Yazar "Yaman, Görkem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın CHRYSEOBACTERIUM INDOLOGENES'İN NEDEN OLDUĞU İDRAR YOLU ENFEKSİYONU(2016) Yaman, Görkem; Ragbetli, Cennet; Ceylan, Nesrin; Özlük, Suat; Güdücüoğlu, Hüseyin; Parlak, Mehmet; Bayram, YaseminBu çalışmada 1 yaşındaki erkek hastada Chryseobacterium indologenes idrar yolu enfeksiyonu vakası sunulmuştur. Bu olguda yapılan idrar kültürü incelemesinde 24. saatte sarı-turuncu pigment oluşturan, kolonileri düzgün kenarlı olan, katalaz, indol, eskulin hidrolizi ve oksidaz testleri pozitif olarak bulunan mikroorganizma tespit edilmiştir. Aynı örnekte ikinci mikroorganizma olarak Candida albicans üremesi saptanmıştır. Her iki mikroorganizma sayısı da 100.000 Colony Forming Unit/mililitre üzerinde saptanmıştır. Bu mikroorganizmaların hızlı tanımlanması için laboratuarımızda BD Phoenix 100 (Becton Dickinson, USA) otomatize sistem kullanılmıştır. Antibiyotik dirençlerinin tespiti için European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing 2014 kılavuzunda nonfermenter bakteriler için tanımlanan kriterler kullanılmıştır. C. indologenes suşu tanımlandıktan sonra MALDI-TOF MS (Bruker Microflex LT System) ile Maltepe Üniversitesi Mikrobiyoloji Laboratuvarı'nda konfirme edilmiştir. C. indologenes amikacin, gentamicin, aztronenam, ceftazidime, cefepime, piperacillin, piperacillin tazobactama karşı dirençli bulunurken ciprofloxacin ve trimethoprim-sulfamethoxazole duyarlı bulunmuştur. C. albicans için gradient testi (Liofilchem. srl, İtalya) ile yaılan antimikotik duyarlılık testinde ise flusitozin, amfoterisin B, vorikonazol, flukonazol, itrakonazole karşı duyarlı olarak tespit edilmiştir. Hastaya trimethoprim sulfamethoxazole ve kaspofungin tedavisi başlanmıştır. Ateş sorunu çözülünce ve idrar kültürü negatif gelene kadar tedavisine devam edilmiştir. C. indologenes, nadir rastlanan bir etiyolojik ajan olmasına rağmen hidronefrozun eşlik ettiği idrar yolları enfeksiyonlarında akılda tutulmalıdır.Yayın Çok İlaca Aşırı Duyarlılık Reaksiyonu Görülen Bir Kot Tüberkülozu ve Göğüs Duvarı Apsesi Olgusu(2015) Saygı, Attila; Akduman Alaşehir, Elçin; Sarıman, Nesrin; Olgaç, Müge; Yaman, GörkemAkciğer dışı tüberküloz, primer enfeksiyon sırasında lenfohematojen yolla yayılan ve latent kalan basilin ileri bir dönemde reaktive olması ile gelişir. Özellikle tüberkülozun endemik olduğu ülkelerde ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Tüberküloz (TB) tedavisinde ilaçların birlikte kullanımından kaynaklanan yan etkiler, hasta hayatını tehdit etmekte, ayrıca ilaçların düzensiz kullanımına yol açarak ilaç direncine neden olmaktadır. Bu raporda, çok ilaca karşı aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişmesi nedeniyle desensitizasyon uygulanan, kültür, ilaç duyarlılık testi ve genotipik tiplendirmesi yapılan kot tüberkülozu ve göğüs duvarı apsesi saptanan 85 yaşındaki bir erkek olgu sunulmaktadır. Hastaya Kasım 2012'de sağ kaburga altında şişlik ve ağrı ile başvurduğu merkezde kot rezeksiyonu yapılmış ve biyopsinin histopatolojik incelemesi sonucunda kot TB tanısı konulmuştur. Başlanan dörtlü anti-TB tedavi deride aşırı duyarlılık reaksiyonları ile böbrek ve karaciğer fonksiyon bozukluğu yan etkileri nedeniyle kesilmiştir. Vücutta yaygın kızarıklık, döküntü ve kaşıntı şikayeti olan hastanın laboratuvar tetkiklerinde; ALT: 114 U/L, AST: 152 U/L, ALP: 93 U/L, GGT: 26 U/L, kan üre azotu (BUN): 26 mg/dL ve kreatinin: 1.7 mg/dL olarak tespit edilmiştir. İlaçlar kesildikten 3 gün sonra şikayetler geçince tedaviye kademeli olarak başlanmıştır. Tekrar reaksiyon gelişince hasta tedaviyi reddetmiş ve klinikten taburcu edilmiştir. Beş aydır ilaç kullanmayan hasta sağ göğüs duvarında fi stülize şişlik ve apse nedeniyle kliniğimize başvurmuştur. Apse materyalinde aside dirençli boyamada bakteri görülmemiştir. MGIT (Mycobacteria Growth Incubator Tube; BBL, MGIT, BD, ABD) sistemi ile yapılan kültürde Mycobacterium tuberculosis üretilmiştir. Spoligotiplendirme ile üretilen suşun Haarlem 1 genotipi olduğu saptanmıştır. Majör ilaçlara karşı yapılan duyarlılık testlerinde izolat; rifampisin, streptomisin, etambutol, izoniyazid ve pirazinamide duyarlı, minör ilaçlara karşı yapılan duyarlılık testlerinde ise paraaminosalisilik asit, etionamid, kanamisin, kapreomisin ve ofl oksasine duyarlı bulunmuştur. Alerji kliniğine sevk edilen hastaya, desensitizasyon protokolü uygulanmış ve hastanın tedavisi yeniden düzenlenmiştir. Hastaya; izoniazid 300 mg/gün, etambutol 1000 mg/gün ve moksifl oksasin 400 mg/gün şeklinde antitüberküloz tedavi başlanmıştır. Tedavi sırasında alerjik reaksiyon izlenmemiştir. Cerrahi olarak apse boşaltılmıştır. Klinik ve radyolojik iyileşme sağlanmıştır. Tedaviye toplam 12 ay devam edilmiştir. Hasta halen sağlıklı olarak kontrollerine gelmektedir. Bu hasta, akciğer dışı tüberküloz olgularında, kültür ve duyarlılık testlerinin önemini ve ilaç duyarlılığı gösteren olgularda desensitizasyonun önemini vurgulamak amacıyla sunulmuşturYayın İstanbul’da Doğurganlık Yaş Grubu Kadınlarda Toxoplasma gondii Seroprevalansının Değerlendirilmesi(2018) Yaman, Görkem; Akduman Alaşehir, ElçinAmaç: Bu çalışmanın amacı vakıf üniversitesi hastanemizebaşvuran doğurganlık yaş grubu kadınlarda toksoplazmaseroprevalansının araştırılmasıdır.Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada Ocak 2011-Eylül 2016tarihleri arasında Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi HastanesiMikrobiyoloji Laboratuvarı’na başvuran, 15-49 yaşarası kadınlara ait Toksoplazma Ig M ve Ig G antikorlarımakro ELISA yöntemi ile (Architect, Abbott, ABD) serumörneklerinde araştırıldı.Bulgular: 1923 serum örneğinin 18’inde (%0,94) Ig Mpozitifliği saptanırken, 6 (%0,31) örnekte sınır değer tespitedildi. 1913 serum örneğinin 413’ünde (%21,58) ToksoplazmaIgG pozitifliği saptanırken, 20 (%1,04) örnekte sınırdeğer saptandı. Toksoplazma IgM pozitifliğinin yaşlaragöre dağılımı incelendiğinde pozitifliklerin 24-39 yaş aralığındasaptandığı görüldü.Sonuç: Seropozitifliğin düşük olarak saptanması gebelik veöncesinde Toksoplazma antikorlarının taranmasının etkinolacağını düşündürmektedir. Doğurganlık çağındaki kadınlarınhastalıktan korunma konusunda bilgilendirilmesininyanı sıra; hekimler testleri değerlendirme ve gebelik süresincetakip konusunda bilgilendirilmelidir.Yayın Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi mikobakteri mikroskopi ve kültür sonuçlarının değerlendirilmesi: Üç yıllık analiz(2016) Yaman, Görkem; Akduman Alaşehir, Elçin; Partal, Mualla; Balıkçı, Ahmet; Çatmabacak, GülayGiriş: Tüberkülozun etkin tanısı, infeksiyonun yayılımının kontrolü ve tedavi başarısı açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, değişik hasta örneklerinde Ehrlich-Ziehl Neelsen (EZN) ve Auramin-Rodamin boyama ile mikobakteri mikroskobik inceleme sonuçları ile otomatize BACTEC MGIT 960(TM) sistemi ve Löwenstein-Jensen (L-J) besiyeri kullanılarak yapılan mikobakteri kültür sonuçlarının dünya ve Türkiye güncel verileri ışığı altında değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Ocak 2012 ila Ocak 2015 tarihleri arasında Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarı'na gönderilen çeşitli örnekler retrospektif olarak incelenmiştir. Toplam 62.456 örneğin; 60.923 (%97.5)'ünün akciğer örneği, 1533 (%2.5)'ünün ise başta plevra olmak üzere akciğer dışı örnek olduğu görülmüştür. Örneklerin; 2853 (%4.6) tanesinde aside rezistan basil (ARB) pozitifliği tespit edilmiş, mikobakteri kültür pozitifliği toplam 7611 (%12.2) olarak saptanmıştır. Bulgular: Toplam 62.456 örnekte; 7076 MTBC (%93), 535 (%7) tüberküloz dışı mikobakteri (TDM) izole edilmiştir. Toplam 356 örnekte ARB pozitif saptanmasına rağmen kültür negatif bulunmuştur. Mikobakteri kültürü altın standart kabul edildiğinde; laboratuvarımızda ARB mikroskobisinin duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif prediktif değerleri sırasıyla; %32.8, %99.4, %87.5 ve %91.4 olarak saptanmıştır. Kontaminasyon oranları ise toplamda L-J için %2.7, MGIT için %3.8 olarak kabul edilebilir sınırlarda bulunmuştur. Sonuç: Verilerimiz incelendiğinde mikroskopinin duyarlılığının düşük olduğu ve tüberküloz infeksiyonunu ekarte etmek için mutlaka mikobakteri kültürüyle birlikte değerlendirilmesi gerektiği görülmektedir. Örneklerimizin 2013 yılından itibaren floresan boyama ile incelenmeye başlanması, ayrıca 2013 yılından itibaren L-J ile birlikte MGIT sıvı besiyerinin de rutin kültürde kullanılmasıyla birlikte ARB yalancı negatiflik oranının yıllara göre %74.1'den %51.7'e düştüğü gözlenmiştir. Mikroskopi duyarlılığı, kültür pozitifliği, yalancı pozitiflik ve yalancı negatiflik oranları ile kontaminasyon değerleri gibi verilerin takibi laboratuvar kalite standartlarına uygunluğu değerlendirmek ve surveyans çalışmalarına katkı sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır.Yayın Van yöresinde izole edilen Mycobacterium tuberculosis suşlarının dört farklı yöntemle antimikobakteriyel ajanlara duyarlılık tespiti(2014) Güdücüoğlu, Hüseyin; Berktaş, Mustafa; Baykal, Elif Sanem; Yaman, GörkemGiriş: Bu çalışmada; hastanemiz mikobakteriyoloji laboratuvarına gönderilen hasta örneklerinden soyutlanan, 58 Mycobacterium tuberculosis complex suşunun üç farklı sistem ve agar proporsiyon yöntemiyle majör antitüberküloz ilaçlar olan streptomisin, izoniazid (INH), rifampisin (RIF) ve etambutol (ETM) duyarlılıklarını tespit etmek ve bu üç sistemin uygulanabilirliğini, hızlarını, özgüllük ve duyarlılıklarını karşılaştırmak amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Bu amaçla; mikobakteriyoloji laboratuvarına başvuran hastalardan izole edilen 60 suştan, 58 (%96.6)'i klasik yöntemlerle M. tuberculosis complex olarak adlandırılmıştır. Bu suşlara Manuel MGIT AST SIRE sistemi, BacT/ALERT 3D sistemi MB/BacT SIRE kiti, TK anti-TB kiti ve Middlebrook 7H10 besiyerinde agar proporsiyon yöntemleri kullanılmıştır. Bulgular: Çalışma sonucunda; agar proporsiyon yöntemi ile Van ilindeki direnç profili değerlendirildiğinde, INH direnç oranının %12 olduğu, bunu %1.7 oranıyla INH + RIF ve %1.7 oranıyla INH + SM dirençlerinin izlediği tespit edilmiştir. Çalışmaya alınan sistemler direnç ve duyarlılık saptamada tüm ilaçlar için %100 duyarlılığa sahip bulunmuşlardır. INH için özgüllükleri TK anti-TB sisteminde %98, MGIT sisteminde %96 ve MB/BacT sisteminde ise %95 olarak tespit edilmiştir. Üç sistem de, çoklu ilaç direncinde %100 duyarlılık ve özgüllüğe sahiptir. MB/BacT sistemi 1 suşta tek başına yanlış RIF dirençi tespit etmiştir. Direnç tespit sürelerine bakıldığında ise en hızlı sistem MGIT sistemidir. Sonuç: Sonuçlar ülke genelinde yap l lk l d ıl lan çaışmalara göre de l ğerlendirildi l d ld ğinde ortalama bir de d l bd ğerdedir. Fakat tüberküloz tedavisinde dd k b kl d d en tehlikeli direnç kalıbı olarak bilinen INH + RIF direncinin varlığı yöremizde yetersiz tedavi programlarının uygulandığına işaret etmektedir. Sonuçta, üç sistem de rutin mikobakteriyoloji laboratuvarları için, duyarlılık tespitinde kullanılabilecek hızlı ve güvenilir yöntemlerdir.Yayın Yoğun Bakım Ünitesi'nden Gelen Hasta Örneklerinden İzole Edilen Kandida Türleri ve Antifungal Duyarlılıkları(2016) Çıkman, Aytekin; Yıldı İzci, Hicran; Berktaş, Mustafa; Yaman, Görkem; Güdücüoğlu, HüseyinAmaç: Bu çalışmada; Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anestezi Yoğun Bakım Ünitesi'nde gönderilen hastaların örneklerinden mayaların tanımlanması ve antifungal duyarlılığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Maya mantarları; germ tüp testi, mısır unu tween 80 agar ve BBL CHROMagar besiyerleri ile API 20C AUX maya identifikasyon yöntemi kullanılarak tiplendirildi. Amfoterisin B, flusitozin, flukonazol ve itrakonazole karşı antifungal duyarlılıkların saptanmasında ise ATB FUNGUS 2 INT agar mikrodilüsyon sistemi kullanıldı. Bulgular: Mayaların %56.4'ü C. albicans olarak saptanırken, %12'si C.parapsilosis, %10.6'sı C.tropicalis, %9.3'ü C.glabrata, %5.3'ü Trichosporon spp., %4'ü C.famata, %1.4'ü C.utilis, %1.4'ü C.kefry ve %1.4'ü Rhodotorula glutinis bulundu. Antifungal duyarlılık testlerine göre; flukanazole %14.6 ve ıtrakonazole %26.6 oranında direnç saptanırken, Amfoterisin B ve Flusitozine ise direnç saptanmadı. Sonuç: Yapılan çalışma sonucunda, hastanemiz yoğun bakım hastalarında C. albicans'ın en yaygın maya türü olduğu saptanmıştır. Genel olarak direnç gelişim oranındaki düşüklüğe karşın, ampirik tedavide sık kullanılan flukonazol ve itrakonazol direncindeki artış, antifungal duyarlılık testlerinin önemini ortaya koymaktadır.