Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 69
  • Yayın
    Mimarlık eğitiminde kullanılan dijital tasarım programlarının bellek ve tasarım sürecine katkıları
    (İnönü Üniversitesi, 2021) Uzun, Türkan
    Mimarlık ortamında sürmekte olan bilgisayar kullanımı ana hatlarıyla Dijital Tasarım ortamı ve amacı başlığında ele alınacaktır. Yeterlilik Bölümünde, Kuramsal olarak dijital tasarım ortamı ve “yapabilirlikleri” ile “kullanıcının dijital ortamda “yapabilirlikleri” sorgulanarak ; Bellek, veri alışverişi, yaratıcı bellekten açığa çıkan tasarımın dijital belleğe aktarımı için öngörülen yeterlilik düzeyleri gibi konular ele alınacaktır. Dijital tasarım süreci ve yöntemleri bölümünde; bellek ,veri, program komutları ve 3 boyutlu modele dönüşüm süreci ve aralarındaki ilişki ele alınacaktır. Yaratıcı bellek, zihinsel bellek, ve dijital bellek ile gerçek nesneye dönüşecek modelin açığa çıkma süreci ve pragmatik olarak dijital araçların eğitimdeki gereklilikleri ele alınacaktır. Bu bağlamda birkaç ünlü mimarın, güncel dijital tasarım programlarını kullanarak modelledikleri projelerden bazı örnekler sunulacaktır. Ayrıca, Mimarlık öğrencilerinin dijital yöntemleri kullanarak tasarımlarını nasıl biraraya getirdiklerine dair bazı örnekler gösterilecektir. Bu örnekler, Maltepe Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğrenci çalışmaları içinden seçilmiştir. Öğrenci çalışmaları ile birlikte, kullandıkları programların tasarım ürünlerine ve tasarlama sürecine katkıları ile dijital tasarım programlarının tasarım belleğine ne derece aracılık ettiği; zihinsel bellekteki tasarım nesnesinin dijital belleğe aktarımı ve sonrasında çıkan ürünün gerçek nesneye dönüşme evreleri ele alınacaktır.
  • Yayın
    Adoption of crowdsourced delivery: An online focus group interview
    (Bandirma Onyedi Eylul University, 2022) Karlı, Hilal; Savaş, Sinem; Tanyaş, Mehmet
    Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin kitle kaynaklı teslimat algılarını araştırmayı ve bir tüketici ve bir sürücü olarak kitle kaynaklı teslimat platformunun kabulünü etkileyen faktörleri belirlemeyi amaçlamaktadır. Araştırma tasarımı, Türkiye’de üniversite öğrencilerinin kitle kaynaklı teslimata ilişkin algıları üzerine gerçekleştirilen nitel bir keşifsel durum çalışmasıdır. Veri toplamak için 35 üniversite öğrencisinin dahil olduğu odak grup görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. Veriler altı çevrimiçi odak grup görüşmesini içermiş ve tematik analiz yöntemi kullanılarak analizleri gerçekleştirilmiştir. Verilerin inandırıcılık ve güvenirliğini arttırmak için araştırmacı çeşitlemesi kullanılmıştır. Bulgulara göre, tüketici olarak; performans beklentisi, fiyat duyarlılığı, sosyal etki ve algılanan risk ve bir sürücü olarak; gelir, çalışma ortamı ve algılanan risk, kitle kaynaklı teslimatın kabulünü etkilemektedir. Bulgular, kitle kaynaklı teslimat platformlarının, kitle kaynaklı teslimatın başlangıç aşamasında kabul oranını artırması ve diğer gelişmekte olan ülkeler için anlamlı bilgiler sağlaması açısından yararlıdır. Bu makale, gelişmekte olan bir ülkedeki bir grup üniversite öğrencisinin bakış açısıyla, giriş aşamasında öğrencilerin kitle kaynaklı teslimatı kabul etmesini etkileyen faktörlerin önemini ortaya koymaktadır.
  • Yayın
    Sinop Boztepe Feneri ve lojmanı / Sis düdüğü ve memur evi
    (Bolu İzzet Baysal Üniversitesi, 2015) Uzun, Türkan
    Sinop, Karadeniz kıyı şeridinin kuzeye doğru en çok sivrilerek uzanmış bulunan Boztepe Burnu ve Yarımadası üzerinde kurulmuştur. Sis Düdüğü Sinop merkeze yakın Boztepe Ada Mahallesinin bir parçasıdır.
  • Yayın
    Bir Boğaziçi mücevherinin morfolojik çözümlemesi: Ortaköy
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Kürkçüoğlu, Eren; Alp, Jülide
    27 yüzyıldan fazla bir süreçte Roma, Bizans ve Osmanlı gibi üç büyük imparatorluğa ev sahipliği yapmış, her yeni uygarlığın bir öncekinin kalıntıları üzerine yeniden inşa ettiği İstanbul; tarihsel katmanları, çok kültürlü yapısı ve morfolojik açıdan eşsiz yerleşim dokuları ile günümüzde bir açık hava müzesi olarak tanımlanabilmektedir. Mekânsal gelişimin çekirdek noktası olarak bilinen Tarihi Yarımada ve yakın civarı; özellikle Marmara-Haliç ve Boğaziçi suyollarına hâkimiyet, savunma ve denizyolu ticareti açısından İstanbul’un stratejik anlamda en önemli noktalarından biri olarak anılırken, yüzyıllar öncesinde dahi İstanbul’un farklı kıyılarında küçük ölçekli/içe dönük yerleşimlerin olduğu bilinmektedir (Kubat ve Kürkçüoğlu, 2014). Günümüz Kadıköy ilçesi sınırları içinde olduğu tahmin edilen, Yunan koloni hareketinin bir yansıması olarak M.Ö. 685 yılında bir balıkçı kasabası olarak inşa edildiği düşünülen Chalcedon (Khalkedon) ve Sarayburnu civarında M.Ö. 750 civarında kurulduğu düşünülen Byzantion, tarihi araştırmalarda en çok rastlanılan iki örnektir. Bununla birlikte, bu küçük ölçekli ve içe dönük balıkçı köyü-kasabası formasyonu, tarihsel süreç boyunca özellikle Boğaziçi kıyılarında günümüzde de varlığını ve tarihsel kimliğini korumayı başarabilen “Boğazköyleri” ile varlığını sürdürmüştür. Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları’nın Tarihi Yarımada sınırları içindeki yerleşim gelişimi ve nüfus artışına bağlı değişen şehir sınırları, öncesinde Haliç-Galata ve Anadolu Yakasında Üsküdar-Kadıköy bölgelerinde, daha sonrasında da İstanbul Boğazı hattı boyunca yeni ve küçük ölçekli yerleşimlerin ortaya çıkması ile sonuçlanmıştır. Özellikle 1680’lerden sonra İstanbul’un bilinen şehir sınırları boğaz kıyıları boyunca genişlemiş ve günümüz Beykoz semtine kadar bu gelişim devam etmiştir. Bir su kenti olan İstanbul’un en önemli dinamikleri arasında yer alan deniz ulaşımı ve ticaretine bağlı olarak, Boğaz kıyılarının topografk yapısının da elverdiği alt bölgelerde, kendi içlerine dönük-birbirleri ile bağlantıları günümüzdeki kadar kuvvetli olmayan boğaz köyleri ve kıyı limanları gelişmeye başlamıştır (Kuban, 1996; Tekeli, 2013). Hızlanan imar çalışmaları ve buharlı gemilerin deniz ulaşımını daha da kolaylaştırmasının bir sonucu olarak önceleri sayfye alanları, daha sonrasında ise yalılar, saraylar ve günümüzde de Boğaziçi’nin kimliğine önemli katkı sağlayan diğer mimari eserler ile Boğazköylerinin imajı değişmeye başlamıştır.
  • Yayın
    Beylerbeyi
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Sandıkçı, Feyzanur; İşçi, Hakkı; Alp, Jülide
    Konumu ve doğal güzellikleri nedeniyle tarih boyunca İstanbul'da önemli bir semt olan Beylerbeyi, Osmanlı Dönemi'nden itibaren yerleşmenin sınırları genişlemiş, özellikle ahşap köşk ve yalıların yapımıyla özgün ve dikkat çekici mimari karakter oluşmaya başlamıştır.
  • Yayın
    Congress chairman opening speech
    (Maltepe Üniversitesi, 2018) Zehirlioğlu, Naci Hakan
    Altıncısı düzenlenen Maltepe Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Kongresinde, bu sene bir ilke imza atarak Mühendislik ve Doğa Bilimleri, Mimarlık Ve Tasarım Fakülteleri ve Meslek Yüksekokulu’nun işbirliğiyle farklı disiplinlerden katılımcıları bir araya getirmeyi amaçladık. Bu bağlamda dünyadan ve ülkemizden olabildiğince çok kişiye ulaşıp her yönden gelişen bilim-tasarım dünyasına katkı sağlayacak fikirler üreten insanlarla bir araya gelebilmenin de heyecanını yaşıyoruz. Fikirlerinizle bizleri aydınlattığınız için şimdiden teşekkür eder, hepinizi selamlarım.
  • Yayın
    Saraya kapısı olan kıyı köyü Beylerbeyi
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Aydoğan, Güzin; Özkan, Özgür; Alp, Jülide
    İstanbul Boğazı silüeti kentin kimliğini oluşturan en önemli simgesel görünümdür. Kentin bütününü okumamızı sağlamasa da İstanbul’u zihnimizde imgelerken en çok öne çıkan kriter kıyı köylerinin görünümüdür. Lynch (1960); kenti deneyimleyen kişinin güçlü bir imge yaratma olasılığının temelini kentin imgelenebilirliği olarak açıklamıştır. Dolayısıyla, kentin imgelenebilirliği konusu İstanbul bağlamında ele alındığında; kıyı köylerini oluşturan yapılar, yapıların oluşturduğu meydanlar, kıyı köylerinin değişen sosyal yapısı ve zaman içinde yaşanan değişimler ve tüm bunların kent siluetine olan katkısı araştırmacılar tarafından ele alınan başlıca konular olarak karşımıza çıkmaktadır (Aksoy, F, 2009; Şevkin, E., ve Gül, M.,2017). İstanbul silüetinin kentin dünyaya tanıtımında başlıca temsil araçlarından biri olması bu tartışmaların en temel nedenidir. Sıra dışı topoğrafya ve mevcut yapılaşma kent silüetini oluşturan iki ana faktör olarak ön plana çıkmaktadır (Kostof, 1991). İstanbul boğaz silüetinde topoğrafya etkin faktör olarak ön plandadır. Öte yandan kıyıda yer alan yalılar ise silüetin ana tanımlayıcıları olmuşlardır. Beylerbeyi semti de Beylerbeyi Sarayı, iskele meydanı ve kıyıda konumlanan yalılar ile Boğazın Anadolu kıyısında dikkat çeken yerleşimlerden biri olmuştur. Beylerbeyi’nin tarihsel gelişimini ve zaman içinde semte eklemlenen yeni yerleşim alanları ve simgesel yapılar ile birlikte İstanbul Boğazı silüetinde meydana gelen değişiklikler bu yazıda ele alınacaktır.
  • Yayın
    Geçmişin çeperi bugünün merkezi Levent
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Alp, Jülide; Alp, İbrahim; Alp, Jülide
    Ortaçağdan yeniçağa geçişin anahtarı, Asya kıtasından Avrupa kıtasına girişin kapısı olan kadim metropol İstanbul, kentleşme serüveni boyunca bir çok kırılma yaşamıştır. Şüphesiz bugün tanıklık ettiğimiz haliyle morfolojik ve sosyolojik olarak, çok katmanlı kozmopolit bir kimliğe sahip olan metropolün, dönüşüm başkalaşım hikâyesi özellikle 20.yy ortalarında maruz kaldığı yoğun göç ile anılır, anlamlandırılır. Geciken sanayi devriminin etkileriyle 1950’li yıllardan sonra başlayan hızlı kentleşme süreci ile (kırdan kente göç) kent makroformu doğu-batı ve kuzey istikametinde yağ lekesi şeklinde genişlemeye başlar. Artık metropol için bir projeksiyon yapmak ve gelişme eğilimini denetlenebilir bir plan perspektif ile kontrol altında tutmak, hem sosyo-ekonomik hem de siyasi rant beklentileri çerçevesinde imkansızlaşır. Öyle ki ağırlıklı olarak 1950’lerden 90’lara kadar olan bu dönemde, yapılan planların mevcudu meşrulaştırma aracına indirgendiği, imar afarıyla çarpık kentleşmenin ödüllendirildiği, vahşi ve spekülatif bir kentleşme senaryosu ile yüzleşilir. Kentin kapasitesi sınırlı öz bölgesi (Tarihi Yarımada-MİA), lineer büyümeye elverişli coğraf yapısı ve doğu ile batı arasında her anlamda yüklendiği köprü misyonuna paralel olarak, E-5 ve devamında TEM otoyolunun yarattığı gerilimle hızlı ve her iki yönde genişlemeye başladığı gözlemlenir. Bir yandan ana ulaşım arterleri çevresinde toplanmaya eğilimli konut dışı işlevler, diğer yandan işyeri konut ilişkisi açısından bu işlevlere en yakın ve en düşük maliyetli arsa stoğunu talep eden işçi mahalleleri ve gecekondu alanları kuzey yönünde bu işlevleri destekleyecek şekilde pozisyon alarak makroformu dönüştürür.
  • Yayın
    Müze kentin bir parçası: Ahşaptan betona Zeyrek
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Ertürk, Doğan Zafer; Alp, Jülide
    Bu yazıya İstanbul üzerine onlarca yazı yazan ve geçen yıl kaybettiğimiz hocamız Doğan Kuban’ın İstanbul için yazdığı şiirin son dizeleri ile başlamayı uygun bulduk. Şiirin adı “Eski İstanbullu”. Bu kent artık Konstantin’in ya da Justinianus’un Ya da Süleyman’ın değil, İstanbul’u bilmeyenlerin kenti Dağdan, kırdan göçüp gelmiş Blucinli ve televizyonlu Cep telefonlu ve gecekondulu Gökdelenli ve çöp deryası Yolsuz ve otoparksız Yeşilsiz ve lağım kokan Bir şehr-i kadim O dünya güzeli kent Anıların sultanı Görür gibi oluyorum Bazen İçim burkuluyor. Bu dizeleri belleğimizde tutup, bu yazıda kentin Fatih yöresinin Zeyrek bölgesini incelemeye çalışacağız. Bu yöre Türk filmlerine, dizilere ve romanlara, eski fiziksel dokusuyla, evleriyle, sokakları ve yokuşlarıyla defalarca konu olan bir alandır. Karşısında Süleymaniye Külliyesi, güneyinde Altınboynuz Haliç ile, doğusunda Fatih’in farklı mahalleleri ile ilginç bir topoğrafyaya sahiptir. Zeyrek, İstanbul’un en eski semtlerinden biridir. Yaşadığı büyük depremlere, yangınlara rağmen günümüze kadar ulaşan, tarih kokan birçok değerli yapıya sahiptir. Zeyrek yöresi, yokuşlar ve merdivenlerle örülü bir topoğrafyaya sahiptir. Atatürk Bulvarı’ndan Zeyrek Mehmet Paşa Sokağı’na ve Fil Yokuşu’na dek parke taşla döşenmiş olan bu yöre, her İstanbul sokağında olduğu gibi asfalt kaplanmış ve özgün halinden artık eser kalmamıştır.
  • Yayın
    Kentsel morfoloji okumaları: Dünden bugüne Yeldeğirmeni
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Delibaş, Meltem; Onur, Aliye Ceren; Alp, Jülide
    Şehir coğrafyasının tamamlayıcı bir kısmını oluşturan ve özgün ortaya çıkış noktası geleneksel merkezlerin kent dokuları olan kentsel morfoloji, temelde “kentsel biçimin fiziksel dokusundaki değişim ile bu değişime neden olan aktörlerin ve süreçlerin incelenmesi” (Larkham ve Jones, 1991) olarak tanımlanabilir (TNUM 2021; Kubay ve Topcu, 2009). Fiziksel bileşenlerin (yapılı ya da doğal) mekansal ilişkileri, kişiler ile mekan arasındaki karşılıklı ilişkiler, süreçler ve mekandaki değişikliklerin temel alındığı kentsel morfoloji çalışmalarında farklı ölçeklerde, farklı aktörlerin, amaçların, gereksinim ve motivasyonların biçimlendirilmesi sonucunda oluşan “kentsel örüntü” araştırmanın temel nesnesini oluşturmaktadır (Ünlü, 2018; Kropf, 2009). Günümüzde planlama, kentsel ve mimari tasarım, peyzaj mimarlığı, kentsel coğrafya, kent sosyolojisi ve mimarlık tarihi gibi çeşitli disiplinlerin etkileşimi doğrultusunda gelişen kent morfolojisi araştırmaları; zaman içerisinde modern kent dokuları, kent-kır, merkez-çeper ilişkileri, kentsel yenileme, dönüşüm, gelişim süreçleri ile kültürel mirası koruma konularını da araştırmalarına katarak bağlamsal çeşitliliğini ve kapsamını genişletmiştir (TNUM, 2021). Bu yönüyle kent morfolojisi, tarihi süreç içinde gelişmiş ve dönüşmüş kent dokusunun katmanlarını ayrıştıracak bir okuma ve veri altyapısı sunmaktadır (Kubat ve Hansoy, 2015).
  • Yayın
    Fener-Balat
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Yiğit, Bilal Tayyib; Aydın, Büşra; Aydemir, Seray; Erten, Murat; Yıldırım, Simge; Alp, Jülide
    Fener-Balat, İstanbul'un Fatih ilçesine bağlı Tarihi Yarımada'da Haliç'in güney kıyısında yer almaktadır. Bölge; geneli itibari ile kendine has bir dokuya sahiptir.
  • Yayın
    Küllerinden doğan semt: Kuzguncuk
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Yaman Galantini, Zeynep Deniz; Çetin, Nüket İpek; Alp, Jülide
    İstanbul’un eski yerleşimlerinden biri olan Kuzguncuk sahip olduğu tarihi geçmişi, mahalle kültürü ve kent dokusuyla kozmopolit kentin öne çıkan nostaljik semtlerinden biridir. Kuzguncuk, İstanbul’un Anadolu yakasında, Üsküdar’daki Fethi Paşa Korusu ve Nakkaştepe Mezarlığı’nın bulunduğu iki tepe arasındaki vadide yer alır. Merkezi konumuna rağmen Boğaziçi Kanunu hükümlülüklerine dayalı yapılaşma koşulları, semtin Boğaz köyleri karakterine uygun sessiz ve sakin bir yerleşim niteliğinin devamlılığını sağlayan etmenlerden biridir (Hızlı Erkılıç ve diğ. 2020; Özdemir Darby ve Özata, 2017). Semtin tarihi çekirdeği, vadiden denize akan eski derenin kapatılmasıyla oluşan ana cadde boyunca yoğunlaşmakta; topoğrafya nedeniyle komşu yerleşim bölgeleriyle görece sınırlı ilişkiler yerel dokunun korunmasını desteklemektedir (Mills, 2004). Ayrıca, semt sakinlerinin uzun yıllar oluşturdukları yaşam rutinleri ve toplumsal değerleri, semte özgü sosyal ve kültürel kimlik unsurlarını ön plana çıkarmaktadır (Karavin, 2015). Bunlardan biri semtin omurgasını oluşturan, insanların buluşma noktası ve çeşitli mekânların konuşlandığı İcadiye Caddesi’yken; İstanbul’un çok katlı apartmanlarla dolu mahallerinden farklı olarak Kuzguncuk’taki Boğaz manzarası, müstakil evleri ve birkaç katlı küçük apartmanları semtin karakterini oluşturmaktadır (Mills, 2006). Kuzguncuk isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemesine rağmen, bu konuda kaynakların iki rivayet üzerinde yoğunlaştığı bilinmektedir. Evliya Çelebi’ye göre semt ismini 1451-1481 yılları arasında burada yerleşen koruyucu “Kuzgun Baba”dan alışmıştır. Diğer yandan II. Iustinos tarafından yaptırılan çatısı yaldızlı çinilerle kaplı bir kiliseden esilenildiği ve eski adının “Hrisokeramos” (M.S. 565-578) olduğu da iddia edilmektedir (Hızlı Erkılıç ve diğ. 2020). Gayrimüslim halkın yoğun olarak yaşadığı semt yıllar içinde büyük yangınlara maruz kalmış ve bu durum semtin yeniden inşasını zorunlu kılmış (Akıncı, 2020), semt her yangın sonrası küllerinden yeniden doğmuştur. Günümüzde ise iki mezarlık, kısıtlı bir askeri bölge ve bir park dâhil olmak üzere geniş açık ve yeşil alanlarla çevrelenen; bir ziyaretçinin ağaçlarla bezeli İcadiye caddesinden yürüyerek yaklaşık 10 dakikada iskeleye ulaşabildiği fakat semt sakinleri için kahvehanelerin önünde oturan veya yerel esnafta günlük alışverişlerini yapan komşularla selamlaşmalar nedeniyle bu mesafenin en az yarım saatte katedilebilindiği (Mills, 2006) güçlü sosyal ilişkileri barındıran bir yerleşimdir. Bu nitelikler, semtin morfolojik açıdan zenginliğinin de temelini oluşturmaktadır.
  • Yayın
    Kurtuluş-Tatavla
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Kudu, Elif Deniz; Alp, Jülide
    Tatavla, Haliç'in kuzey sahili boyunca uzanan, Kasımpaşa'nın karşısındaki bir semttir. Beyoğlu'nun kuzeybatısında geniş bir alana yayılmaktadır.
  • Yayın
    Kuzguncuk
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Çetinel, Aleyna; Tezcan, Büşra; Alp, Jülide
    Osmanlı İmparatorluğu'nun 17. yüzyılda İspanya'nın zulmünden kaçan Musevileri bu bölgeye yerleştirmesiyle, bölgede önce musevi yerleşmesi başlamıştır. Bu sebeple Kuzguncuktaki en eski yapılar Sinagoglardır.
  • Yayın
    Metropolde bir ‘Yer’ okuma çabası: Tatavla / Kurtuluş
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Özbek Eren, İmre; İnan Ocak, Zeynep; Alp, Jülide
    İstanbul, biricik olması yönüyle anlaşılması da özel çabalar gerektiren nitelikte bir şehirdir. Bu çalışmada ele aldığımız konu, başta sadece Kurtuluş bölgesinin gelişimini, değişimini anlamak iken, çalışmanın sonlarında, bugün Kurtuluş olarak bilinen Tatavla’nın büyük bir metropolde izlerini sürme arayışına döndü. Bu bizi bir yandan çok heyecanlandırırken bir yandan da her bir bulguda aslında daha öğrenilecek çok ‘şeyimiz’ olduğunu gösterdi ve maalesef yitirdiğimiz de… Çalışmanın sınırlılıkları, araştırmanın belli bir noktada ara verilmesini gerektirirken, bizlere yeni araştırmaların kapısını araladı. Elinizde gördüğünüz metin, süregiden bir arayıştan bir kesit niteliğindedir.
  • Yayın
    Ortaköy
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Moğulkoç, Yüksel Dilara; Alp, Jülide
    Bu çalışmanın amacı Boğaziçi köylerinden biri olan Ortaköy’ün kentsel morfolojisine dair incelemeler yapmaktır. Ortaköy, Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayan Boğaz çevresinde yer alan semtlerden biridir. Boğaz çevresinde yer alan önemli diğer ilçelerden bazıları da şu şekilde sıralanabilir; Sarıyer, Beşiktaş, Fatih, Üsküdar, Kadıköy... Ortaköy’ün komşu olduğu diğer semtler ise Beşiktaş, Kuruçeşme ve Maçka’dır. Araştırma, morfolojik olarak kentsel doku, sokak, meydan ve yapı formları bağlamında gerçekleştirildi. İstanbul Boğazı’ndan bakıldığında, Avrupa yakasındaki Boğaz kıyı şeridi, her biri kendine özgü karaktere ve özelliğe sahip bir dizi köydür. Günümüzde bu Boğaz Köyleri, ticari ve turistik bölgeler olarak öne çıkmaktadır.
  • Yayın
    Yeldeğirmeni
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Doğan, Arda; Yılmaz, Faruk Kaan; Alp, Jülide
    İstanbul Kadıköy’de yer alan Yeldeğirmeni, gerek turistik gerek tarihi değerleri açısından çokça ziyaret edilen ve hakkında oldukça araştırma yapılan tarihi bir semttir. İstanbul’un apartman semtleri ve yerleşim gelişimleri açısından öncü ve en doğru örneklerinden biri olan Yeldeğirmeni, şehir planlamasında birçok evreden geçerek güncel halini almıştır, aynı zamanda mimari açıdan büyük öneme sahip tarihi değerlerini koruyarak günümüze gelmiştir.
  • Yayın
    Zeyrek
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Pazar, Bükre; Alp, Jülide
    Zeyrek, Fatih ilçesine bağlı, İstanbul'un dördüncü tepesi üzerinde yer almaktadır. Kuzeyinde Haliç, doğusunda Eminönü, batısında Balat bulunmaktadır.
  • Yayın
    Cihangir’in çekiciliğine dair bir okuma: Verilerle anlamlı cümleler kurabilmek
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Mutman Uluengin, Demet; Alp, Jülide
    2015 yılına ait bir Gülse Birsel köşe yazısında geçen bu anlatım, aklımın köşesine takıldı. Cihangir’e dair anlatılar, duyular üzerine yoğunlaşırken buldum kendimi. Sonra sokakta duyduğum seslere yöneldi zihnim. ‘Çöplükte de olsan, huzurluysan sorun yok..’ dedi bir adam …bir kadın sordu: ’Burası da Cihangir mi? Ben fark etmemiştim daha önce bu manzarayı’. Sonra yine zihnim duvarları, yazıları izlemeye, algılamaya başladı. Bir kafe duvarında ‘kendin olabildiğin yer’ yazısı. Dili, İngilizce yazının. Demek ki burada İngilizce okur yazarlık seviyesi yüksek. Ya da belki de, önemseniyor. Duvarın tümü yeşil tonlarının hakim olduğu bir grafitti ile bezenmiş, saçaktansa plastik saksılardan sarmaşıklar sallandırılmış. Sıcak ve davetkar bir görüntü sunarken, ‘bu vitrinde yer almak ister misiniz?’ diye soruyor adeta. Asri Apartmanı isimli bir binanın önünde, son dönemlerin favorisi bir üçüncü nesil kahvecisi konumlanmış. İçeride Radiohead’ten Karma Police çalıyor... Ben durmuş dinlemeye, gözlemlemeye devam ediyorum. Asri Apartımanı bir yarı bodrum, yüksek giriş ve üç katlı bir ‘apartıman’ yapısı. Caddeye bakan geniş cepheli tipolojisiyle, mahallenin dar sokaklarındaki diğer yapılarından daha aydınlık bir iç mekân sunduğu anlaşılan, döneminin prestijli konutlarından olmalı. Nişanyan sözlüğüne göre yeni Osmanlıca’da yüzyıl anlamına gelen ‘Asri’ kelimesi, Cihangir’de bir apartmana neden verilmiş olabilir diye düşünüyorum . Çağdaş ve yeni bir ülke söylemiyle dönüşen bir toplumun, mimarinin ve modanın yansımasını, burada da olduğu üzere, apartman isimlerinden, dönemin yapı tipoloji ve biçimlerinden, yazın, reklam, müzik ve tercihlerinden izlemek keyif veriyor.
  • Yayın
    Levent
    (Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Kara, Beyza; Eroğlu, Kübra; Alp, Jülide
    Levent, İstanbul'un Beşiktaş semtinde konumlanmaktadır. Bu bölgenin oluşumu 1950 yıllarında Emlak ve Kredi Bankasının toplu konut yapma kararı ile başladı. Bununla beraber Levent 2. Levent, 3. Levent ve 4. Levent olarak bölümlere ayrıldı.