Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Yayın Clay 3D printing: Exploring the interrelations of materials and techniques(Mehmet Topçu, 2024) Şen Bayram, Asena Kumsal; Cantürk Akyıldız, EmelThis research aims to design an algorithm for optimizing clay 3DP. The algorithm's inputs are defined by combining the results of previous research and specific clay information selected from different regions of Anatolia, utilizing the design of experiment methodology. The design parameters include angle, profile and height; printing parameters include compressor pressure, speed, and layer height; and material parameters are assessed through drop spike, tube pressure, and flow rate tests. Once the inputs and their computation ranges were defined, the algorithm was tested with various inputs and corresponding physical prints to evaluate its recommendation capability. The test prints demonstrated that the printing suggestions made by the algorithm for design, printing and material parameters were suitable for the given parameter inputs. With its current state, the research is not an expert tool for recommendation but a base of a more complex framework for further research.Yayın The effect of colors ın tiles used ın Seljuk Architecture on spatial perception: The example of Sivas Gök Medrese / Anadolu Selçuklu mimarisinde kullanılan çinilerdeki renklerin mekân algısına etkisi: Sivas Gök Medrese örneği(Trakya Üniversitesi, 2024) Öztürk, BelisThe unique architectural style of the Anatolian Seljuk period emerged from the combination of pre-Islamic and Islamic artistic understandings. During this time, numerous structures such as madrasas, mosques, and libraries were built. The use of decorative elements and tiles was particularly notable in the 13th century. This study focuses on the tiles and their colors used in the Sivas Gök Medrese, examining their impact on the space. Initially, a literature review was conducted, analyzing sources on Anatolian Seljuk history and tile art. Gök Madrasa was selected as a case study, and the use of tiles in its interior and exterior was identified. The research includes photographs, decorations, materials, and the meanings of colors in the madrasa. The findings highlight the importance of tiles, one of the key decorative elements of the Anatolian Seljuks, in educational structures, aiming to raise awareness of the effect of colors on spatial perception.Yayın Yere özgü tektonik geleneklerin dijital ortamlarda yeniden üretilmesi: Güncel çalışmalar üzerinden bir değerlendirme(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Akyol, Özlem; Polatoğlu, ÇiğdemTektonik kelimesi, Yunanca "tektonikos" yapı ve inşa ile ilgili olan, "tekton" yapı ustası veya herhangi bir sanatta usta anlamına gelen bu iki kelimeden türemiştir. Kavramın literatürde; kültürel ifadeler oluşturmak için farklı malzemelerin kavranması ve ustalıkla işlenmesi, bir şeye görünür yeni bir şekil verme eylemi, bir araya getirme, birleştirme sanatı şeklinde tanımları yer almaktadır. Bu çalışmada kullanılan "tektonik gelenekler" ifadesi ise; en küçük ölçekli yapı elemanından, taşıyıcı sistem ölçeğine kadar, tüm sistemler ve malzemeler arasındaki entegrasyonu kuran, bir yerde gelenekselleşmiş üretim tekniklerini ve birleşim detaylarını kapsamaktadır. Mimarlıkta bilgisayar destekli tasarım uygulamalarının son yıllarda yaygınlaşmasıyla yere özgü tektonik geleneklerin dijital ara yüzlerde yeniden üretilmesini içeren ampirik araştırmalar da başlamıştır. Geleneksel biçim ve motiflerin yeniden farklı bağlamlarda geleneksel veya çağdaş malzemeler ile üretilmesini içeren bu araştırmalar, çoğunlukla yeni biçim ve konstrüksiyonların üretim metotlarına odaklanmakta ve fabrikasyon süreçlerine hizmet vermeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma ise, 2010 sonrası Web of Science'da yayınlanmış yere özgü tektonik geleneklerin dijital ortamlarda yeniden üretildiği ampirik araştırmaların, mimarlığın uygulama ve teorik alanına katkıları üzerine bir değerlendirmeyi içermektedir. Seçilen araştırmaların birincil ortak amacı, zanaat temelli yerel bilgiyi tercüme ederek yere özgü tektonik gelenekleri ve malzeme pratiklerini yeni teknolojilerle kullanılabilir bilgiye dönüştürmek; böylece yerel mimari kültürün korunması ve sürdürülmesini sağlamaktır. Bu araştırmaların, sanayi iş birlikçi üretim modellerinde kullanılmak üzere dijital tasarım uygulamaları ile yeni tasarım metotları geliştirmeyi ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen malzeme kullanımı ve üretim süreçleri geliştirmeyi hedefinde olduğu görülmektedir.Yayın Yapı kusurlarının irdelenmesi ve azaltılmasına yönelik öneriler(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Uyuşan, Duygu; Limoncu, Sevgül; Ustaoğlu, Semih Serkanİnsanların barınma gereksinimleri için doğal mekânları kullanımı günümüzde tarihsel değişim, teknolojinin ilerlemesi ile gelişmiş ve çağdaş yapım sistemleri ile oluşturulan mekânlara evrilmiştir. Teknoloji çağının bir getirisi olarak insanlar yaşamlarının büyük bir kısmını yapılar içerisinde sürdürmektedir. Özellikle Sanayi Devrimi sonrası plansız gelişen kentleşme, hızlı üretim gereksinimleri, kullanıcı odaklı olmayan üretim biçimleri çeşitli sorunlara yol açmıştır. Yapı üretim paydaşlarının, çağdaş yapım sistemlerinin geleneksel yapım tekniklerinin yerini almasıyla hızlı gelişen/değişen tekniklere ve ürünlere uyum sağlamasını zorlaştırmıştır. Yapım tekniklerinin gelişmesi ve yapım süreçlerinin artması ile karşılaşılan yapı üretimde hatalar/kusurlar çoğalmış ve farklılaşmıştır. Bunun sonucu olarak çevre ile uyumsuz, kullanıcı gereksinimlerini göz ardı eden, kullanıcının yaşamını olumsuz etkileyen, riskli yapılar üretilmeye başlanmıştır. Yapılarda meydana gelen çeşitli kusurlar; ekonomik ve doğal, hammadde kaynaklarının gereksiz kullanımına, işgücü kayıplarına, insan sağlığı ve güvenliği üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Kusurlu olarak üretilen yapılarda var olan kusurların ortadan kaldırılması için yapılacak bakım-onarım ve yenileme çalışmaları da kaynak kayıplarına yol açmaktadır.Yayın Tarihi kale ve surlara yeni eklerin mimari koruma bağlamında değerlendirilmesi: İstanbul Anadoluhisarı ve Bursa Zindan Kapı örnekleri(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Al Gharibi, Anwaar; Kıvılcım Çorakbaş, FigenBu çalışmada, tarihî kale ve surlara yapılan eklere yönelik olarak yeni tasarım ilkeleri incelenmiştir. Aynı zamanda bu çalışma, İstanbul Anadolu Hisarı ve Bursa Zindan Kapı Müzesi'ne odaklanarak, tarihî sur ve hisarlarda yapılan çağdaş mimari müdahaleleri ve müzeolojik stratejileri inceleyen bir örnek olay analizi araştırmasıdır. Bu araştırmada, hâlihazırda modern ekler eklenmiş tarihî kale ve surlarda yeni ekler İncelenmekte ve ekin işlevinin, mimari özelliklerinin ve tasarım yaklaşımının avantaj ve dezavantajlarının analiz edilmesi üzerinde durulmaktadır. Yöntem olarak bu çalışma, arşiv araştırması, yerinde gözlemler ve mekânsal analizlerden yararlanmaktadır. Böylece, tarihî yapı ve sitlerin özgünlüğünü ve bütünlüğünü korurken ziyaretçi deneyimlerini zenginleştirmek için modern eklentilerin öneminin ve eski yapılarla bütünleşmesinin değerlendirilmesi için uygun yöntemler araştırılmaktadır. Tarihî belgeler, mimari çizimler ve çağdaş anlatımlar gibi birincil kaynaklar, binaların tarihini yeniden inşa etmek için temel veriler olarak kullanılmaktadır. Mekânsal analiz ise yapısal elemanların, inşaat tekniklerinin ve stilistik özelliklerin incelenmesi yoluyla yapıların özgün kültürel değerlerini, mekânsal dönüşümünü ve mekânsal dönüşüme bağlı olarak değişen somut olmayan kültürel nitelikleri ayırt etmeyi içermektedir. Ayrıca, bu eklerin tarihî yapılara entegrasyonu sırasında kullanılan malzemeler ve teknikler üzerinde durulmuş, sürdürülebilir mimari pratikler ve geleneksel el sanatları ile modern teknolojilerin birleştirilmesinin önemi vurgulanmıştır. Buna ek olarak bu çalışmada, tarihî yapıların özgün mimari niteliklerini bozmadan modern ihtiyaçlara cevap veren, estetik ve işlevsel yeniliklerin nasıl uygulanabileceği örnekler üzerinden tartışılmıştır.Yayın Prizren - Mushnikova köyü kırsal mimarlık mirasının koruma sorunları ve sürdürülebilir koruma önerisi(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Keçeli, Ergin; Çobancaoğlu, TülayPrizren, Kosova'nın ikinci büyük şehri olarak bilinir ve zengin tarihi ile kültürel öneme sahiptir. 7. yüzyıldan beri yerleşim yeri olan Prizren, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olarak öne çıkmıştır. Şehir, birçok antik cami, kilise, hamam ve köprüye ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, Prizren UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer almaktadır. 16. yüzyılın sonlarında tek Arnavut köyü olarak kurulan Mushnikova, Osmanlı döneminde Prizren ve Üsküp gibi iki büyük başkenti birbirine bağlayan bir yolun üzerinde, Prizren'e 16 km uzaklıkta bulunmaktadır. Mushnikova'nın tarihî geçmişi, atalarımızdan ve büyüklerimizden miras kalan sözlü geleneklere dayanmaktadır. Köyün tarihiyle ilgili yazılı ve görsel belgeler, savaş döneminde arşiv binasının kasıtlı olarak tahrip edilmesi nedeniyle ulaşılamamaktadır. Mushnikova köyü, Kosova'nın Prizren iline bağlı önemli bir yerleşim alanı olarak Balkan mimarisinin nadir örneklerini barındıran nitelikli yapılarıyla tanınmaktadır. Mushnikova köyü, tarih boyunca birçok kültürü barındırmıştır. Bu çeşitlilik, köyün hem etnik hem de mimari açıdan zenginleşmesinde önemli bir faktördür. Ancak, günümüzde köyde yaşanan göç, nüfus azalması, yaşam tarzlarının değişmesi, plansız kentleşme ve tarihî yapıların bakım ve restorasyon maliyetlerinin yüksek olması gibi faktörler, köyün geleneksel dokusunun bozulmasına ve dönüşmesine neden olmuştur.Yayın Otomotiv sektöründe mekan kullanımı ve toplumsal cinsiyet ilişkisi(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Kapsal Atçakan, Dicle; Edgü, ErincikKadın ve erkeğin fiziksel farklılıklarına biyolojik cinsiyet denmektedir. Yaşadığı toplulukta kadın ve erkeklerin statülerinin belirlenmesi, toplum tarafından belli roller atfedilmesi toplumsal cinsiyet olarak adlandırılır. Kadınlar eskiden beri evde, tarlada, üretimde çalışmış, ancak çalışmasının karşılığı ücret almaya ilk defa Sanayi Devrimi ile birlikte başlamıştır. Günümüzde birçok ülkede kadın ve erkekler, kanun önünde eşit haklara sahip ve iş seçimlerinde serbest olmalarına karşın, bazı sektörlerde yapılan işin niteliğine bağlı olarak, kadın çalışan sayılarında farklılıklar vardır. Bu araştırmadaki ilk varsayım, bu farklılığın biyolojik yapı olduğu kadar, toplumsal cinsiyet algısından veya kabullerinden de kaynaklandığıdır. İşin niteliği, bireysel veya grup çalışması, zihinsel aktivite veya kol gücü gibi kıstaslara bağlı olarak farklı mekânlar gerektirmektedir. Yapılan işin niteliğinin çalışanın biyolojik veya toplumsal cinsiyetiyle ilişkisini anlamak üzere, Endüstri Devrimi'ni başlatan ve ilerleten, diğer yandan, toplumsal algı açısından da feminen ve maskülen olarak etiketlenmiş tekstil ve otomotiv sektörleri bağlamında tasarım ve üretim mekânları ele alınmıştır. Bu araştırmanın diğer bir varsayımı ise, bireylerin mekânları, toplumsal cinsiyet etkisiyle içselleştirdikleri davranışlara bağlı olarak kullandıkları, mahremiyet algılarının ve aidiyet duygularının da bu bağlamda ortaya çıktığıdır. Ancak bu bildiri, yukarıdaki varsayımı araştıran ve devam etmekte olan yüksek lisans tezinin bir parçası olduğu için, yalnızca otomotiv sektöründen bir örnek üzerinde yapılan alan çalışmasının bulgularını içermektedir. Ele alınan örnek firma, 283.000 m2 alanda ürünün tasarlanıp geliştirildiği bölümler ile üretimin yapıldığı imalathane alanlarını içermekte, yani, tasarım ile üretimi aynı yerde yapmaktadır. Alan, tasarım bölümlerinin olduğu Ar-Ge Merkezi ile üretim yapılan 3 ana binadan ve birkaç küçük teknik binadan oluşmaktadır. Üretim binalarının dış mekânlarının belli bölümü açık ya da üstü kapalı depolama için kullanılmaktadır.Yayın Nusret Çolpan minyatürlerinde Paris ve Köln betimlemeleri üzerine bir değerlendirme(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Fındıkgil, Reyhan Naz; Urfalıoğlu, NazMimarlık tarihi araştırmalarında ve yakın çalışma alanı olan restorasyon uygulamalarında görsel materyaller dönemlerine dair önemli veriler barındırır. Fotoğraf ve ileri fotoğraflama tekniklerinin icadı öncesindeki dönemlere ait yapı ve kent biçimlenişleriyle ilgili veri toplamak için, Batı'da "gravür" tekniğinde yapılmış resimler; Doğu'da ise çoğunlukla "minyatür" tekniğiyle yapılmış resimler belge niteliği taşır. Bahsedilen tekniklerde üretilen eserler, mimari unsurların yanı sıra dönemin sosyal yaşantısıyla ilgili de aktarım sağlar. Minyatürün bilinen en eski örnekleri MÖ 2. yüzyılda Mısır'da; devamında Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarında görülür. Başta kitap resimleme ve süsleme olarak kullanılan minyatür, sonrasında çeşitli konularda betimleme içeren görsel bir belge niteliği taşır. İncelenen sanat Orta Çağ'ın sonlarında; İran, Irak, Orta Asya ve Anadolu'da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları döneminde gelişmişlik seviyesine ulaşır. Türklerde minyatür geleneği Uygurlar döneminde İslam öncesinde ortaya çıkar. Uygur minyatürleri Selçuklu minyatürlerinin öncüsü kabul edilir. Selçuklu Hanedanı'nın İran ile ilişkilerine bağlı olarak minyatür sanatı İran etkisinde gelişmiş; Osmanlı minyatür sanatı da Selçuklu ve İran minyatürlerinden etkilenmiştir.Yayın Mimarlıkta öksetik (Auxetıc) strüktürler(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Karaoğlu Çitken, Gizem; Şen Bayram, Asena KumsalÖksetik (auxetic) geometri veya malzemeler esnek ve uyarlanabilir şekilde deforme olarak başlangıç hallerine dönme eğilimine sahiptir. Negatif Poisson oranı olarak da tanımlanan bu özellik sayesinde, öksetik geometri ve malzemeler, gerildiklerinde her yönde genişlemekte ve sıkıştırıldığında her yönde büzülmektedir. Çok yönlü davranış yeteneği sebebi ile mimarlık alanındaki çalışmalarda da yer bulan öksetik kavramı, tasarım ve üretim temelli birçok araştırmaya konu olmuştur. Bu bildiride, sözü edilen çalışmaların güncel araştırma alanlarını tespit etmek amacıyla yapılan bir literatür araştırmasının sonuçları tartışılmaktadır. Açık kaynaklara erişim kolaylığı ve yayınların dizin (index) güvenilirliği için araştırma kapsamında, Web of Science veri tabanından auxetic anahtar kelimesi ile yapılan tarama sonuçları ele alınmıştır. Güncel çalışmalara yoğunlaşmak için yalnızca son 5 yıllık (2020-2024) makalelere odaklanılmıştır. Farklı araştırma konularına erişebilmek için arama başlıkları 'Material Science Multidisiplinary, Material Science Composites, Engineering Civil, Material Science Ceramics, Material Science Coatings Film, Engineering Manufacturing, Material Science Biomaterials, Multidisiplinary Science, Construction Building Technology, Computer Science Interdisiplinary Applications, Computer Science Information Systems, Green Sustainable Science Technology, Automation Control Systems, Computer Science Artificial Intelligence, Environmental Studies, Environmental Sciences' olarak belirlenmiştir.Yayın Mimarlıkta iç ve dış diyalektiğini sorunsallaştırmak: Potemkin örnekleri(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Koç, Zeynep Handan; Özkazanç, BanuBu çalışmanın temel motivasyonu, mimari tartışmalarda sıkça başvurulan genellemelere farklı bir bakış açısı getirmektir. "Biçim işlevi izler", "az çoktur", "süsleme suçtur" gibi kesin yargılar üreten ifadelerin haricinde Potemkin köyü efsanesi üzerinden bir iç-dış diyalektiği sorgulaması eşliğinde mimari eleştirilere alternatif bir bakış açısının olanaklılığı sorgulanmıştır. Yani, belirli bir ifadenin doğruluğunu ya da yanlışlığını savunmak yerine bu ifadelerin genel geçer kabul edilen anlamlarının ötesini irdelemek yoluyla ikili karşıtlıkları sorunsallaştıran örneklerin potansiyelleri önemsenmiştir. Bunun için de istisna bir örnek olarak Potemkin köyü kullanılmış ve hatta istisnalığı dahi tartışmaya açılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda, iç-dış ilişkilerinden muaf gibi görünen Potemkin köyü, mimari düşünme alışkanlıklarına yeni bir parantez açma olasılığı taşımaktadır. İçeri-dışarı ilişkilerini sorgulamak yerine, içsiz bir dışarıyı tahayyül eden ya da dışarısı olmadan içeri tahayyülü sunan örnekler sunabilme becerisi ile Potemkin kavramı sınırlayıcı soruların ötesine geçilerek, konvansiyonel mimari tartışmaları aşma imkânını vermektedir. Potemkin örnekleri, normlara karşı çıkarak sıra dışı bir mimari yaklaşım sunmakla birlikte, istisnai koşulların -ve dolayısıyla tasarımların- genelgeçer olanı da anlamamıza rehberlik etme kapasitesini gösterir.Yayın Mimarlık bölümü bitirme projesi içerikleri üzerinden bir değerlendirme: KTÜ mimarlık bölümü örneği(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Eroğlu, Ece; Tuluk, Evinay Elif; Seyyah, Esra; Topaloğlu, GürkanBitirme projeleri, Mimarlık Bölümü öğrencilerinin eğitimi süresince edindiği teorik ve pratik bilgiler doğrultusunda, o mesleği yapabilmek için 'yeterli mesleki düzeye' ulaştığını göstermeye yarayan özgün projelerdir. Bu projeler, öğrencinin çalışmasını kendi üretimi ile beklenen sürede ortaya koyması, diğer yandan meslek edinimi için de son adım olması açısından oldukça büyük bir önem ifade eder. Mimarlık öğrencilerinin, eylemlerinin olası sonuçlarını göz önüne alarak süreç boyunca bir mimar gibi düşünmeleri ve bu doğrultuda fikir üretme gerekliliği taşımaları beklenir. Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünde bitirme projesi, 4 yıllık temel lisans eğitimi sürecinin ilk 7 yarıyıl proje çalışmalarını başarıyla geçmenin ardından 8. yarıyılında gerçekleşen, iki ara jüri ve bir final değerlendirmesi olmak üzere üç aşamadan oluşan bir çalışmadır. Projede öğrencilere proje konusunu, ihtiyaç programını, çalışma arazisini ve büyüklüğünü içeren bir yönerge sunulmaktadır. Öğrenciler ise bu yönerge kapsamında kendi özgün projelerini üretmektedir. Çalışmanın amacı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünde 2013-2024 yılları arasında yapılan bitirme projelerinin yönergelerinin incelenmesi, değerlendirilmesi ve söz konusu tarihler arasında en az 1 bitirme projesi deneyimlemiş öğrencilere sorular yöneltilmesi ile bitirme projelerinin aksayan yönlerini saptamaktır. Bu doğrultuda yapılan çalışma, öğrencilerin süreç hakkındaki olumlu-olumsuz fikirlerini ölçen yapılandırılmış bir anket çalışmasıdır. Bu kapsamda, bitirme projesi yönergeleri ile öğrenciye ulaştırılmış olan açıklama metinleri Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünde gerçekleşen son 21 bitirme projesi üzerinden konu çeşitliliği, tekrar sıklığı ve birbiriyle ilişkisi karşılaştırılarak incelenmiştir. Çalışmada yöntem olarak nitel ve nicel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Nitel araştırma yöntemi 2013-2024 yılları arasında çalışılan bitirme projeleri için yayınlanan yönergelerdeki açıklama metinleri, arazi, büyüklük ve konular üzerine başlıkların irdelenmesini ve saptamaların yapılmasını içermektedir. Nicel araştırma yönteminde ise yapılandırılmış anket tekniği kullanılmıştır. İncelenen başlıklar ve yapılan saptamalar sonucu oluşturulan önermeler ile yapılandırılan anket çalışması, 2013-2024 yılları arasında Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümünde bitirme projesi alan öğrencilere/mezunlara uygulanmıştır.Yayın Mimari tasarım stüdyosunda özgürleştirici bir unsur olarak oyun(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Aksu Ceran, Zeynep Canan; Atay, Güldehan FatmaMimarlığın merkezinde olan toplumsal yapı, geçmişten günümüze türlü hâkim güç veya egemen paradigmanın hizmetinde olan uygulama ve söylemler tarafından şekillendirilmektedir. İktidar ve iktidar ilişkileriyle belirli sistemler ve stratejiler üretilerek, toplumsal yapı düzenlenirken; eğitim, sağlık, endüstri ve mimarlık gibi disiplinler ve sistemler iktidarın gücünü pekiştiren bir araç olarak değerlendirilmektedir. Aydınlanmayla birlikte bilim ve teknoloji alanındaki önemli gelişmeler beraberinde birçok yenilik getirirken aynı zamanda erkin gücünü korumasına etken olan bir başka unsur haline gelmiştir. Mimarlık, entelektüel bir düzen yaratma ve onu koruma biçimi olarak görülürken; toplumsal yapılandırmayı ve egemen paradigmanın sürekliliğini sağlayan en etkin araç ise eğitim olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmada, iktidar salt siyasi biçimiyle değil, Foucault'nun ele aldığı gibi özelde de uygulanan ve belirli hüküm ve kuralların dikte edildiği söylemsel pratik olarak ele alınmaktadır. Bu türden pratikler pedagojik formlar ile korunmakta ve şekillenmektedir. Bu doğrultuda, çalışmada mimarlık, eğitim ve iktidar kesişiminde bir okuma yapılırken, gözetim ve denetime karşı öne sürülen eleştirel görüşlere yer verilmektedir. Bu araştırma, çözüme ilişkin olarak ortaya konan önerilerin ortak noktası olan bireyin özgürleşmesini; mimarlık ve onun uygulayıcısı olan mimarların yetiştirildiği mimarlık eğitimi üzerinden açımlamayı amaçlar. Son yıllarda, özgürleşme söylemleri ve pratikleri özellikle eğitim alanında çokça yer bulmaya başlamıştır.Yayın Mimari tasarım yarışmalarına bilginin görselleştirilmesi bağlamında bir bakış(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Çomaklı, Çağatay; Düzgün Bekdaş, HandeMimarlık ortamında yarışmaların tarihine bakıldığında 1800'lü yıllara dayanan bir mazisi olduğu bilinmekle birlikte, ulusal ölçekteki yarışma deneyimimiz ancak Cumhuriyet'in ilk yıllarına tarihlenmektedir. Fakat, tüm dünyada mimari tasarım yarışmalarının bilimsel bir nesne olarak yapılandırılması ve konu üzerine akademik çalışmalar yapılması ancak 2000'li yılların başlarına uzanmaktadır. Eski bir tarihi olmayan ulusal ölçekteki yarışmaların nitelikli yapı, çevre ve yaşam elde etmekte önemli bir fırsat ve platform olmasının yanı sıra mimari tasarım yarışmalarının, nitelikleriyle birlikte tartışmaları da tarih boyunca beraberinde taşıdığı görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, mimari tasarım yarışmalarını tarihsel arka planı ile birlikte ele alıp, yarışma süreçlerine etki eden faktörleri ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini bilginin görselleştirmesi bağlamında ortaya koyarak, üretilen tek görsel üzerinden bütüncül bir bakış açısıyla konuya yeniden yaklaşmaktır. Çalışmanın yöntemi olarak, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan içerik analizi kullanılmakla birlikte, yapılan araştırma bilgiyi sentezlemek ve görselleştirmek amaçlı üretilen bir diyagram ile desteklenmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte temsilin daha hızlı ortaya konması, mimari söylemlerin felsefi söylemlerle ilişkisini artırdığı ve mimarlığın söylemsel tarafının ön plana çıkardığı gözlemlenmektedir. Bu bağlamda kazanma motivasyonunun yarışmanın tek amacı olmaktan çıkarılıp, üstü örtük bir biçimde de olsa söylemler ve eleştiriler üretebilmeyi merkeze yerleştirmek önemli görülmektedir. Yarışmanın amacını, proje çizme biçimi ve iş alma fırsatı gibi bir yaklaşımdan çıkarıp tüm bu süreci felsefi yaklaşımla ve oyuncul bir içerikle kurgulayabilmek yarışma olgusunun yolunu/yordamını değiştirebilir. Bir sözcüğe veya kavrama yüklenen anlam onun içeriğini ve algısını dönüştürmektedir. Buradan hareketle yarışma kavramına da hangi anlamlar yükleyip nasıl yaklaştığımız önem arz etmektedir.Yayın Mimari düşünce süreçlerinde diyagramların olası rolleri(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Doğu, Nehir Melis; Derin İnan, AfetDiyagram, mimarlık disiplininde her zaman düşünme sürecinin bir parçası olmuştur. Doğası gereği diyagram; yeni düşünme yollan açma ve yeni fikirler ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir. Tarih boyunca mimari diyagramların çeşitli rolleri, kullanımları olmuştur ama neredeyse her örnekte mimari diyagram; inşa edilmiş nesnenin kendisinden ziyade mimari düşünceyle ilgilidir. 1960-1970 yıllarıyla birlikte mimarlık söyleminde vizyoner mimari figürlerin, günlük hayatın olası değişimlerini mimarlık disiplininin reddetmemesi gerektiğini savunmasını takiben, mimarlık söyleminde diyagram kullanımı ve diyagramların mimarlık söylemindeki rolleri artmıştır. Bu yıllarla birlikte mimari diyagram, düşünme süreçlerini teşvik eden aktif bir araç haline gelmiş, aynı zamanda vizyoner figürlerin uygulamalarıyla sürekli değişen verilerle baş etmeye yönelik bir arayüz görevi görmeye başlamıştır. Bu çalışmanın amacı, günlük yaşamın potansiyel değişimlerini temsil eden mimari diyagramların, mimari düşünme süreçlerindeki olası rollerini anlamaktır. Mimarlık söyleminde, özellikle günlük yaşam ve fiziksel çevrenin değerlerinin hızla ve sürekli değiştiğinden hareketle, mimarlığın temsiliyet araçlarının bu değişimi yansıtma araçları neler olabilir? Mimari düşüncenin üretiminde potansiyel olarak sürekli değişen verinin temsiliyet aracı olarak diyagram kullanılmasının avantajları nelerdir? Diyagramın mimari söylemde sürekli değişen veriyle baş etmek için yeni roller kazanması, 1960-1970 yıllarında bilgi teknolojileri alanındaki teknolojik gelişmelerle de doğrudan çakışmaktadır. 196O'lı yıllardan itibaren ve 1970'li yıllara doğru ilerleyerek bilgi teknolojilerinde daha az zamanda daha fazla bilgi üretilmesini sağlayan gelişmelerle birlikte verinin sabit değil, değişken bir değer olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalındı. Sürekli değişen verilerle başa çıkabilecek bir araca duyulan ihtiyaç, mimari söylemde diyagram kullanımını tetikleyen bir konu haline geldiYayın Milas endüstri mirası: Sağıroğlu zeytinyağı ve sabun fabrikası'nın kullanım dönüşümü(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Tel, Esra Nur; Manisa, KunterKentler kuruldukları zamanlardan günümüze kadar gelişen ihtiyaçlara göre sürekli değişim ve dönüşüm halinde olmuşlardır. Dönemin ihtiyaçlarına göre tasarlanmış bir yapı, geçirdiği değişimle beraber günümüz ihtiyaçlarını sağlayamayarak işlevsel ve fiziki olarak eskimeye uğramaktadır. Cumhuriyet'in ilanıyla beraber ülkemizde başlatılan endüstri devrimi hız kazanmış ve birçok şehirde üretimi artırmak amaçlı fabrikalar yapılmıştır. Bu yüzden de endüstri yapıları inşa edildiği dönemin üretim teknolojilerini, yapı malzeme ve yapım teknikleri, mekân dizilimlerini, yapılı çevre ve toplumun geçirdiği gelişmeleri göstermektedir. Bu yönden önemli olan endüstri yapıları kültürel ve toplumsal varlıklarını geleceğe ulaştırmak için gerekli altyapıyı sağlamakta ve korunması gereken kültür varlığı değerini taşımaktadır. Dönemi anlamamıza yardımcı olan ve miras niteliği taşıyan bu imgesel yapıların önemi kent için büyüktür. Fakat artık günümüz koşullarına uyum sağlayamayan fabrikalar işlevini kaybederek kullanılamaz duruma gelmektedir. Atıllaşan bu yapı kompleksleri barındırdığı geniş mekânlar ve açık mekânlar açısından kent için cazibeli alanlar sunmaktadır. Ülkemizde gün geçtikçe önemli bir konu haline gelen kullanım dönüşümüne örnek teşkil etmesi açısından Milas'taki Sağıroğlu Zeytinyağı ve Sabun Fabrikası'nın kullanım dönüşümünün yol haritası belirlenmiştir. Milas'taki fabrikalar bölgesinde yer alan birçok fabrikadan biri olan Sağıroğlu'nun terk edilip atıllaşan bir alan haline gelmesi çevresini olumsuz anlamda etkilemektedir. Bu olumsuzluğu gidermek ve kent belleğinde yer edinmiş olan fabrikalar kısmını geri kazandırmak için kullanım dönüşümü çalışması yapılarak fabrika ve alanı kente geri kazandırılacaktır. Bu çalışma endüstri mirası kapsamında farkındalık oluşturacaktır. Çevresine domino etkisi yaratması düşünülen çalışma diğer fabrikalar da dönüşüm projesi yapılması anlamında teşvik edici bir unsur haline gelmesi planlanmaktadır. Ayrıca ilerde yapılacak çalışmalara ön çalışma niteliğinde olup çalışmaları besleyecektir.Yayın Mekansal değişim izinde kentsel morfoloji incelemesi: Ortaköy ve Kuzguncuk(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Fişek, Büşra S.; Akbulut, M. Rıfatİnsan medeniyeti ile kentlerin gelişimi arasında karşılıklı bir etkileşim ve paralellik bulunmaktadır. İlk yerleşim yerlerinden günümüz metropollerine kadar kentler, uygarlıkların buluşma noktası ve gelişimin itici gücü olarak önemli roller üstlenmiştir. Bu bağlamda, dünya genelinde ve Türkiye'deki kentler, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin mirası, kentlerin kültürel ve yapısal dokusunda kendini göstermiştir. Bu doku, binalar, yapı adaları ve sokaklar gibi unsurları kapsayarak kentin kimliğini ve tarihî derinliğini yansıtır. Kentsel morfoloji ve kent tarihi araştırmaları bu noktada kesişmektedir. Kentsel morfoloji, kentlerin zaman içinde nasıl değiştiğini ve bu değişimlerin kentsel yapıya yansımalarını inceler. Bu disiplin, kentlerin fiziksel formunu analiz ederek geçmiş ve bugüne dair bilgi edinmeyi amaçlar. Yapı türleri, sokak ağları, arsa biçimleri ve kentsel dokular gibi unsurları inceler. Kent tarihi ise kentlerin kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği değişimleri, sosyoekonomik ve politik koşulları inceleyerek kentin kimliğini ve karakterini anlamaya çalışır. Bu çalışmada, kentsel morfolojinin kent tarihi araştırmalarında nasıl kullanılabileceği Ortaköy ve Kuzguncuk örneği üzerinden incelenmiştir. Seçim kriterleri olarak her iki semtin de Boğaz kıyısında yer alması ve kendine özgü tarihî ve kültürel kimliklerinin bulunmasıdır. Ortaköy, modern binaların hâkim olduğu bir kent dokusuna sahipken, Kuzguncuk geleneksel ahşap evleri ve dar sokakları ile bilinir. Her iki semt de zaman içinde benzer sosyoekonomik ve politik değişimlerden etkilenmiştir.Yayın Mehmet Yusuf Akyurt’un çizimleri üzerinden, Konya ilindeki altı yapının mimarlık tarihi açısından değerlendirilmesi(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Esen, Işıl; Urfalıoğlu, Nur9 Nisan 1877 tarihinde Halep'te dünyaya gelen Mehmet Yusuf Akyurt, sadece dönemi için değil, günümüz için de oldukça önemli sayılabilecek çalışmalara imza atmış bir 19. yüzyıl aydınıdır. Konya ilinde yer alan, 'Mevlana Müzesi' olarak bilinen, Konya Asar-ı Âtika Müzesi'nin (2 Mart 1927) kurucu müdürüdür, burada 14 yıl Müze Müdürlüğü yapmıştır. Emekliliğinin ardından Türk Tarih Kurumunda, Türk İslam Kitabeleri uzmanı olarak 8 yıl çalışmıştır. Türk Tarih Kurumunda çalıştığı süre zarfında (1942-1950 yılları arasında) Selçuklular, Beylikler ve OsmanlIlar döneminden kalan tarihî anıtların yoğun olduğu şehirlerde 1.065 anıt incelemiş, bunlara ait 235 vakfiye, 1.217 kitabe, 602 mezar kitâbesi kopya etmiş, 1.474 fotoğraf çekmiş, 63 plan çizmiştir. Mehmet Yusuf Akyurt, bir dönem Mevlana Müzesinin müdürlüğünü yapmış, Erdoğan Erol'un 'Mevlana Müzesinin kurucu müdürü M. Yusuf Akyurt isimli kitabında Cumhuriyet döneminin ikinci bir Osman Hamdi Bey'i olarak tanıtılmıştır. Sanayi-i Nefise Mektebi mezunu olup, mimarlık eğitimi almadığı halde, mimarlık disiplininde kullanılan 'Tezyin-i Resim' gibi teknik çizim kitapları yazmış ve profesyonel titizlikle plan çizimleri gerçekleştirmiştir. El yazması eserlerinin çoğu Türk Tarih Kurumu tarafından ciltlenerek, erişime açılmıştır. Mehmet Yusuf Akyurt'un çeşitli arşivlerde yer alan el yazması eserleri, çizimleri ve makaleleri mimarlık tarihi açısından önemli boşlukları doldurabilecek bilgiler sunmaktadır. Mehmet Yusuf Akyurt, öğrenciliği sırasında, 1894 senesinde Chicago'da (ABD) açılan sergide altın madalya, Mısır'da İskenderiye'de açılan sergide ise gümüş madalya almaya hak kazanmıştır. Mehmet Yusuf Akyurt oyma işlerine büyük merakı olan Sultan II. Abdülhamid'e bu sanatı öğrettiği için, Padişah tarafından bir altın madalya ile ödüllendirilmiştir. Çalışma kapsamında, Mehmet Yusuf Akyurt'un planlarını çizdiği Konya ve çevre ilçelerinde yer alan Sırçalı Mescid (Konya), Emir Saadettin Kümbeti (Ilgın), Eşrefoğlu Cami ve Türbesi (Beyşehir), Eşrefoğlu Hanı (Beyşehir) ve İsmail Aka Medresesi (Beyşehir) incelenecek ve yapıların günümüzdeki durumlarıyla karşılaştırılacaktır. Çalışmadaki 6 yapıdan, Konya Sırçalı Mescid, Emir Sadettin Kümbeti, Eşrefoğlu Hanı ve İsmail Aka Medresesi literatürde kısıtlı bilgi ve belge olduğu için seçilmiştir. Eşrefoğlu Camisi ise, bu yapılar hakkında yazılmış ilk kaynak olması nedeniyle öncelikle tercih edilmiştir.Yayın Lyrbe odeıonu (Bouleterıon? - Nektarıon?): Koruma sorunları ve önerileri(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Köroğlu, Gizem; Almaç, UmutLyrbe kenti, Side'nin 23 km kuzeydoğusunda, Manavgat ilçesine bağlı Bucakşeyhler köyünün 5 km kuzeyindeki bir tepenin üzerinde konumlanmaktadır. Bu çalışmanın konusunu kentin önemli kamu yapılarından biri olan Odeion yapısı oluşturmaktadır. Yapı, Lyrbe kentinin agorasında bulunmakta; söz konusu agoranın doğu bölümündeki mekân sırasının güney ucunda yer almaktadır. 1800'lü yıllardan başlayarak pek çok araştırmacı tarafından gezilerek hakkında kısa bilgiler verilmiş olan kent; hamam, tapınak, kilise gibi pek çok yapının yanı sıra çok iyi durumda korunmuş olan agorası ile Pamphylia kentleri arasında önemli bir yere sahiptir. Araştırma konusu olan yapı da bu kente uğrayan her araştırmacının dikkatini çekmiş; yapının işlevi ve dolayısıyla da isimlendirilmesiyle ilgili farklı fikirler oluşmasına sebebiyet vermiştir. Kente ilk kez uğrayan araştırmacılardan olan F. v. Luschan yapıyı bir "hemicyclium" olarak adlandırmış, ancak işleviyle ilgili bir fikir belirtmemiştir. H. Rott, Agora'nın doğu tarafındaki bütün dükkânlarla birlikte bu yapıdan oluşan bir "bouleuterion" olarak kabul etmektedir. G. Bean ve T.B. Mitford ise yapının müzik gösterileri ve konuşmacılar için bir "odeion" olduğunu düşünmektedir. 1972 ile 1979 yılları arasında kentte kazı çalışmalarını gerçekleştiren ekip bir toplantı yapısı olarak tanımlarken, N. Yıldırım ise 2014 yılında yayınladığı tez çalışmasında sağdaki büyük kapının lentosu üzerinde yer alan "TO EPFON NEKTAPEION" yazısına dayanarak mekanın bir "nektareion" olarak kullanılmış olabileceğini vurgulamaktadır.Yayın Kültürel peyzajın kavranmasında kültürel rota planlanmasının rolü: Alinda ve Alabanda örneği(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Gürsoy, Zeynep; Büken Cantimur, BurcuRotalar belirli bir alan içerisindeki miras değerlerinin bütüncül olarak algılanmasına, sergilenmesine ve deneyimlenmesine yardımcı olan araçlardır. Rotalar oluşturulurken kullanılan yollar, geçmişten günümüze çeşitli amaçlar doğrultusunda oluşturulmuştur. Çalışmanın ana konusu, potansiyeli yüksek kültürel ve doğal miras değerlerine sahip bu güzergâhların öneminin kavranması ve bu değerlerin ortaya çıkardığı bütüncül kültürel peyzajın sürdürülebilirliği için koruma yöntemi olarak kültürel bir rotanın planlanmasıdır. Çalışma alanı olarak günümüzde Aydın'ın Karpuzlu ve Çine havzasında bulunan geçmişte Kana medeniyetinin hüküm sürdüğü önemli kentler arasında yer alan Alinda ve Alabanda antik kentleri arasındaki güzergâh seçilmiştir. Ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı, kırsal yerleşimlerin hâkim olduğu, somut ve somut olmayan miras değerlerinin doğal çevre ile ilişkisi açısından zengin bir kültürel peyzaja sahip bu bölge, geçmişten günümüze önemli güzergâhların arasında bulunmaktadır. Bu güzergâhlardan biri hâlihazırda "Kana Yolu" olarak adlandırılan ve Karpuzlu ilçesindeki Alinda Antik Kenti'nde sonlanan yürüyüş parkurudur. Diğer güzergâh ise Aydın merkezden başlayarak Alabanda Antik Kenti'nin bulunduğu Çine'den geçip Muğla'ya doğru giden ve günümüzde yok olmuş olan antik Roma yoludur. Alinda ve Alabanda arasındaki güzergâhın seçilmesindeki amaç "Kana Yolu" parkurunu devam ettirip ona eklemlenerek bölgenin çevresinden geçen antik Roma yoluna bağlanmaktır. Böylece güzergâh üzerindeki özgün kültürel peyzaj değerlerinin ortaya çıkarılarak yerelin kalkınmasının sağlanması ve bölgesel boyutta koruma anlayışının geliştirilmesi planlanmıştır.Yayın Kültürel miras alanlarında kentsel arama ve kurtarma: 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremi, İskenderun örneği(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Tuna, Alper; Urfalıoğlu, Nur1980'lerde ve 1990'larda, kültürel miras alanlarında KAK konusunda birçok araştırma ve eğitim programı başlatılmıştır. Bu programlar, arama ve kurtarma ekiplerinin tarihî eserlere ve yapılara zarar vermeden çalışmasını sağlayacak özel teknikler ve prosedürler geliştirmeye odaklanmıştır. 1999 yılında, Birleşmiş Milletler tarafından kurulmuş olan Uluslararası Arama Kurtarma Danışmanlık Grubu (INSARAG) tarafından "Kültürel Mirasın Afetlerden Korunması: Acil Durum Hazırlığı ve Müdahale Rehberi" yayınlanmıştır. 2000'li yıllarda, birçok ülke KAK konusunda yasal düzenlemeler yapmaya başlamış, bu düzenlemeler, afetlerde kültürel mirasın korunması için gerekli çerçeveyi oluşturmuştur. Kültürel miras alanlarında KAK, günümüzde hala gelişmekte olan bir disiplindir. Bu alandaki çalışmalar, tarihî eserlerin ve yapıların afetlerde daha iyi korunmasını sağlayacak yeni teknikler ve prosedürler geliştirmeye odaklanmaktadır. Bu çalışma, kültürel miras alanlarında kentsel arama ve kurtarmanın, tarihî ve kültürel değerlerin korunması için önemini vurgulayıp, ekiplerin karşılaştığı zorlukları ve ihtiyaçları belirledikten sonra, KAK'ın geliştirilmesine katkıda bulunarak, tarihî ve kültürel değerlerin korunmasına önemli bir katkı sağlamayı amaçlamaktadır.