Yazar "Yaman Galantini, Zeynep Deniz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Küllerinden doğan semt: Kuzguncuk(Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2023) Yaman Galantini, Zeynep Deniz; Çetin, Nüket İpek; Alp, Jülideİstanbul’un eski yerleşimlerinden biri olan Kuzguncuk sahip olduğu tarihi geçmişi, mahalle kültürü ve kent dokusuyla kozmopolit kentin öne çıkan nostaljik semtlerinden biridir. Kuzguncuk, İstanbul’un Anadolu yakasında, Üsküdar’daki Fethi Paşa Korusu ve Nakkaştepe Mezarlığı’nın bulunduğu iki tepe arasındaki vadide yer alır. Merkezi konumuna rağmen Boğaziçi Kanunu hükümlülüklerine dayalı yapılaşma koşulları, semtin Boğaz köyleri karakterine uygun sessiz ve sakin bir yerleşim niteliğinin devamlılığını sağlayan etmenlerden biridir (Hızlı Erkılıç ve diğ. 2020; Özdemir Darby ve Özata, 2017). Semtin tarihi çekirdeği, vadiden denize akan eski derenin kapatılmasıyla oluşan ana cadde boyunca yoğunlaşmakta; topoğrafya nedeniyle komşu yerleşim bölgeleriyle görece sınırlı ilişkiler yerel dokunun korunmasını desteklemektedir (Mills, 2004). Ayrıca, semt sakinlerinin uzun yıllar oluşturdukları yaşam rutinleri ve toplumsal değerleri, semte özgü sosyal ve kültürel kimlik unsurlarını ön plana çıkarmaktadır (Karavin, 2015). Bunlardan biri semtin omurgasını oluşturan, insanların buluşma noktası ve çeşitli mekânların konuşlandığı İcadiye Caddesi’yken; İstanbul’un çok katlı apartmanlarla dolu mahallerinden farklı olarak Kuzguncuk’taki Boğaz manzarası, müstakil evleri ve birkaç katlı küçük apartmanları semtin karakterini oluşturmaktadır (Mills, 2006). Kuzguncuk isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemesine rağmen, bu konuda kaynakların iki rivayet üzerinde yoğunlaştığı bilinmektedir. Evliya Çelebi’ye göre semt ismini 1451-1481 yılları arasında burada yerleşen koruyucu “Kuzgun Baba”dan alışmıştır. Diğer yandan II. Iustinos tarafından yaptırılan çatısı yaldızlı çinilerle kaplı bir kiliseden esilenildiği ve eski adının “Hrisokeramos” (M.S. 565-578) olduğu da iddia edilmektedir (Hızlı Erkılıç ve diğ. 2020). Gayrimüslim halkın yoğun olarak yaşadığı semt yıllar içinde büyük yangınlara maruz kalmış ve bu durum semtin yeniden inşasını zorunlu kılmış (Akıncı, 2020), semt her yangın sonrası küllerinden yeniden doğmuştur. Günümüzde ise iki mezarlık, kısıtlı bir askeri bölge ve bir park dâhil olmak üzere geniş açık ve yeşil alanlarla çevrelenen; bir ziyaretçinin ağaçlarla bezeli İcadiye caddesinden yürüyerek yaklaşık 10 dakikada iskeleye ulaşabildiği fakat semt sakinleri için kahvehanelerin önünde oturan veya yerel esnafta günlük alışverişlerini yapan komşularla selamlaşmalar nedeniyle bu mesafenin en az yarım saatte katedilebilindiği (Mills, 2006) güçlü sosyal ilişkileri barındıran bir yerleşimdir. Bu nitelikler, semtin morfolojik açıdan zenginliğinin de temelini oluşturmaktadır.