Yazar "Karaoğlan, Alper" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Beyinin lenfatik drenaj ve protein eliminasyon yetmezliğine bağlı arteriyopatileri(Maltepe Üniversitesi, 2013) Erdoğan, Hakan; Kelten, Bilal; Yücetaş, Seyho Cem; Çınar, Nilgün; Karaoğlan, Alper; Taşdemiroğlu, ErolAmaç: Vücuttaki birçok organda lenfatik drenaj, tanımlı lenfatik kanallardan bölgesel lenf nodlarına kadar olan uzanım boyunca çözünmüş maddeleri, antijenleri, antijen sunucu hücreleri ve yıkılmış doku parçalarını içerir. Santral Sinir Sistemi'nin (SSS) ise, konvansiyonel lenfatik sisteme ve lenfatik drenaja sahip olmadığı, immünolojik açıdan özel bir konuma sahip olduğu düşünülür. Beynin içinde konvansiyonel lenfatik yolaklar olmamasına karşın, fizyolojik çalışmalar insanda beyinden servikal lenf nodlarına kadar zengin ve immünolojik açıdan önemli bir lenfatik drenajın varlığını ortaya koymuştur. Metod: Beyin parankiminden sıvıların ve yıkılan parçaların (anormal-artık proteinler) perivasküler drenajındaki bozukluklar Protein Eliminasyon Yetmezliği Arteriyopatileri (PEYA) olarak isimlendirilmektedir. Bu tip bozukluklarda meydana gelen protein birikimleri, Serebral Amiloid Anjiyopati (SAA), Alzheimer Hastalığı (AH), Crutzfeld-Jacobs Hastalığı (CJH), Parkinson Hastalığı (PH), Kronik Travmatik Ensefalomiyopati (KTE), Frontotemporal Demans (FTD), Sporadik Amiyotrofik Lateral Skleroz (SALS) gibi proteinopatileri kapsayan hastalıkların patofizyolojileriyle ilişkilidirler. Bulgular: Bizim düşüncemize gore, PEYA toksik, dejenere olmuş, olasılıkla kullanılmış, artık (anormal) proteinlerin ekstrasellüler ortamdan eliminasyonundaki yetersizlik ile karakterize bir hastalıktır. Bu proteinlerin anormal bir şekilde katlanmış olan çeşitlerinin nasıl toksik hale gelebildikleri ve hastalığa yol açtıkları ile ilgili bu yeni görüşler, hastalığın patogenezi ile ilgili yeni anlayışlar getirmekte ve ayrıca yeni bazı tedavi olanakları için de imkân sunmaktadır. Sonuç: Bu derlemede biz, beyin interstisyel sıvısının (İSS) beyinde öncelikli yolaklar boyunca akışı, beyin omurilik sıvısı (BOS) ile ilişkisi ve beyin parankiminden lenfatik drenajın blokajının sonuçlarıyla ilgili bulguları gözden geçirmekteyiz.Yayın Dyke - Davidoff - Masson sendromu hidrosefali ile karışabilir(Maltepe Üniversitesi, 2009) Karaoğlan, Alper; Çınar, Meral; Akdemir, Osman; Erdoğan, Hakan; Çolak, AhmetDyke-Davidoff-Masson (serebral hemiatrofi) sendromu tanısı mevcut dört vakayı sunuyoruz. İlk vaka hidrosefali ile karışabilecek serebral hemiatrofinin ciddi bir formudur. Diğer daha az ciddi serebral hemiatrofisi mevcut üç hastanın ise hidrosefali ile benzer yönü bulunmamaktadır. Sonuçta ciddi derecede serebral hemiatrofisi ve ventriküler genişlemesi var olan vakalar hidrosefali ile karışabilir.Yayın Human immunodeficiency virus ile enfekte bir hastada gelişen iki taraflı epidural hematom: Olgu sunumu(2013) Çal, Mehmet Alpay; Kelten, Bilal; Karancı, Türker; Akdemir, Osman; Karaoğlan, Alperİntrakraniyal epidural hematomlar hemen her zaman kafatravmasına ikincil gelişir ve sıklıkla tek taraflı olarak izlenir. İki taraflı intrakraniyal epidural hematomlar nadir olmaklabirlikte mortalitesi oldukça yüksektir. Bu yazıda, araç dışı trafik kazası sonucu kafa travması nedeniyle acil servisegetirilen 32 yaşında, human immunodeficiency virus (HIV) enfeksiyonlu, erkek hastada saptanan iki taraflı epidural he-matom sunuldu. Kafa travması tek yönlü ve lateral planda olmasına rağmen HIV enfeksiyonlu bir hastada iki taraflı epidural hematom ile sonuçlanması nadir bir durumdur.HIV enfeksiyonunun komplikasyonları olan vaskülopati ve koagülopati sonucunda serebral damarlar frajil bir yapı alırve bu komplikasyonlar birlikte kontrlateral intrakraniyalepidural hematom gelişmesini kolaylaştırır.Yayın Intramuscular hematomas caused by anticoagulant therapy: is advanced age a risk factor?(Türk Nöropsikiyatri Derneği, 2010) Çınar, Nilgün; Şahin, Şevki; Karaoğlan, Alper; Karşıdağ, SibelOral antikoagülan tedavi (OAT), belli kalp hastalıklarında serebral emboliyi önlemede etkilidir. Hematomlar OAT'nin en önemli komplikasyonudur ve önemli yapılar içinde kanama ile hastanın hayatını tehdit edebilmektedirler.Yayın Otizm ve serebellar mutizm: nöroanatomik bulguların bir derlemesi(Maltepe Üniversitesi, 2013) Erdoğan, Hakan; Kelten, Bilal; Akdemir, Osman; Karaoğlan, Alper; Taşdemiroğlu, ErolOtistik Spektrum Bozukluğu (OSB), atipik sosyal etkileşim, bozulmuş sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi azlığı ve yaratıcı oyunun sınırlanması ile karakterize, davranışsal olarak tanımlanmış bir sendromdur. OSB'nin prevalansının yaklaşık olarak binde 4-5 arasında olduğu düşünülmektedir ama sayılar uygulanan tanı kriterlerine göre değişmektedir (1). OSB'li olan bireyler 3 temel özelliğe sahiptirler; 1. Karşılıklı etkileşimlerin bozuklukları; 2. Gelişmede ve dil kullanımında anormallik; ve, 3. Tekrarlayıcı ve ritüelize edilmiş davranışlar ve ilgi alanlarının daralmış olması. Otizmin temel özelliklerine ek olarak, tabloyu ağırlaştıran yaygın nörolojik bozukluklar mevcuttur. Otizm spektrumunda mental geriliğin prevalansı yaklaşık olarak %30'dur. Otizm ile ilişkili epilepsinin prevalansı %5 ile %44 arasında değişmektedir. Anksiyete ve duygu durum bozuklukları da otizmde oldukça yaygındır. Otizmin ortaya çıkışında bir heterojenlik mevcuttur. Bazı çocuklar, 0-18 ay arasında gelişme geriliği bulguları gösterirken, OSB'si olanların %40'a kadarı 18-24'üncü aylara kadar normale yakın gelişme gösterirler. Brunelle ve arkadaşlarının belirttiği gibi: Tüm sonuçlar “sosyal beyin” denilen bölgelerin anatomik ve fonksiyonel anormalilerin açıklanmasında birleşmektedirler (2). Süperior temporal korteks, parietal korteks ve amigdala gibi bazı beyin bölgeleri sosyal davranışla ilişkilidir. Ama son gelişmeler, OSB'de serebellumun rolünü daha fazla düşünmemize yol açmaktadır. Bu derleme OSB dâhilinde görülen nöroanatomik anormalliklerin gözden geçirilmesini sunmaktadır. Burada OSB'de serebellar organizasyonu anlamamıza katkıda bulunan bulguları tartışacağız.Yayın Pneumorrhachis associated with bronchial asthma, subcutaneous emphysema and pneumomediastinum(Turkish Neurosurgery SOC, 2011) Karaoğlan, Alper; Cal, Mehmet Alpay; Orki, Alpay; Arpaözu, Bekir Muhsin; Çolak, AhmetPneumorrhachis is defined as the presence of air in the epidural space or subarachnoid space. The air may migrate along fascial planes from the posterior mediastinum, through the neural foramina, and into the epidural space. Pneumorrhachis is rare, and even more so in the paediatric population. Pneumorrhachis in itself usually is asymptomatic, does not tend to migrate and reabsorbs spontaneously. The combination of pneumomediastinum with epidural pneumorrhachis without thoracic trauma has rarely been reported in the literature. The present case report describes the presence of pneumomediastinum, subcutaneous emphysema, and pneumorrhachis in a child asthmatic patient who had a history of fever, violent cough.Yayın Radikülopati ile prezente olan lumbar spinal kondroma: olgu sunumu(Maltepe Üniversitesi, 2011) Karaoğlan, Alper; Kelten, Bilal; Akdemir, Osman; Çal, Mehmet AlpayKondromalar sık rastlanan kıkırdak kaynaklı benign kemik tümörleri olmakla beraber spinal yerleşimli kondromalar nadirdir. Spinal yerleşimli kondromalar klinik olarak lokal kitle, lokal ağrı, kord basısı semptomları, cauda equina sendromu veya daha da seyrek olarak radiküler semptomlar ile belirti verebilirler. Burada bel ağrısının sol bacağına yayılması şikayetiyle başvuran bir lumbar spinal kolon kondroma olgusu sunulmuştur. Bu olgularda lezyonun preoperatif değerlendirilmesi dikkatli yapılmalı, major nörolojik hasar gelişmeden önce kitlenin eksizyonu yapılmalı ve lezyonun malin transformasyon gösterme potansiyeli nedeniyle lezyonun histopatolojik değerlendirmesi yapılmalıdır.Yayın Subaraknoid kanama için uyarıcı bir semptom: sentinel başağrısı(Maltepe Üniversitesi, 2013) Kelten, Bilal; Erdoğan, Hakan; Yüceli, Şahin; Akdemir, Ali Osman; Karaoğlan, AlperSubaraknoid hemorajili (SAH) hastaların %12'si hastaneye ulaşmadan %40'ı ise ilk 1 ay içinde kaybedilirler. (1) SAH'lı hastaların %75-80' inde neden intrakranial anevrizma rüptürüdür (1,2) aynı zamanda önemli bir kısmında baş ağrısı ilk ve tek semptomdur. Sıklıkla günler ya da haftalar önce meydana gelen ve dikkate alınmayan ya da küçümsenen ciddi baş ağrısı hikayesi vardır. SAH öncesi ortaya çıkan bu baş ağrısı, Sentinel baş ağrısı (SB) olarak bilinir ve serebral anevrizmalar ile ilişkilidir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda sentinel baş ağrısı oranı SAH'lı hastalarda %10-43 arasında bulunmuştur (3,4). Biz kliniğimize SAH ile başvuran ve daha önce şiddetli baş ağrısı şikâyeti olan hastayı tartışmak istedik.Yayın Travmatik akut subdural hematomun hızlı spontan rezolüsyonu(Maltepe Üniversitesi, 2011) Yıldırım, Aziz; Burulday, Veysel; Karaoğlan, AlperTravmatik akut subdural hematom yaşamı tehdit eden bir durumdur. Akut subdural hematomun birkaç saat içinde spontan rezolüsyonu nadir görülür. Bu olguda travmatik akut subdural hematomun 5 saat içerisinde hızlı rezolüsyonunu ilişkili mekanizmalar eşliğinde tartışarak sunduk.