Yazar "Yusufoğlu, Canan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Dikkat-eksikliği/hiperaktivite bozukluğu tanısı konan ergenlerde cinsiyet farklılıklarının dürtüsellik üzerine etkisi(2017) Ayaz, Muhammed; Gokce, Sebla; Yusufoğlu, Canan; Akın, ElifAmaç: Dürtüsellik özellikle dikkat-eksikliği/hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) ana belirti kümelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmada DEHB tanısı konan ergenlerde cinsiyet farklılıklarının dürtüsellik üzerine etkilerinin araştırılması planlanmıştır. Yöntem: 01.01.2016-01.05.2016 tarihleri arasında Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Polikliniği'nde DEHB tanısı konan 156 ergen (91 erkek, 65 kadın) bu araştırmanın örneklem grubunu oluşturmaktadır. Çalışmaya katılan ergenler Barratt Dürtüsellik Ölçeğini (BIS-11), anne-babalar SNAP DEHB Ölçeğini doldurmuşlardır. Bulgular: Katılımcıların %41.7'sı (s=65) kadın, %58.3'ü (s=91) erkektir. Kızların yaş ortalaması 14.3±1.7 yıl, erkeklerin yaş ortalaması 14.4±1.7 yıldır. BIS11 toplam dürtüsellik ortalama puanı, motor alt test dürtüsellik ortalama puanı ve dikkate bağlı dürtüsellik alt test ortalama puanı kadınlarda erkeklere göre anlamlı oranda daha yüksek bulunmuştur. Çoklu doğrusal regresyon analizinde bağımsız değişken olarak cinsiyet, toplam dürtüsellik, motor dürtüsellik, dikkate bağlı dürtüsellik puanı ile ilişkili bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada DEHB'li kız ergenlerin BIS-11 ile ölçülen toplam dürtüsellik, motor dürtüsellik ve dikkate bağlı dürtüsellik puanları DEHB'li erkek ergenlere göre daha yüksek bulunmuştur. Önceki çalışmalarda cinsiyet ve dürtüsellik ilişkisi ile ilgili tutarlı sonuçlar bulunmamıştır. Bu çalışma klinik örneklemde kadın cinsiyetinde daha fazla dürtüsellik olduğunu gösteren çalışmaların sonuçlarını desteklemektedir.Yayın Effect of gender differences on impulsivity in adolescents with attention-deficit/hyperactivity disorder(Cukurova University, Faculty of Medicine, 2017) Gökçe, Sebla; Yusufoğlu, Canan; Akın, Elif; Ayaz, MuhammedObjective: Impulsiveness has been considered the core symptom of attention-deficit/hyperactivity disorder (ADHD). In this study, we aimed to assess effect of gender differences on impulsivity in adolescents diagnosed with ADHD. Methods: One hundred and fifty-six adolescents (91 males, 65 females) who were admitted to the Erenköy Research and Training Hospital for Psychiatry and Neurology Child and Adolescent Clinic between 01.01.2016 and 01.05.2016 and diagnosed with ADHD were recruited to participate in this study. Adolescents filled out Barratt Impulsiveness Scale and parents completed the SNAP IV ADHD Scale. Results: Of the participants, 41.6% (n=65) were female and 58.3% (n=91) were male. The mean age of girls was 14.3±1.7 years, and the mean age of boys was 14.4±1.7 years. The Barratt impulsivity mean total scores, the Barratt attentive impulsivity subscale mean scores, and the Barratt motor impulsivity subscale mean scores were significantly higher in the female ADHD group than in the male ADHD group. In multiple linear regression analysis, gender was significantly correlated with the Barratt impulsivity total mean score, the Barratt attentive impulsivity mean score, and the Barratt motor impulsivity mean score. Conclusion: The finding of greatest interest in this analysis is that the adolescent girls who were diagnosed with ADHD had greater attentive and motor impulsivity scores than boys as measured by the BIS-11. Although, some previous research reported inconsistent findings of impulsivity levels by gender, our findings confirm prior reports of higher impulsivity in the female clinical population. © 2017, Cukurova University, Faculty of Medicine. All rights reserved.Yayın Erken dönem uyumsuz şemaların ergenlik dönemi depresif bozuklukla ilişkisi(2017) Gokce, Sebla; Yusufoğlu, Canan; Önal Sönmez, Arzu; Adak, İbrahim; Yulaf, YaseminAmaç: Bu çalışmanın amacı, kliniğe başvuran ergenlerin erken dönem uyumsuz şemalarının depresif bozuklukla ilişkisini araştırmak ve depresif bozukluk tanısı konan ergenlerin erken dönem uyumsuz şemalarını, depresif bozukluk dışında psikiyatrik tanı konan ergenlerin erken dönem uyumsuz şemaları ile karşılaştırmaktır. Yöntem: Ocak-Mayıs 2016 tarihleri arası Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Polikli-niği'ne başvuran, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı Do?rdu?ncu? Baskı (DSM-IV) tanı o?lc?u?tlerine göre depresif bozukluk tanısı konan 80 ergen ve depresif bozukluk dışı psikiyatrik bozukluk tanıları konan 138 ergen çalışmaya alınmıştır. Sosyodemografik form uzmanlar tarafından, çocuk ve ergenler için Erken Dönem Uyumsuz Şema Ölçekler Takımı (ÇEŞÖT) ergenler tarafından doldurulmuştur. Sonuçlar: Çalışmaya alınan 11-18 yaşları arasındaki 218 ergenin (145 kız, 73 erkek) yaş ortalaması 14.8'dir. Depresif bozukluk tanısı konmayan klinik gruba dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, davranım bozukluğu, karşıt olma karşı gelme bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu tanıları konmuştur. Kusurluluk/utanma, kuşkuculuk ve kötüye kullanılma, duygusal yoksunluk, terk edilme ve tutarsızlık, başarısızlık, kendini onaylamama, karamsarlık şema puanları depresif bozukluk tanılı ergenlerde kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Regresyon analizi ile kusurluluk/utanma, kuşkuculuk/kötüye kullanılma, terk edilme ve tutarsızlık, kendini onaylamama şemaları depresif bozukluk ile ilişkili bulunmuştur. Tartışma: Ergenlik döneminde sıklıkla atlanmakta olan ve tedavi edilmediğinde intihar, madde kullanımı, obezite gibi sağlık sorunlarına yol açan depresif bozukluk, dünya genelinde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak görülmektedir. Daha önce yapılan çalışmalarda ve bu çalışmada depresif bozukluk ile ilişkilendirilen şemalar daha çok kopukluk ve reddedilmişlik alanı içinde bulunan, birincil bakım verenleri ile güvenli bağlanma gereksinmesinin giderilmemesi sonucu gelişen şemalardır. Ergenlik dönemi depresif bozukluk tedavisinde depresyon ile ilişkilendirilen uyumsuz şemaların belirlenmesi ve tedavide bu şemalar üzerine odaklanılması önemlidir.