Yazar "Uludağ, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Akut karın bulguları veren jejunal stromal tümör(Şişli Etfal Hastanesi, 2005) Uludağ, Mehmet; Yetkin, Gürkan; Akgün, İsmail; Kebudi, Abut; Yener, Faruk; Çitgez, BülentGastrointestinal stromal tümörler (GİST) normalde barsak duvarında bulunan intestinal pacemaker hücreleri olan Cajal ın interstisyel hücreleri veya onların prekürssörlerinin malign transformasyonundan kaynaklandığına inanılan mezenkimal tümörlerdir. GIST en çok mideden gelişirken, ince barsaklardan gelişenler nadir olup daha malign potansiyele sahiptir. En sık semptomlar belirsiz karın ağrısı, gastrointestinal kanama ve batında kitledir. Esas tedavisi tam cerrahi rezeksiyumdur. Cerrahi tedavi sonrası reküfrcns veya nüks olasılığı yüksektir. Bu nedenle hastaların cerrahiden sonra özelikle ilk 2 yıl 6 ayda bir, daha sonra yılda bir muayene ve BT ile takibi uygundur. Bizim olgumuz 83 yasında olup, akut karın bulguları ile başvurdu. BT de batın sol alt kadranda kitle saptandı. Laparatomide jejenumda 5 cm çaplı patolojide yüksek gracleli gastrointestinal stroma tümör olduğu belirlenen kitle saptandı. Rezeksiyon yapıldı. Hastanın 2. yıl takibinde nüks görülmedi.Yayın Kadın hastalarda negatif apendektomi ile jinekolojik patolojiler arasındaki ilişki(Maltepe Üniversitesi, 2011) Çitgez, Bülent; Yetkin, Gürkan; Akgün, İsmail; Uludağ, Mehmet; Velidedoğlu, Mehmet; Akçakaya, AdemAmaç: Akut apandisit her yaş grubunda görülebilen, erişkinde akut karın hastalıklarının yarısından fazlasını oluşturan bir hastalıktır. Kadın hastalarda jinekolojik patolojilerin akut apandisiti taklit etmesi nedeniyle bu oran daha da yükselmektedir. Bu çalışmada, akut apandisit ön tanısıyla ameliyat edilen ve normal apendiks saptadığımız kadın hastalarda tespit ettiğimiz jinekolojik patolojilerin tedavi yaklaşımlarını ve oranlarını sunmayı amaçladık. Yöntem: Ocak 2008 Ocak 2010 tarihleri arasında kliniğimize başvuran ve akut apandisit ön tanısıyla opere edilen 420 hasta retrospektif olarak incelendi. Hastaların tanıları fizik muayene, laboratuar bulgular ve radyolojik bulgulara göre konulmuştur. Hastalarımızda peroperatif apendiksin durumu ve jinekolojik patoloji makroskobik olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Hastaların 260'ı (%61,9) erkek, 160'ı (%38,1) kadındı. Tüm hastaların 28'inde (%6,6) ameliyat esnasında normal apendiks saptandı. Bu hastaların 19'u (%67) kadındı. Negatif apendektomi oranı kadınlarda erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha yüksekti (p<0.01). Normal apendiks tespit edilen 19 kadın hastanın 9'unda (%47,4) başka bir patoloji ile karşılaşılmamıştır. On olguda (%52,6) ise jinekolojik patoloji ile karşılaşılmıştır. Bu hastaların 4'ünde (%40) korpus hemorajikum kist rüptürü, 4'ünde (%40) pelvik inflamatuar hastalık, 1'sinde (%10) over kisti, 1'sinde (%10) over torsiyonu tespit edilmiştir. Sonuç: Negatif apendektomilerin kadın hastalarda istatistiksel olarak anlamlı biçimde yüksek olması, karın ağrısı olan kadın hastaların daha dikkatli değerlendirilmesini ve jinekolojik patolojilerin de akut apandisiti taklit edebileceğinin akılda tutulmasını gerektirir.Yayın Multipl kist hidatik ve nontravmatik multipl kist rüptürü(2009) Kebudi, Abut; Uludağ, Mehmet; Yetkin, Gürkan; Önçeken, Özgün; Çoban, Arslan; Çitgez, BülentHidatik kistin en sık komplikasyonu kist rüptürüdür. Rüptür 3 başlık altında sınıflanabilir: Kendi içine rüptürde, endokist rüptüre olup perikist sağlamdır. Kist sıvısı endokist ile perikist arasına girer, endokist kollabe olur. Bağlantılı rüptürde, perikist bronşial veya safra yolları ile ilişkili olduğunda endokist rüptüre olup, kist bilier sistem içine veya bronşial sistem içine açılır. Direkt rüptürde ise perikist ve endokist rüptüre olup, kist direkt periton boşluğuna veya plevral boşluğa açılmıştır. Bağlantılı rüptür ve direkt rüptür, kendi içine rüptüre göre daha ciddi formlardır.Biz akut batın bulguları ile başvuran hem kendi içine hemde direkt peritoneal kist rüptürlü nontravmatik 21 yaşında erkek hastayı rapor ettik. Klinik bulgular, teşhis ve tedavi metodlarını tartıştık.Yayın Noduler guatrda papiller tiroit mikrokarsinomları(2006) Çitgez, Bülent; Kebudi, Abut; Yetkin, Gürkan; İşgör, Adnan; Özgüven, Müveddet Banu Yılmaz; Uludağ, MehmetAmaç: Noduler guatr tanısı ile öpere ettiğimiz hastalardaki papiller mikrokarsinom insidansını ve tedavi seçimlerini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 2002-2004 tarihleri arasında klinik olarak noduler guatr tanısı ile araştırılıp, operasyon uygulanan 215 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: 215 olguda toplam 15 tiroit papiller mikrokanseri saptanmış olup, insidans % 6.98'di. Tümörlü hastaların yaş ortalaması 46.5 olup, 13'ü (% 86.7) kadındı. Tümör çapı or¬talama 0.41 (0.J-I) cm'di. % 13.3 kapsüler invazyon ve ekstratiroidal yayılım, % 6.6 multisentrite, %6.6 servikal lenf bezi metastazı saptandı. 1 lobektomi, 6 total tiroidektomi, 1 totale yakın tiroidektomi uygulandı. 7 olguda ise total lobektomi+ subtotal lobektomi uygulandı. Bunlardan 3'ünde risk faktörü olduğu için tamamlayıcı tiroidektomi uygulandı. Ortalama 22,6 aylık takipte nüks ve mortalite saptanmadı. Sonuçlar: Tiroit papiller mikrokarsinomlarınm iyi seyirlerinden dolayı, insidental saptanan subtotal tiroidektomili olgularda risk faktörleri yok ise ek tedaviye gerek olmadan olguların takip edilebileceği kanısındayız. Subtotal tiroidektomili olgularda insidental saptanan ve tümör ile ilgili risk faktörü olan olgularda onkolojik ve güvenli takip açısından tiroidek-tominin totale tamamlanması gerektiği kanısındayız.Yayın Papillary thyroid microcarcinomas in nodular goiter(Şişli Etfal Hastanesi, 2006) Uludağ, Mehmet; Yetkin, Gürkan; Çitgez, Bülent; Yılmaz, Banu; İşgör, Adnan; Kebudi, AbutAmaç: Noduler guatr tanısı ile öpere ettiğimiz hastalardaki papiller mikrokarsinom insidansını ve tedavi seçimlerini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 2002-2004 tarihleri arasında klinik olarak noduler guatr tanısı ile araştırılıp, operasyon uygulanan 215 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: 215 olguda toplam 15 tiroit papiller mikrokanseri saptanmış olup, insidans % 6.98'di. Tümörlü hastaların yaş ortalaması 46.5 olup, 13'ü (% 86.7) kadındı. Tümör çapı or¬talama 0.41 (0.J-I) cm'di. % 13.3 kapsüler invazyon ve ekstratiroidal yayılım, % 6.6 multisentrite, %6.6 servikal lenf bezi metastazı saptandı. 1 lobektomi, 6 total tiroidektomi, 1 totale yakın tiroidektomi uygulandı. 7 olguda ise total lobektomi+ subtotal lobektomi uygulandı. Bunlardan 3'ünde risk faktörü olduğu için tamamlayıcı tiroidektomi uygulandı. Ortalama 22,6 aylık takipte nüks ve mortalite saptanmadı. Sonuçlar: Tiroit papiller mikrokarsinomlarınm iyi seyirlerinden dolayı, insidental saptanan subtotal tiroidektomili olgularda risk faktörleri yok ise ek tedaviye gerek olmadan olguların takip edilebileceği kanısındayız. Subtotal tiroidektomili olgularda insidental saptanan ve tümör ile ilgili risk faktörü olan olgularda onkolojik ve güvenli takip açısından tiroidek-tominin totale tamamlanması gerektiği kanısındayız.Yayın Rapunzel sendromu: Gastrik trikobezoar(Şişli Etfal Hastanesi, 2005) Uludağ, Mehmet; Akgün, İsmail; Yetkin, Gürkan; Kebudi, Abut; Çoban, Arslan; İşgör, AdnanBezoars are defined as foreign bodies formed in the stomach and!or small bowel due to an accumulation of swallowed substances. The most common complication associated with gastrointestinal trichobezoar is intestinal obstruction and, less frequently, small bowel perforation. For this reason the diagnosis must be established as early as possible, in order to provide an effective treatment. The Rapunzel Syndrome is a rare form of gastric trichobezoar extending throughout the bowel, therefore we report it here.Yayın Tiroidektomide paratiroid ototransplantasyonu(2009) Kebudi, Abud; Uludağ, Mehmet; Yetkin, Gürkan; Çitgez, Bülent; İşgör, AdnanAmaç: Kalıcı hipoparatiroidism tiroidektomide korkulan komplikasyonlardan biridir. Kalıcı hipoparatiroidismden kaçınmak için dikkali diseksiyonla paratiroid bezlerinin korunması dışında paratiroid ototransplantasyonu artarak uygulanmaktadır. Bu çalışmada tiroidektomi sırasında paratiroid ototransplantasyonu uygulanan hastaların sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: 2002-2005 arasında tiroidektomi uygulanan 354 hastadan 18’inde damarlanması bozulan ve istemeden çıkarılan paratiroid bezleri seçilmiş olarak ototransplante edildi.Bulgular: 18 hastanın 5’inde (% 27.7) postoperatif hipokalsemi gelişti. Bunların 4’ü geçici olup, 1 hastada kalıcı hipoparatiroidism gelişti. Paratiroid ototransplantasyonu uygulanmayan 336 hastanın hiçbirinde kalıcı hipoparatiroidism gelişmedi. Sonuçlar: Tiroidektomi sırasında damarlanması bozulan veya hasarlanan paratiroid bezleri seçici olarak ototransplante edilmelidir. Paratiroid ototransplantasyonunda seçici yaklaşım kalıcı hipoparatiroidism oranını en aza indirmek için etkili bir yöntemdir.