Yazar "Yurt, Seher" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Achieving consensus on the undergraduate curriculum of public health nursing in Turkey(WILEY, 2019) Kadioglu, Hasibe; Albayrak, Sevil; Ergun, Ayse; Yurt, Seher; Gur, Kamer; Mert, Kader; Erol, Saime; Esin, Melek NihalObjectiveThe aim of this study was to construct a consensus on the undergraduate learning objectives and topics for public health nursing (PHN) in Turkey. DesignA three-round e-mail-based Delphi study was conducted between May and July 2015 with a national sample. SampleNinety-one academics from 54 universities were invited as experts to participate by e-mail. Fifty-nine academics from 43 universities participated in the study. MeasurementsData were analyzed by computing the median, quartiles one and three, and the interquartile range for each learning outcome and topic. Consensus was considered as less than the interquartile range of 1.2. ResultsExperts who participated in the study added 70 learning outcomes, eight main topics, and 278 sub-topics during the first round. Round I generated 170 learning outcomes, 28 main topics, and 385 sub-topics. At the end of Round II, consensus was reached on 126 learning outcomes, 22 main topics and 168 sub-topics. At the end of Round III, consensus was achieved for 126 learning outcomes, 22 main topics, and 169 sub-topics. ConclusionThe learning outcomes and topics that were decided upon through a consensus process will contribute to the standardization and development of PHN education.Yayın Bir sağlık ve güvenlik konusu olarak obezite(Maltepe Üniversitesi, İletişim Fakültesi, 2014) Yurt, SeherObezite gibi tüm dünyada ve ülkemizde önde giden bir sağlık sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre Avrupa Bölgesi?nin en önemli halk sağlığı sorunudur. Yaygınlığı 20 yıl içinde üç kat artış göstermiştir. Avrupa Bölgesindeki yetişkinlerin yarısı, çocukların beşte biri fazla kiloludur. Obezite bulaşıcı olmayan hastalıkların artmasına, yaşam süresinin kısalmasına, yaşam kalitesinin azalmasına neden olmaktadır. Obeziteye sahip bireyler tüm bu sorunlarla yoğrulurken buna ek olarak; medya araçlardaki stigma, kaynağı belli olmayan milyonlarca tedavi ve yöntem bilgileri, farklı uzmanların önerileri arasında gittikçe sıkışmakta, obeziteden kurtulmak için sunulan yöntemleri denerken, var olan sağlık sorunlarına yenilerini eklemekte hatta buna bağlı yaşamlarını yitirebilmektedirler. Sağlık iletişimi, birey ve kamu sağlığının geliştirilmesinde ortak paydadır. Sağlık iletişimi; bireyin ve toplumun sağlığını geliştirmek için çeşitli iletişim tür ve yöntemlerinin kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ise, “sağlığı geliştirmek, bireysel ve toplumsal olarak alınan sağlık kararları hakkında insanları bilgilendirmek ve etkilemek için çeşitli iletiiim stratejilerinin kullanımı” şeklinde tanımlamaktadır. Geçmişte insanlar, sağlık ve hastalıklarla ilgili temel bilgi kaynağı olarak sağlık profesyonellerini görmekteydiler. Oysa günümüzde sağlıkla ilgili içeriklerin medyada gözle görülür bir şekilde artması, insanların büyük çoğunluğunun sağlık bilgilerini medyadan karşılaması konusunu gündeme getirmiştir. Son yıllarda kitle iletişim araçları ve internet üzerinden verilen sağlık bilgileri; bilginin kaynağı, güvenirliği, yasal sorumluluğu ve neden olabileceği sağlık problemleri yüzyılın ele alınması gereken önemli halk sağlığı konularından biri haline gelmiştir. Konuya obezite açısından bakacak olursak; obezitenin, sağlık iletişimi çerçevesinde medyada sunulma şeklinin “neden olabileceği” sorunların sağlık çalışanları ve iletişim profesyonelleri arasında yeniden ele alınarak tartışılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Eğer sağlığın öznesi sağlık çalışanları değil de toplum ve bireyler ise, ve yine sağlıkla ilgili seçimleri kişiler kendileri yapacaklarsa, sağlık alanında çalışan uzmanlar ile iletişim uzmanlarının “Sağlığın Güvenliği” kapsamında, birey ve topluma verilen bilgilerin ve kullanılan iletişim araçlarının kullanım ve denetiminde her zamankinden daha fazla sorumluluk almaları yerinde olacaktır.Yayın Cerrahi Operasyon Geçiren Hastaların Konfor DüzeyininDeğerlendirilmesi(2020) Kubat Bakır, Gizem; Yurt, SeherAmaç: Bu araştırma, cerrahi operasyon geçiren hastaların konfor düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı bir araştırmadır. İstanbul’da bir vakıf üniversitesi hastanesinde, Mayıs 2017’de yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini, cerrahi operasyon geçiren hastalar, örneklemini araştırma kriterlerini karşılayan 189 hasta oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak “Hasta Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Genel Konfor Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma için etik kurul izni ve hastalardan bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Bulgular: Hastaların genel konfor düzeyleri %56 bulunmuştur. Çevresel konfor %52, fiziksel konfor %54, psikospirütüel konfor %64 ve sosyokültürel konfor %67 olarak belirlenmiştir. Hemşirelik bakımından memnuniyet ile konfor arasında pozitif yönde bir ilişki bulunduğu, kronik hastalık varlığının konforu negatif etkilediği, kişisel mahremiyete özen göstermenin konforu artırdığı, servislerdeki konfor düzeylerinin birbirinden farklı olduğu, cinsiyet ve medeni durumun konfor üzerinde fark oluşturmadığı belirlenmiştir.Sonuç: Cerrahi operasyon geçiren hastaların konforunu artırıcı fiziki, çevresel, psikospirütüel, sosyokültürel araştırmaların yapılması hastaların kişisel mahremiyetlerine özenli davranılması, konforu artırıcı girişimsel araştırmaların yürütülmesi önerilebilir.Yayın Delfi Uzlaşı Tekniğinin Hemşirelikte Kullanımı(2019) Yurt, Seher; Kadıoğlu, HasibeDelfi bir karar verme ve uzlaşma tekniğidir. Delfi tekniği, bir sorunun çözümü için uzman kişilerin yüz yüze görüşmeler ve bir arada tartış- malar yapmadan bir konu hakkında karar vermelerine ve uzlaşmaları- na imkân sağlayan bir tekniktir. Bu tekniğin aşamaları; bir araştırma grubunun oluşturulması, çalışmanın yürütüleceği bir uzman grubunun seçilmesi, uzmanlara yönelik yapılandırılmış bir seri anketlerin uygu- lanması, anketlerin uygun yöntemlerle değerlendirilmesi, uzmanlara geribildirim yapılması ve uzlaşı sağlanan durumun raporlandırılmasın- dan oluşmaktadır. Delfi tekniği hemşirelikle ilgili uygulama, araştırma, görüş alma, protokol oluşturma, ürün geliştirme, eğilimleri değerlen- dirme gibi pek çok alanda kullanılabilir. Bu derlemenin amacı; Delfi tekniğinin kullanım alanı ve amacı hakkında genel bilgi vermek ve ülkemizde delfi tekniğini kullanarak yapılacak araştırmalara kaynak oluşturmaktır.Yayın Developing a Cultural Competency Scale for Primary Health Care Professionals(Istanbul Univ, Fac Letters, Dept Psychology, 2020) Gozum, Sebahat; Tuzcu, Ayla; Yurt, SeherCulturally competent healthcare professionals are important in improving the quality of health care. The lack of a measurement tool in the literature that evaluates the cultural competence of the multidisciplinary team in primary health care is noteworthy. The aim of this study is to develop a Primary Health Care Professionals' Cultural Competency Scale (PHCP-CCS) by adapting the Nurse Cultural Competency Scale (NCCS) developed by Perng and Watson (2012), and to examine the various factors affecting cultural competency in Turkey. A total of 231 health professionals, including family doctors, family health nurses and community health professionals, participated in this study. In the item analysis, the correlations of the items with the total score varied between .60 and 82. Exploratory factor analysis revealed a three-factor structure that explained 73.5% of total variance. Items 1-8 of the PHCP-CCS were included under the heading Cultural Skills, items 9-16 under Cultural Knowledge and items 17-20 under Cultural Sensitivity. Cronbach's Alpha coefficient for the overall scale was .84 and was calculated as .78, .76 and .87 for the respective factors. The experiences of the participants were grouped and compared for discriminant validity. It was found that being able to speak different languages, having contact with friends and neighbors from different cultures, and being educated about serving people from various cultures increased the cultural competency of primary health professionals. In addition, the PHCP-CCS scores of all the primary health professionals who were happy to be working with migrants and refugees were considerably higher. The results show that PHCP-CCS is a measurement tool that can be used to determine cultural competency among primary health care workers. In addition, the scale is also suitable for use in the clinical field for all professionals providing health services to the individual, families and the community.Yayın Development and validation of the mental health promotion scale(Wiley, 2021) Kadıoğlu, Hasibe; Karaca, Semra; Eren, Nurhan; Yurt, SeherPurpose: This study aimed to develop and validate a scale that assesses adults' mental health promotion abilities. Design and Methods: This study was conducted in Istanbul from October 2016 to May 2018. Three rounds of the Delphi method were conducted to develop the scale. Findings: After the third Delphi round, the experts reached a consensus on 93 scale items. Forty?six items were excluded from the scale based on exploratory factor analysis (EFA) results. In the last EFA of the 47?item scale, a 12?factor construct was found with an eigenvalue >1 that explained 64.3% of total variance. The overall Cronbach's alpha of the scale was .93. Practice Implications: This scale can be used to assess adults' mental health promotion abilities.Yayın The effects of futurism and innovation on health care(Maltepe Üniversitesi, 2017) İlhan, Burak; Yurt, Seher; Yurt, SeherThe aim of this review is to examine the concepts of futurism and innovation to discuss the futurism and innovation in nursing. Futurism started in the early 20th century as an artistic and social move ment however later it has affected our lives in many different aspects. Futurism is important because images of the future act as self-fulfilling proph ecies that shape the future itself. (Lutjens&Tiffany, 1998). Therefore using futurism with the help of technology and innovations, we may shape a better future. The futurism and innovations have a significant impact on the quality of health care practice...Yayın Hemşirelerin Kanıta Dayalı Uygulamalara Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi(2021) Şadi Şen, Esra; Yurt, SeherGiriş: Kanıta dayalı uygulama, hemşirelik biliminde hızla artan araştırmaların ve araştırma sonuçlarının, klinik uygulamaya dönüştürülmesidir. Kanıta dayalı uygulamalar hemşirelerin otonomi kazanmaları için gerekli yetki arayışlarına yeni bir alternatif olmuştur. Amaç: Bu çalışmada, hemşirelerin kanıta dayalı hemşirelik uygulamalarına yönelik tutumlarının belirlenmesi amaçlandı. Yöntem: Tanımlayıcı olarak planlanan çalışmanın örneklemini, İstanbul’da bir vakıf üniversitesi hastanesinde çalışan 92 hemşire oluşturdu. Araştırma Şubat-Nisan 2019 tarihleri arasında yürütüldü. Verilerin toplanmasında Sosyodemografik Bilgi Formu ve ‘Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutum Ölçeği’ kullanıldı, verilerin analizinde frekans, Kruskall Wallis testi ve Z skoru kullanıldı. Bulgular: Hemşirelerin %21.7’si lisans mezunu olduğu, %82.6’sının 10 yıldan az çalıştığı, %91.3’ünün bilimsel yayınları takip etmediği, %88’inin mesleki derneğe üye olmadığı, %53.3’ünün kanıta dayalı uygulama dersi almadığı, %88’inin bilimsel araştırmaya katılmadığı ve %62’sinin kanıta dayalı uygulamaya yönelik hizmet içi eğitim almadığı belirlendi. Hemşirelerin ‘Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutum Ölçeği’ toplam puan ortalaması 51.33 ± 5.18 bulundu. Öğrenim düzeyi, görev süresi, hizmet içi eğitim, bilimsel araştırmaya katılım ve kanıta dayalı uygulama dersi alma durumları arasında anlamlı fark olduğu tespit edildi (p ? 0.05). Sonuç: Hemşirelerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumları orta düzeyde bulunmuştur. Hemşirelerin kanıta dayalı uygulamaların yararlılığına inandıkları fakat kanıta dayalı inancın uygulamada davranış değişikliğine yol açmadığı sonucuna ulaşıldı. Araştırma sonuçları göz önüne alındığında; hemşirelere yönelik hizmet içi eğitim programlarında kanıta dayalı uygulamalara yer verilmesi, hastanelerde kanıta dayalı uygulama komitelerinin kurulması ve mentör hemşirelerin yetiştirilmesi, hastanelerin lisans ve lisansüstü hemşireleri daha fazla istihdam etmeleri önerilebilir.Yayın Hemşirelerin Yabancı Uyruklu Hasta Bakımına Yönelik Görüşlerinin İncelenmesi(2021) Yurt, Seher; Şen, SevimAmaç: Bu araştırma, hemşirelerin yabancı uyruklu hastalara yönelik mesleki ve kurumsal ha- zırlık durumlarını incelenmesi ve bakımı ile ilgili yaşadıkları güçlüklerin tanımlanması amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı olarak planlanan çalışma, İstanbul’da iki özel hastanede yürütülmüştür. Araştırmaya gönüllü 180 hemşire katılmıştır. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan “Bilgi Formu” kullanılarak toplanmıştır.Verilerin analizinde frekans, yüzde ve ki-kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Hemşirelerin büyük bir bölümünün %62,8’inin yabancı dilinin yetersiz olduğu ve bu- nun %67,2 oranında yabancı uyruklu hastaların hemşirelik bakım uygulamalarını olumsuz yön- de etkilediği, lisans mezunu hemşirelerin, yabancı dil bilenlerin ve beş yıldan az çalışanların yabancı uyruklu hasta bakımında daha az zorlandıkları belirlenmiştir. Sonuç: Araştırmanın sonucunda, hemşirelerin yabancı hasta ve hasta yakını ile iletişim kura- madıkları, bu nedenle hastadan veri toplama süreci ve diğer süreçlere olumsuz etki ettiği ortaya konmuştur. Bu nedenle öğrenim sürecinde okulların öğrencilere, uygulamada ise kurumların ve yönetici hemşirelerin, hemşirelere destekleyici ortam sağlaması, sürekli eğitim olanakları oluşturması, yabancı hastalara uygun bakım prosedürleri ve iletişim kaynakları sağlayarak kı- lavuzluk etmesi önerilir.Yayın Internet addiction and physical and psychosocial behavior problems among rural secondary school students(WILEY-BLACKWELL, 2015) Gur, Kamer; Yurt, Seher; Bulduk, Serap; Atagoz, SinemThe aim of this study was to determine secondary school students' levels of Internet addiction and the physical and psychosocial behavior problems they face while using the Internet. This descriptive study was conducted in three state secondary schools in a rural area in the western part of Turkey. This study's sample consisted of 549 students who agreed to participate, with the consent of their families, and who had an Internet connection at home. The data were evaluated using t-tests and variance analyses. In this study the students' score of Internet addiction was at medium level (mean addiction score 44.51 +/- 17.90). There were significant differences between the students' Internet addiction scores and the presence of physical behavior problems (going to bed late, skipping meals, eating meals in front of the computer) and psychosocial behavior problems (suffering from conditions such as restlessness, anger, heart palpitations, or tremors when they could not connect to the Internet, decreased relationships with family and friends, feelings of anger, arguing with parents, and finding life boring and empty without an Internet connection).Yayın Knowledge, Beliefs and Practices of University Students Regarding Testicular Cancer and Testicular Self-Examination(Marmara Univ, Inst Health Sciences, 2020) Yurt, Seher; Saglam, Rabia; Kadioğlu, HasibeObjective: Although seen rarely, testicular cancer remains to be a public health problem as it is the most common cancer type in males aged between 15 and 35 years. The aim of this study is to evaluate knowledge, beliefs and practices of male university students regarding testicular cancer and testicular self-examination. Methods: This descriptive study was conducted with 681 first-year university students between November and December 2016. The data were collected using a Descriptive Form, Testicular Cancer Questionnaire and the Champion's Health Belief Model Scale (HBMS). Results: It was found that 91% of the students had no previous knowledge on testicular cancer, 88.3% had never heard of Testicular Self-Examination (TSE). Most of the students stated that they obtained information on testicular cancer and TSE from the internet. Students were found to have moderate level of perceived benefit, susceptibility, barrier, motivation/seriousness and self-efficacy with respect to testicular cancer and TSE. Conclusion: As a result of this research, it was found that university students lacked sufficient knowledge on testicular cancer and TSE. In order to improve the level of knowledge on testicular cancer and TSE, health professionals may provide trainings at universities, awareness may be raised among university students through elective courses and information may be disseminated via mass media.Yayın Mastektomili kadınların beden algısı ve benlik saygısını etkileyen faktörlerin belirlenmesi(Maltepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2017) İpar Eroğlu, Suna; Yurt, SeherBu araştırma İstanbul Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesinde mastektomi olmuş kadınların beden algısı ve benlik saygısı üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla retrospektif ve tanımlayıcı olarak gerçekleştirildi. Çalışma için gerekli izinler İstanbul Anadolu Güney Kamu Hastaneler Birliği müdürlüğünden alındı. İstanbul Kartal Lütfi Kırdar Eğitim Araştırma Hastanesine 2014 – 2016 yılları arasında mastektomi olan 45 yaş sınırlılığı konan kadınlardan araştırmaya alınma kriterlerine uygun ve araştırmaya katılmayı kabul eden 104 kadın ile yapıldı. Katılımcılardan veriler kişisel bilgi formu(KBF), "Benlik saygısı Ölçeği(BSÖ)" ve "Vücut Algısı Ölçeği (VAÖ)" ile toplanmıştır. Veriler, her hasta için ortalama 10 dakika sürede telefon görüşmesi ile birebir araştırmacı tarafından toplanmıştır. Kadınların aylık ortalama gelir düzeylerine göre benlik saygısı toplam puan ortalamaları asındaki farklılık istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Aylık geliri orta olan bireylerin benlik saygısı puanları diğerlerine göre anlamlı düzeyde daha yüksek çıkmıştır. Bireylerin benlik saygısı ile vücut algısı arasında anlamlı bir düzeyde aynı yönlü zayıf ve doğrusal bir ilişki bulunduğu görülmüştür. Bireylerin benlik saygısı arttıkça vücut algısı toplam puanları da artmıştır. Kadınların eğitim durumlarına önem verilmeli ekonomik düzeyinin yükseltilmesi sağlanmalıdır.Yayın Nurses’ Views on the Use of Evidence-based Practice in the Clinic:A Qualitative Study(2021) Yurt, Seher; Şadi Şen, Esra; Kolaç, NurcanBackground: This study was conducted to determine what nurses think about the use of evi dence-based practice in their clinical work.Methods: The study was carried out as qualitative research in March 2019 with nurses workingin the clinical departments of a state university hospital in Istanbul. Thirteen nurses met fordiscussions in two focus groups and provided the data in a semi-structured questionnaire.Content analysis was used in the data analysis. The results of the study revealed four mainthemes and fourteen subthemes. The main themes could be identified as the meaning of ev idence, the benefit of evidence-based practice, barriers standing in the way of adopting evi dence-based practice, and beliefs and expectations about evidence-based practice. Results: Nurses believe that evidence-based practice can not only empower them in theirprofessional development in the processes of problem-solving and decision-making but canalso contribute to achieving professionalism in their vocation. However, nurses state that theyare confronted by major barriers that stand in their way on a personal and organizational leveland also in terms of available training opportunities.Conclusion: Nurses say that evidence-based practice, which is not widely used in the clinicalsetting in Turkey, is important in order to raise the quality of patient care and to enable thestrengthening of the profession itself. They point out however that there are various individ ual, institutional and educational barriers that are obstacles to using scientific evidence intheir practice. It is in this context that our recommendation is that nursing undergraduate andgraduate curriculums should be adapted to clinical practice and strategies should be createdto increase cooperative efforts.Yayın ''Obeziteye Karşı El Ele'' Projesi(Maltepe Üniversitesi, 2013) Yurt, SeherBeden Kitle İndeksi taramaları, Mart-Nisan-Mayıs 2013 Tarihleri arasında üç okulda toplam 1600 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Öğrencilerin yaşları 67 ay ile 174 ay (5,5- 14,5 yaş) arasında değişmekte olup, ortalama yaş 118.59±29.65 aydır. Çocukların percentil değerleri 1 ile 99 arasında değişmekte olup, percentil ortalaması 70.71±28.47’dir. Percentil değeri olarak 2007 WHO önerisi olan percentil çizelgesi kullanılmıştır. Ölçüm aracının güvenirliğini sağlamak için tartı aletlerinin kalibrasyonları, kalibrasyon merkezinde yaptırılmış, gerekli belgeler sağlanmıştır.Yayın Okul terk oranı yüksek bir okulda disiplinlerarası yaklaşımla okul sağlığı hemşireliği çalışmaları(Maltepe Üniversitesi, 2022) Yurt, Seherİstanbul Üsküdar İlçesinde, farklı dezavantajlara sahip ve okul terk oranı yüksek öğrencilerin bulunduğu bir ortaokulda, 2018 yılından itibaren, SOYAÇ işbirliği ve disiplinlerarası sistem yaklaşımıyla okul sağlığı hemşireliği çalışmaları yürütülmektedir. 11 Şube ve 225 öğrencinin bulunduğu okulda yürütülen bu çalışmalar aynı zamanda kurumlar arası/üniversiteler arası işbirliğinin sağlandığı proje çalışmaları kapsamında sürdürülmektedir. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu 3. ve 4. Sınıf öğrencileri bu çalışmalarda, okul sağlığı eğitimlerini öğretim üyelerinin koordinatörlüğünde yürütmekte ve okul toplumunun (öğrenci, veli, öğretmen) sağlığını koruyucu ve geliştirici eğitimleri planlayıp uygulamakta ve değerlendirmektedir. Aynı zamanda üniversitelerin psikoloji, sosyal hizmet, beslenme ve diyetetik bölümleri gibi farklı bölümden öğrenciler ile disiplinler arası işbirliği çerçevesinde ortak çalışmalar yürütmekte ve farklı disiplinlerle çalışma prensiplerini de deneyimlemektedirler...Yayın Postgraduate nursing students’; opinions on evidence-based practices: qualitative study(Maltepe Üniversitesi, 2019) Yurt, Seher; Kolaç, Nurcan; Şadi, DenizAIM: This study was performed in order to have knowledge about the nursing students’ opinions receiving postgraduate education about evidence-based practices. MATERIALS AND METHODS: This qualitative research was carried out with nursing students who were doing a masters degree in the nursing department of a foundation university in the Anatolian side of Istanbul province between January and February 2019. The typical situation sampling method was used in the selection of students to participate in focus group interviews. A total of 11 students participated voluntarily in a single group focus group interview. In the research performed with interpretive, thematic analysis framework, “discourse analysis” method was used as data analysis. In the first stage of data analysis, all the conversations in the voice recorder were analyzed by way of converting them into words. Then, the analysis was evaluated by way of using the observation notes taken during the focus group interviews. FINDINGS: According to the results of qualitative assessment after focus group interviews with nursing postgraduate students: A) What the students understand from the evidence, B) Meanings attributed to the expression of evidence-based practices in nursing, C) The three main categories of the obstacles/opportunities experienced in evidence-based practices in nursing were created by the researchers. As a result of the research, three main themes and eight sub-themes were reached. Main themes are associated with getting accurate results, thoughts of the workplace environment, opportunities/ individual difficulties in the field. The subthemes are objective information, trust/benefit, communication with colleagues, conventional view/resist to new, team incompatibility, the disinterest of young colleagues and obstacles. CONCLUSION: Nursing students receiving postgraduate education are aware of the importance of evidence-based practices for nursing and believe in its importance. However, it was determined that they did not have any experience about evidence-based practice in the clinical environment where they work, and they met with various obstacles, both individual and institutional, and because of the team members.Yayın Teachers' perceptions of an attachment-informed psychosocial programme for schoolchildren with social and emotional problems in Istanbul, Turkey: theory & practice(ROUTLEDGE JOURNALS, TAYLOR & FRANCIS LTD) Bademci, H. Ozden; Warfa, Nasir; Bagdatli-Vural, Narin; Karadayi, E. Figen; Yurt, Seher; Karasar, SahinThis paper explores the role positive attachment relationship plays in improving children's social and emotional development. In doing so, we are using the Attachment Theory as our principle theoretical framework. We carried out qualitative interviews with 18 teachers and school staff working in a primary school setting located in a deprived neighbourhood of Istanbul, Turkey. Significant number of children attending this school had experienced social and emotional problems. We devised an innovative psychosocial programme where 40 university student mentors and their professors provided weekly psychosocial support to 160 year-one and year-two primary schoolchildren over a period of 8 months. The objective was to create a secure proximity zone from which the university students acted the older and more knowledgeable secondary caregivers to the schoolchildren. This paper evaluates the teachers' perceptions of the effectiveness of the attachment-informed psychosocial programme on children's social and emotional wellbeing.Yayın Üniversite Öğrencilerinin Beslenme EgzersizDavranışlarının Belirlenmesi(2020) Özdemir, Tuğba; Yurt, SeherAmaç: Sağlıklı beslenme, uygun fiziksel aktivite ve destekleyici çevre sağlıklı yaşamın temel unsurlarıdır. Adölesan dönem beslenme davranışları açısından riskli bir dönemdir. Adölesan dönemdeki sağlıksız beslenme ve egzersiz davranışları sağlığı olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle bu araştırmanın amacı üniversitede öğrenim gören öğrencilerinin beslenme ve egzersiz davranışlarını belirlemektir. Yöntem: Tanımlayıcı türdeki bu araştırma, İstanbul’da bir üniversitede öğrenim gören öğrencilerde yapıldı. Örnekleme 255 öğrenci alınmıştır. Verilerin toplanmasında, araştırmacıların geliştirdiği “Sosyodemografik Özellikler Formu” ve Yurt tarafından 2008 yılında geliştirilen “Beslenme Egzersiz Davranış Ölçeği” ve kullanılmıştır. Bulgular: Öğrencilerin yaş ortalaması 21.41'dir. Öğrencilerin; %52.9’u kız, %46.7’si ailesi ile yaşıyor. Öğrencilerin %16.1’i beslenme davranışını, %34.1’i kendi egzersiz davranışını yetersiz olarak tanımlamıştır. Günlük aktivite düzeyini %64.7’si orta düzey olarak tanımlamıştır. Erkeklerin, ailesi ile yaşayanların, beslenme, egzersiz ve günlük yaşamdaki aktivite düzeyini yeterli olarak belirtenlerin, beslenme egzersiz davranışı ölçeği toplam puan ortalaması anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (p<.01). Sonuç: Bu araştırma, ailesi dışında yaşayanların ve kız öğrencilerin beslenme ve egzersiz davranışı açısından risk altında olduğunu ortaya koymuştur.