cbk ilişkisine yaklaşımı / The constitutional court's approach to the law-presidential decree relationship in the 3rd anniversary of the presidential system of government(Maltepe Üniversitesi, 2022) Can, Mehmet Emre; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiTürkiye Cumhuriyeti’nde 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirilen halk oylaması sonucunda parlamenter hükümet sisteminden vazgeçilmiş ve büyük ölçüde başkanlık sistemi ile benzer özellikler içermekte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) benimsenmiştir. CHS ile getirilen yeniliklerden birisi de Cumhurbaşkanına tanınan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK) çıkarma yetkisidir. Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) göre, Cumhurbaşkanına yürütme yetkisine ilişkin konularda tanınan CBK çıkarabilme yetkisi, genel ve ilk elden düzenleme yapabilme yetkisini içermektedir. Buna karşın CBK çıkarabilme yetkisi sınırsız bir düzenleme yetkisini ifade etmeyip konu ve içerik yönünden Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tabidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tüm hükümleriyle birlikte yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren 3 yılı geride bıraktığımız süreçte AYM’ce CBK’lara ilişkin 16 adet iptal davası karara bağlanmıştır. CBK’lara ilişkin iptal davalarında Yüksek Mahkeme’nin kanun-CBK ilişkisine yaklaşımında kanunların üstünlüğünü daima dikkate aldığı görülmektedir. Bununla birlikte AYM, Anayasa’nın 104/17 maddesinin ilk dört cümlesinde düzenlenen konu bakımından yetki kurallarına uygun olarak çıkarılan CBK’ları, içerik yönünden de Anayasa’ya uygun olmaları durumunda hukuka uygun kabul etmektedir. Bu anlamda kanun-CBK ilişkisi bakımından, Yüksek Mahkeme’nin Anayasa’nın 7. maddesinde düzenlenen yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi ile 8. maddesinde düzenlenen, yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanınca Anayasaya ve kanunlara uygun olarak yerine getirileceği hükümleri ile örtüşen bir yaklaşım benimsediği sonucuna ulaşılmıştır.Yayın Çağdaş hukuk düşüncesinde maddi-şekli hukuk devleti ayrımı / Distinction between substantive theory of rule of law and formal theory of rule of law contemporary juriisprudence(Maltepe Üniversitesi, 2022) Mercan, Nergis Kulaksızoğlu; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiHukuk devletine dair şekli yaklaşım hukukun öngörülebilirlik niteliğini güvence altına almak için prosedürel gereklilikler öngörür iken, maddi yaklaşım adalet ve ahlak ilkeleriyle bağdaşır olma gibi hukuk kurallarının içeriksel gerekliliğine vurgu yapar. Charles Sampford, ince teori kapsamında biçimi vurgulayan asgari özellikteki hukuk devletini ele almıştır. Hukuk devletinin sınırlı anlayışı demokrasi ve insan hakları değerlerini barındırmayı nihai olarak amaçlamasa da söz konusu değerlerden yoksun olduğu da söylenemez. Sampford’un kalın teori kapsamında değerlendirdiği maddi hukuk devleti genişlemeye meyillidir. Maddi hukuk devleti şekli adalet anlayışını aşarak sosyal adaleti gerçekleştirmeyi hedefler. Çağdaş hukuk felsefesi düşünürlerinden Ronald Dworkin, hukuk devleti kavramına dair kurallar kitabı kavrayışı (rule book conception) ve haklar kavrayışı (rights conception) olmak üzere ikili bir ayrım gerçekleştirir. Dar kapsamlı kurallar kitabı kavrayışında, kuralların içeriğine dair herhangi bir kriter aranmamaktadır. Temel husus kurallar kitabında yer alan kuralların mutlak biçimde izlenmesidir. Haklar kavrayışı, kurallar kitabındaki normların ahlaki hakları yansıtması ve uygulaması gerektiğini savunmaktadır. Dworkin’in burada maddi hukuk devletini ifade etmektedir. Hukuki pozitivizm temsilcisi Joseph Raz’a göre hukuk devletinde kanunlar geleceğe yönelik açık, anlaşılabilir ve istikrarlı olmalıdır. Raz, hukuk devletini şekli kriterler doğrultusunda tanımlama konusundaki girişimin en önemli temsilcilerindendir.Yayın Hak arama hürriyetinin engellenmesinin Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmesi / Assesment of preventing the freedom to claim rights within the framework of Turkish Penal Code(Maltepe Üniversitesi, 2022) Çınar, İsmail; Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiAnayasa m. 36’da “Hak Arama Hürriyeti” düzenlenmiştir. Buna göre herkes dava açabilecek, iddia ve savunmada bulunabilecek, hakkında adil bir yargılamanın yapılmasını isteyebilecek ve yargılama sonucu verilen kararın gereğinin yapılmasını talep edebilecektir. Bu hakkın doğal sonucu olarak da mahkemeler, görev ve yetkileri dahilinde olan bir davaya bakmaktan kaçınamayacaklardır. Hak, yargı mercileri önünde aranır. Hak arama yolu, dilekçe vermekle başlayan ve hakkın elde edilmesine kadar devam eden bir süreci ifade eder. Hak arama yolunda kişinin yürüme imkânının elinden alınması, hak arama hürriyetinin engellendiğini gösterir. Anayasa’da düzenlenen birçok temel hak ve hürriyetin etkin korunması, ilgili hak ve hürriyetlere yönelik saldırıların ceza hukuku kapsamına alınması ile sağlanmaktadır. TCK’da “hak arama hürriyetinin engellenmesi” şeklinde ihdas edilmiş herhangi bir suça rastlanmamaktadır. Ancak hak arama hürriyetine yönelik saldırılar, sözgelimi adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs (TCK m. 288) gibi suçları oluşturabilmektedir. Bu sebeple “hak arama hürriyetinin engellenmesi” üst başlığı altında değerlendirilebilecek suç tiplerinin tespit edilmesi gerekmektedir. Hak arama hürriyeti ve kullanılması noktasında bilinç oluşturmak, bu hakkın kullanılmasını engelleyenlerin cezai sorumluluklarının doğabileceğini vurgulamak ve temel hak ve özgürlüklerin etkinliğine katkıda bulunmak amaçları doğrultusunda, genel olarak hak arama hürriyetinin kapsamı üzerinde durulacak ve hak arama hürriyetinin engellenmesi suçları Türk Ceza Kanunu kapsamında tespit edilecektir.Yayın Uluslararası Ceza Mahkemesi ve uygulamalarına genel bir bakış(USAK (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu), 2005) Aksar, Yusuf17 Temmuz 1998 tarihinde uluslararası toplum, Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü’nü kabul etmiş ve 60 devletin onayının tamamlanmasıyla 1 Temmuz 2002’de Mahkeme görevine başlamıştır. Mahkemenin temel özellikleri şu şekilde belirtilebilir: a) Uluslararası kişiliğe sahip sürekli ve bağımsız bir kurum olma, b) ulusal mahkemeleri tamamlayıcı nitelikli yargı yetkisine sahip olma, c) sadece bireyler üzerinde uluslararası düzeyde uluslararası cezai sorumluluğu tesis etme, ve d) maddi yargı yetkisinin savaş suçları, insanlığa karşı işlenilen suçlar, soykırım suçu ve saldırı suçuyla sınırlı olması. Haziran 2005 itibariyle, Mahkeme önünde dört olayla ilgili hazırlık soruşturmasının yapılması söz konusudur. Bunlardan üç tanesi, bizzat Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Uganda Cumhuriyeti ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nin kendi ülkelerinde işlenilen suçlarla ilgili olarak Mahkemenin Savcılık Makamına başvuruları, dördüncüsü ise Sudan’ın Darfur bölgesiyle ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1593 (2005) sayılı kararı ile Mahkeme önüne taşınmıştır. Bu makalenin amacı, genel olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Mahkemenin ilk uygulamalarını uluslararası ceza hukuku bakımından değerlendirmektir.Yayın Semenin aralıklı olarak ödendiği satım akdinde temerrüt nedeniyle fesih sonucu kısmi tediyenin satıcıda kalacağına ilişkin şartların hukukî sonuçları(Türkiye Noterler Birliği, 1990) Özmen, Etem SabaUygulamada satım akitlerinde, bedelin birden fazla defada ödendiği hallerde ödemede temerrüde düşüldüğü takdirde semenin o ana kadar ödenmiş kısmının satıcıya kalacağına ilişkin koşullar getirilebilmektedir.Taşınmaz satışlarında da yaygın bir şekilde görülen bu tür uygulamalara, özellikle ödeme gücü ortak toplanmasına bağlı kooperatiflerin bu yöndeki ekonomik zayıflığı sonucu rastlanmaktadır. Böylelikle taşınmaz satıcıları bu önemli baskı unsuru koşul ile alıcıları ödemeye zorlamış olmaktadır.Yayın Anayasa hukukundaki gelişmelerin ışığında kamu hukuku sempozyumu(Maltepe Üniversitesi, 2022) Şahbaz, İbrahim; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiGünümüzde yaşanan değişim ve gelişmeler hukuk alanında sürekli sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Anayasa ve diğer birçok temel yasalarda gerçekleştirilen değişikliler ve bunların yorumu ile ilgili yargı içtihatlarının ele alınması, uluslararası hukuktaki gelişmeler ışığında değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Hukukçuların görevi, bu sorunlara çözüm üretmek, ülke ve insanımızın yararına olacak katkılarda bulunmaktır. Anayasa Hukukundaki Gelişmelerin Işığında Kamu Hukuku Sempozyumu bu düşüncelerle gerçekleştirilmiştir. Sempozyumda sunulan tebliğlerden bir kısmı tam metin haline getirilerek yayınlanmak üzere gönderilmiş, gönderilen tam metinler yazarlarının talebi doğrultusunda hakem incelemesinden geçirilerek veya geçirilmeksizin yayına hazırlanarak sempozyum tam metin kitabı oluşturulmuştur. Sempozyumunun organizasyonu ve gerçekleştirilmesine destek veren, emeği geçen herkese teşekkür ederken, bu kitabın ilgililere yararlı olmasını dilerim.Yayın Anayasa hukukundaki gelişmelerin ışığında kamu hukuku sempozyumu bildiri özetleri(Maltepe Üniversitesi, 2022) Şahbaz, İbrahim; Tevetoğlu, Mete; Kuru, Gonca; Yetimoğlu, Melike EzgiGünümüzde yaşanan değişim ve gelişmeler hukuk alanında sürekli sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Anayasa ve diğer birçok temel yasalarda gerçekleştirilen değişikliler ve bunların yorumu ile ilgili yargı içtihatlarının ele alınması, uluslararası hukuktaki gelişmeler ışığında değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Hukukçuların görevi, bu sorunlara çözüm üretmek, ülke ve insanımızın yararına olacak katkılarda bulunmaktır. Anayasa Hukukundaki Gelişmelerin Işığında Kamu Hukuku Sempozyumu bu düşüncelerle gerçekleştirilmiştir. Sempozyumda sunulan tebliğlerden bir kısmı tam metin haline getirilerek yayınlanmak üzere gönderilmiş, gönderilen tam metinler yazarlarının talebi doğrultusunda hakem incelemesinden geçirilerek veya geçirilmeksizin yayına hazırlanarak sempozyum tam metin kitabı oluşturulmuştur. Sempozyumunun organizasyonu ve gerçekleştirilmesine destek veren, emeği geçen herkese teşekkür ederken, bu kitabın ilgililere yararlı olmasını dilerim.