Yazar "Aktaş, Ranan Gülhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 28
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Başarısız implantasyon öyküsü olan hastalarda lazerle zona inceltme yönteminin gebelik oranlarına etkisi(Maltepe Üniversitesi, 2014) Aktaş, Ranan Gülhan; Altunkaynak, Muhammed Emin; Tunalı, Gülden; Arat, Naciye; Sofuoğlu, Kenan; Çöğendez, Ebru; Kutlu, Tayfun; Devranoğlu, Belgin; Ankaralı, HandanAmaç Embriyo transferlerinin başarısını arttırmak için uygulanan zona pellusidanın inceltilme işlemi olan “assisted hatching” in başarısı halen tartışmalıdır. Bu çalışmada; daha önce başarısız embriyo transferi öyküsü olan hastalarda ikinci kez taze embriyo transfer edilmeden önce zona tabakasının inceltilmesinin gebelik oranları üzerine değişiminin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada; aynı hastanın, aynı klinikte ve aynı koşullar altında yapılan ard arda iki tedavisinin sonuçları karşılaştırılmıştır. Gereç ve Yöntem: Kliniğe en az iki kez başvuran 188 çifte ait toplam 376 siklusun gebelik sonuçları değerlendirilmiştir. Hastalar aşağıdaki kriterlere göre gruplandırılmıştır: 1. Grup: 35 yaş ve üzeri, 2. Grup : Zona pellusidası kalın embriyolara sahip hastalar, 3. Grup: Birden fazla IVF-embriyo transfer denemesi olan ve başarısızlığın nedeni saptanamamış hastalar. Tüm bu hastaların embiryolarına ilk denemelerinde lazer uygulaması yapılmamış, ancak ikinci denemelerinde embriyoların zona pellusidaları lazer ile inceltilmiştir. Tüm laboratuvar olanakları, kullanılan medyumlar, hasta ile ilgilenen klinisyen ve embriyologların bu birbirini takip eden iki tedavide aynı olmasına dikkat edilmiştir. 2. Ya da 3. Gün transfer uygulanan hastalar değerlendirmeye alınmıştır. Gebelik oranları transfer gününe göre istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır. Sonuçlar: İleri yaş hastaları içeren grupta gerek 2. gerekse 3. Gün transfer yapılan hastalarda klinik gebelik oranları belirgin şekilde artmıştır. Zona pellusidası kalın embriyoya sahip çiftlerde ve neden saptanamamış hastalarda ise 3. gün transferlerinin ardından gebelik oranlarında belirgin artış görülmüştür. İstatistiksel sonuçlar; ardarda gelen iki siklus karşılaştırıldığında zona inceltme işleminin gebelik oranının arttırdığını göstermektedir. Bu sonuçlara göre; başarısız implantasyon öyküsü olan hastalarda embriyoların lazerle zona pellusidasının inceltilmesi mutlaka düşünülmesi gereken bir yöntem olmalıdır.Yayın Can a cancer cell turn into a normal cell?(Maltepe Üniversitesi, 2014) Aktaş, Ranan GülhanHepG2 cells, a human liver cancer cell line (hepatocellular carcinoma), are being considered as a future model for bioartificial liver studies. They have the ability to differentiate and show some morphologic and functional features of normal liver cells.Yayın Çoğalma ve farklılaşma aşamasındaki karaciğer karsinoma hücrelerinde oksidatif stres (ros) üzerine tip 1 kollajenin etkileri1(İKSAD, 2021) Akbulut, Zeynep; Atay, Mertcan; Aktaş, Ranan Gülhan; Harem, İsmail Şah; Toptan, Müslüm; Bucak, FerayGiriş:Hepatosellüler Karsinoma (HCC), erken prognozu zor ve tedavi seçenekleri cok sınırlı olan bir kanser türüdür. Dünyada kansere bağlı mortalitenin önde gelen ikinci nedenidir. Hücrelerde reaktif oksijen türlerinin (ROS) aşırı üretilmesi, antioksidanların yeterli gelmemesine ve oksidatif stres denilen durumun ortaya çıkmasına neden olur. Amaç: Çalışma, hücre dışı matriksin en yaygın bileşenlerinden biri olan tip I kollajen varlığına bağlı olarak, HCC hücre hattı olan HepG2 hücrelerinde oksidatif stres üzerine etkilerini incelemeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Klasik kültür ve iki boyutlu tip I kollajen kaplı kültür kaplarında HepG2 hücreler 37C° ve %5CO2 içeren kültür ortamında kültüre edildi. Hücreler kültür yüzeyini %60-70 oranında kapladıkları çoğalma aşamasında, tüm yüzeyi kaplayarak farklılaşmaya başladıkları dönemde ve 1 hafta sonra olmak üzere üç periyotta inverted mikroskop altında incelendi ve ROS seviyeleri analiz edildi. Tüm gruplarda ROS analizi yapılan hücre sayısı 200.000 olarak sabitlendi. Bulgular: Tip I kollajen varlığında kültüre edilen hücrelerde ROS seviyesi çoğalma aşaması ve tam konfluent olmaya başladığı farklılaşma aşamasında, kontrol grubu hücrelere göre daha yüksek bulurken, 1 hafta sonraki farklılaşmaya devam ettiği dönemde anlamlı olarak düşüş göstermiştir. Ayrıca hücrelerin tip I kollajen varlığında morfolojik olarak değişikler gösterdiği gözlenmiştir. Sonuç:Elde edilen sonuçlar, tip I kollajenin HepG2 hücrelerin, farklılaşma dönemde ROS seviyesi üzerinde etki gösterdiği görülmüştür. Kanser hücrelerinde ROS seviyesinin azalmasına neden olan mekanizmaların araştırılması, oksidatif stres ve yeni kematerapotiklerin geliştirilmesi ilgili çalışmalara katkı sağlayabilir.Yayın Does erythropoietin affect motility of spermatozoa?(Springerlink, 2010) Tuğ, Niyazi; Altunkaynak, Muhammed Eyüp; Aktaş, Ranan Gülhan; Kılıç, Ülkan; Yılmaz, Bayram; Cam, Cetin; Karateke, AteşIntroduction Erythropoietin, which is a hematopoietic growth factor, has been found to play a role in various physiologic processes within the body including testicular steroidogenesis and spermatogenesis. However, it is not known whether erythropoietin is also essential for the normal physiology of mature sperm cells. In this study, the effects of recombinant human erythropoietin beta (rEPO) on sperm motility were investigated. Materials and methods Samples of 37 volunteers (with total motile sperm count >5 × 106/ml and a total motility of >50% according to WHO criteria) were collected by masturbation following a 3–5 days period of abstinence. After morphometric analysis before and just after washing, samples were either used as control or treated with rEPO at concentrations of 0.1, 1, 10 or 100 mIU/ml, respectively. Control and treated tubes were incubated for 4 h at 37°C. Results Total motility, total progressive motility, slow forward and nonmotile sperm counts of 1, 10 and 100 mIU/ml rEPO groups were significantly improved. This effect was dose independent. Conclusion No significant effect was found at 0.1 mIU/ml concentration. These results suggest that supplementation of media used for sperm preparation techniques with erythropoietin might be beneficial. Further studies are needed to clarify the mechanism of action of erythropoietin on mature sperm cells.Yayın Dondurma-çözme işleminin ardından uygulanan santrifüjün ortaya çıkardığı mekanik stresin karaciğer kanser hücreleri in vitro kültürü üzerine etkileri(Maltepe Üniversitesi, 2016) İsan, Hatice; Tüfekçi, Kübra; Göklü, Meltem Elif; Aktaş, Ranan GülhanAim: The study aims to examine the effects of centrifuging of HepG2 cells after freezing-thawing process and to clarify the best way for thawing he cells for in vitro culture. Materials And Methods: HepG2 cells were frozen in DMEM Dulbecco's Modified Eagle's Medium containing 10 %DMSO Dimethylsulfoxide and 1% FBS Fetal Bovine Serum . They were thawed in 37°C water-bath immediately and then seperated into two experimental groups: Group I: Cells were cultured directly. Group II: The thawed cell pellet were cultured in the same conditions after centrifuging in 3000 rpm for 3 minutes. All specimens were comparatively examined under Zeiss PrimoVert invert microscope. Subsequently; the cells were fixed on 7th day and stained with Hematoxylene& Eosin and Trypan Blue. Results: There were no significant morphological difference between two groups. However; the dead cell number on daily examinations were strikingly more in the culture of the thawed / centrifuged group. Conclusions: The study demonstrates that centrifuge after thawing has no significant effect on the morphology of liver cancer cells. However, cells undergoesdying process increase after centrifuge. Those results show that direct culture method should be preferred if the cell number is limited in a study.Yayın Effects of high dose insulin on cell proliferation and alpha feto protein expression in human liver cancer cell line models(Institute of Economic Development and Social Researches, 2020) Gökçeoğlu Kayalı, Damla; Çavdaroğlu, Sude; Aktaş, Ranan Gülhan; Korhan, Betül Eda; Roxas, Mark Joshua D.; Kıdıryuz, MerveIntroduction: The relationship between the development of liver cancer and the insulin / IGF signal pathway has been recently demonstrated. There are also studies that points out increase in several cancer types due to usage of insulin at diabetic patients. In our study, we aimed to find the answers to the following questions: (i) How do the stimulation of insulin receptors with high-dose insulin affect cell viability and Alpha-feto Protein (AFP) expression- one of the most important tumor markers- in liver cancer? (ii) Does interaction between the liver cancer cells and type 1 collagen on basement membrane in the liver effect the response of cancer cell to high dosage insulin? Method: A human liver cancer cell line, HepG2 cells were divided into 4 groups: (i) Classic cell culture group, (ii) Classic cell culture on type 1 collagen coated surfaces, (iii)High-dose insulin administered group in classic cell culture, (iv) High-dose insulin administered group on type 1 collagen coated surfaces . High-dose of insulin was determined as 10-7 mol/L and incubated 24 hours. To assess cell viability, MTT was performed. Cells were marked by using indirect immunohistochemistry methods to inspect AFP expression and then they were examined under a confocal microscope to demonstrate the location of AFP three-dimensionally. AFP expression levels manifested by the Zen scanning analysis system and MTT ratios were correlated by using one-sided ANOVA and Tukey/Bonferroni post Hoc tests. Result: In high-dose insulin groups there was a meaningful decrease both in non-collagen (p< 0.01) and collagen control (p< 0.01) in terms of cell viability. High-dose insulin caused significant decrease at the cell viability in non-collagen control group (p< 0.01). AFP expression decreased significantly in both non-collagen and collagen coated and high dosage insulin applied groups were when compared to non-collagen (p< 0.01) and collagen (p< 0.01) control Discussion: High dose insulin treatment caused significant change at the cancer cell viability both with and without the effect of Type I collagen. In contrast, AFP expression decreased in those groups. Signalling between liver cancer cells and Type I collagen did not alter AFP expression levels. The results of the study reveals that usage of insulin by diabetic patients might affect AFP levels, which is one of the most important liver cancer marker. This change should be considered during the diagnosis, prognosis and treatment of liver cancer. . (Note: This research is being founded by TÜBİTAK. Project No: 1919B011900393 )Yayın Embryonic stem cell markers(Maltepe Üniversitesi, 2016) İsan, Hatice; Uyanık, Ayşe; Aktaş, Ranan GülhanEmbriyonik kök hücre araştırmaları, embriyonik kök hücrelerin (EKH) sınırsız olarak kendilerini yenileyebilme özellikleri ve farklı hücre tiplerine dönüşebilme yetenekleri (plastisite) sayesinde rejeneratif tıbbın en gözde konularından biri haline gelmiştir. Farklılaşmamış EKH’ler memeli pluripotent hücrelerine özel moleküler belirteçleri eksprese etme özelliğine sahiptir. EKH’lerin farklılaşmadan kendilerini yenileyebilmesi ve pluripotentlik özelliklerinin sağlanması için bu belirteçlerin uygun düzeyde olması gerekmektedir. Bu belirteçlerin ekspresyonundaki değişim embriyo gelişim safhalarının belirlenmesinde, farklı türlerdeki embriyoların tanımlanmasında ve karakterizasyonlarının ortaya çıkarılmasında etkin rol oynamaktadır. Bundan dolayı EKH belirteçlerinin görevlerinin daha iyi anlaşılması klinikteki tedavi metodlarının geliştirilmesine ve hastalık modellerinin araştırılmasına katkı sağlayacaktır. Sunulan derlemede EKH’ler, EKH belirteçleri ve bu belirteçlerin regülasyonu hakkında önemli bilgilerin özetlenmesi amaçlanmıştır.Yayın Epigenetik mekanizmalar ve hepatosellüler karsinoma(Maltepe Üniversitesi, 2016) Doğan, Rumeysa; Aktaş, Ranan GülhanEpigenetic mechanisms provide heritable changes in gene expression and chromatin organization in the eukaryotic cells. Abnormal epigenetic mechanisms particularly play a key role in many different diseases, such as hepatocellular carcinoma. Hepatocellular carcinoma HCC is both genetic and epigenetic disease and is located in the third place in cancer related deaths worldwide. Hepatocarcinogenesis is constituted by a complex, multistep process. Epigenetic changes include aberrant DNA methylation, posttranslational histone modifications, aberrant expression of non-coding RNAs such as miRNAs, lnc-RNAs and chromatin remodeling. These mechanisms can affect directly the expression of oncogenes, tumor suppressor genes and other tumor-related genes and alter the pathways in cancer development. Many complex deregulation of miRNAs, lnc-RNAs long non-coding RNAs and piRNAs PIWI-interacting RNAs are dramatically involved in hepatocarcinogenesis, which target tumor suppressor genes. Furthermore, down-regulation of these genes in HCC is induced by promoter hypermethylation or posttranslational deregulation. The role of these epigenetic mechanisms in hepatocarcinogenesis provide new therapeutic approaches for HCC. In this review, the results of recent studies related with epigenetic mechanisms in the development of hepatocellular carcinoma have been summarized.Yayın Examination of the change of cadherin, integrin and cytokeratin levels during long term culture of HEPG2 cells after confluency(Maltepe Üniversitesi, 2018) İsan, Hatice; Çamaş, Aslı Bengisu; Aktaş, Ranan Gülhan; Çakıl, Yaprak Dönmez; Öztopcu, Aslı; Öztürk, Şenay; Özünal, Zeynep GüneşLiver cancer is one of the most common cancer types in the world. Hepatocellular carcinoma (HCC) is the most common primary malignant tumor of the liver originating from hepatocytes. There are so many recent studies related to how differentiation, invasion and migration mechanisms of cells are broken down in hepatocellular carcinoma.Yayın The expression of CD44, CD90 and CD133 in response to cisplatin in hepatocellular cancer cells(Uniwersytet Rzeszowski, 2021) Dönmez Çakıl, Yaprak; Özünal, Zeynep Güneş; Gökçeoğlu Kayalı, Damla; Aktaş, Ranan GülhanIntroduction. Cancer is a leading cause of mortality. Hepatocellular cancer is one of the malignancies associated with poor outcome and resistance to pharmacotherapy. Cancer stem cells (CSCs) contribute to resistance to therapy and hence lead to the treatment failure of tumors. Aim. This study aims to explore the expression of CSCs in response to cisplatin treatment in HepG2 hepatocellular cancer cell line. Material and methods. Cell proliferation test, CCK-8, was used to evaluate the cell proliferation following cisplatin treatment for 72 hours. The expressions of CSC markers CD44, CD90, and CD133 were assessed by flow cytometric analysis. Results. The results showed a dose-dependent decrease in cell proliferation and increased expression of CSC markers CD44 and CD90 in response to cisplatin. Conclusion. Understanding the roles of CSC markers may point to new targets and therapeutic strategies to predict and overcome cisplatin resistance.Yayın Flow cytometric evaluation of cancer stem cell markers in HepG2 cells following sorafenib treatment(Association of Clinical Biochemistry Specialists, 2021) Dönmez Çakıl, Yaprak; Sitar, Mustafa Erinç; Özünal, Zeynep Güneş; Gökçeoğlu Kayalı, Damla; Aktaş, Ranan GülhanObjectives: Liver cancer is a leading cause of mortality. Sorafenib resistance and cancer stem cells (CSCs) are among the factors that contribute to a poor prognosis. Different drugs enrich different CSC populations with a variety of CSC markers. This study investigated the expression of CSC markers in HepG2 cells in response to low doses of sorafenib using flow cytometry. Methods: The cytotoxicity of sorafenib was determined using a cell counting kit-8 assay. The expressions of the CSC markers CD44, CD90, and CD133 were measured with flow cytometry after treatment with sorafenib for 72 hours. Results: Sofranib inhibited cell proliferation in a dose-dependent manner. Low-dose sorafenib treatment increased CD44 expression; however, there was a decrease in the expression of CD133. An increasing trend was also seen in CD90 expression, but the difference was not significant. Conclusion: The results indicate that CSC expression varied according to the sorafenib dose administered, which supports the role of CSCs as novel pharmacological targets and highlights the importance of their characterization and the ability to identify them.Yayın How does the waiting time insemination specimens in catheters or in tubes effect the sperm motility? A comparative experimental study(Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, 2009) Aktaş, Ranan Gülhan; Aksoy, Emine; Ankaralı, HandanAmaç: Ucuz, kolay ve hızlı bir yöntem olan "inseminasyon "da başarıyı arttırabilmek için çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Bu işlem için hastadan alınan örnekler hazırlama aşamasından sonra; farklı nedenlerle kateter ya da tüp içerisinde laboratuvarlarda bekletilmektedir. Çalışmada; bu bekleme süresinin sperm motilitesi üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlandı. Materyal ve Metod: Bu amaçla 15 hastadan alınan örnekler tüp ya da katater içerisinde 1 ila 3 saat bekletildi. Yıkama öncesi, yıkama sonrası, hazırlama işleminden 1 saat sonra ve 3 saat sonra örneklerdeki sperm hareketliliği ayrıntılı şekilde incelendi. Aynı hastadan alınan örnek hem tüp hem de kateter içerisinde bekletildi. Tüm verilerin karşılaştırmalı istatistikleri yapıldı. Bulgular: Sonuçlar; örneklerin hazırlandıktan sonra katetere yüklenerek bekletilmesinin daha iyi olduğunu gösterdi. Bu bekleme süresi uzadıkça motilite oranı da anlamlı şekilde azalmakta idi. 3 saat sonra istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık görüldü. Sonuç: Bulgularımız; örneklerin hazırlandıktan sonra en kısa sürede hastaya verilmesinin başarıyı arttırabilecek önemli faktörlerden biri olduğunu göstermektedir.Yayın İmmatür spermlerle yapılan intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu ve sonuçlan: Olgu sunumu(Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, 2009) Aktaş, Ranan Gülhan; Arat, Naciye; Tunalı, Gülden; Sofuoğlu, Kenan; Özdemir, ArmanÜremeye Yardımcı Tedaviler Merkezlerinde en yaygın kullanılan yöntemlerden olan intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) işlemi için olgun bir yumurtaya ve olgun bir sperm hücresine ihtiyaç vardır. Anne ve baba adaylarından her zaman gelişimini tamamlamış oosit ve spermler elde edilememektedir. Bu durumlarda çiftlere yardımcı olabilmek amacı ile yöntemler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Çok az sayıda olguda; henüz gelişimini tamamlayamamış spermatogenetik seri hücreleri ile ICSI işlemi yapılmış ve bunlardan da az oranda fertilizasyon ve gebelik elde edilebilmiştir. Merkezimize başvuran bir çifte de; TESE dokusunda olgun spermler bulunamaması nedeni ile "elongated" spermatidlerle ICSI işlemi yapılmış ve sonuçlar bu olgu sunumunda tartışılmıştır.Yayın Karaciğer kanser hücre kültürlerinde pasaj sayısının sferoid oluşumuna etkisi(Maltepe Üniversitesi, 2016) Tatar, Gizem; Şengül, Esra; İsan, Hatice; Aktaş, Ranan GülhanAmaç: Bu çalışmada; hücrelerdeki pasaj sayısı artışı ile küresel yapılar yani “sferoid” oluşturma eğilimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi, dolayısıyla karaciğer kanserinde pasaj sayısı artışı ile olası kanser kök hücre sayıları arasındaki ilişkinin irdelenmesi hedeflenmiştir. Gereç ve Yöntem: İkinci, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu pasaj HepG2 hücreleri; Dulbecco’s Modified Eagle Media (DMEM), Fetal Bovine Serum Dulbecco’s (FBS) ve %1 streptomisin-penisilin karışımı içeren besi yerlerinde, 37 C ısıdaki ve %5 CO2 içeren inkübatörlerde kültüre edildi. Tüm yüzeyi kapladıktan sonra 1., 2., 3. ve 4. haftalardaki canlı görüntüleri Zeiss İnverted Faz Kontrast Mikroskobu kullanılarak kaydedildi. Bu periyodların sonunda hücrelerin bir kısmı fikse edilerek Hematoksilen-Eozin ve Toluidin Mavisi ile boyandı. Farklı pasajlardan elde edilen görüntülerde sferoidlerin miktarı, sferoidler içerisindeki ve dışındaki hücrelerin morfolojik yapıları karşılaştırmalı olarak incelendi. Sferoidlerin çapları ve alanları ImageJ analiz programı kullanılarak ölçüldü. Bulgular: Morfolojik açıdan Pyrex borosilikat cam, D263M Schott cam ve polistiren yüzeylerde büyüyen hücreler arasında belirgin bir farklılık gözlemlenmedi. Ancak hücrelerin kapladığı alanlar ölçülerek karşılaştırıldığında; sırasıyla D263M Schott cam, polistiren ve pyrex borosillicate cam kültür yüzeyler üzerinde çoğalma oranının istatistiksel olarak anlamlı şekilde azalmış olduğu görüldü. Sonuçlar: Çalışmada; pasaj sayısı artışına bağlı olarak sferoid sayısında artış olduğu dikkati çekti. Sferoidlerin içerisindeki, sınırlarındaki ya da sferoid dışındaki hücrelerin morfolojileri birbirlerinden farklıydı; ancak pasajlar arasında bir farklılık yoktu. Sferoid çaplarının birbirlerine oldukça yakın olduğu görüldü. Sferoidlerin içerisindeki hücre sayısının kültür süresi arttıkça azaldığı ve hücre içermeyen alanların arttığı gözlendi. Sonuç: Çalışmamızda ilk kez farklı pasajlardaki hepatosellüler karsinoma hücrelerinin uzun süreli kültürlerdeki davranışı sferoid oluşturma özellikleri açısından karşılaştırmalı değerlendirilmiştir. Sferoid oluşumundaki artma; kanser kök hücreleri niteliğindeki hücre sayısında artış olabileceğini düşündürmektedir.Yayın Karaciğer kanser hücrelerinin büyüme, çoğalma ve morfolojileri üzerine farklı kültür yüzeylerinin etkisi(Maltepe Üniversitesi, 2016) İsan, Hatice; Tombuş, Önder; Göklü, Meltem Elif; Tüfekçi, Kübra; Aktaş, Ranan GülhanAmaç: Hücrelerin farklı kültür yüzey koşullarında gelişim ve proliferasyon süreci değişkenlik göstermektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalarla; hücre tipine özel en uygun kültür yüzeyleri saptanmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmada; in vitro kültür deneylerinde en sık kullanılan Schott cam, polistiren, pyrex borosilikat cam yüzeylerin karaciğer kanser hücrelerinin çoğalmaları ve morfolojileri üzerine etkilerinin karşılaştırmalı incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: İki farklı deney grubu oluşturuldu. Birinci grup için cam otoklavize edilebilen, pyrex borosilikat petri kapları sterilize edildi, sterilize edilmiş D263M Schott cam lameller yerleştirildi. İkinci deney grubu için ise, polistirenden yapılan steril kültür kapları kullanıldı. Birinci gruptakine benzer şekilde Schott cam lameller yerleştirildi. Hepatosellüler karsinoma tanısı konulmuş bir hastadan izole edilen altıncı pasaj HepG2 hücreleri ekildi. Hücrelerin günlük takipleri yapılarak PrimoVert Invert mikroskop ile farklı büyütmelerde canlı görüntüleri elde edildi. Çekilen fotoğraflar üzerinde hücrelerin bulunduğu alanların ölçümü yapılarak karşılaştırmalı değerlendirildi. Bulgular: Morfolojik açıdan Pyrex borosilikat cam, D263M Schott cam ve polistiren yüzeylerde büyüyen hücreler arasında belirgin bir farklılık gözlemlenmedi. Ancak hücrelerin kapladığı alanlar ölçülerek karşılaştırıldığında; sırasıyla D263M Schott cam, polistiren ve pyrex borosillicate cam kültür yüzeyler üzerinde çoğalma oranının istatistiksel olarak anlamlı şekilde azalmış olduğu görüldü. Sonuçlar: Hücreler, en çok D263M Schott cam üzerinde çoğalmayı tercih etmişlerdir. Hücre çoğalması en az pyrex-borosilikat cam yüzeyler üzerinde olmuştur. Sonuçlarımız; hücre kültür yüzeylerinin kimyasal özelliklerinin in vitro çalışmaların başarısını önemli şekilde etkileyebileceğini göstermektedir. Pyrex-borosilikat yüzeyde çoğalmadaki düşüklük; son yıllarda cam yüzeylerin hücre karakterine uygun kollojen, matrijel ve benzeri maddelerle kaplanması üzerine yapılan çalışmaların önemini ortaya çıkarmaktadır.Yayın Karaciğer kanser hücrelerinin sitoplazmik özellikleri ile kültür süreci ilişkisi: konfokal mikroskopik karşılaştırmalı kantitatif bir çalışma(Maltepe Üniversitesi, 2016) İsan, Hatice; Cilacı Tombuş, Ayşe; Doğru, Hüseyin Ozan; Şanlı, Gözde; Aktaş, Ranan GülhanHepatosellüler karsinoma tanısı konulmuş bir hastadan izole edilmiş olan HepG2 hücrelerinin morfolojik özelliklerindeki sitoplazmik organellerden mitokondri, endoplazmik retikulum ve golgi cisimciği ile hücre iskeletini oluşturan başlıca filament tipi olan aktin filamentlerinin miktarının değişimin kültür süreci ile bağlantılı olarak değişiminin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 37 C'da, %5 CO2 içeren inkübatörlerde, %10 Fetal Sığır Serumu FBS ile %1 Streptomisin-Penisilin içeren DMEM Dulbecco's Modified Eagle Medium içerisinde HepG2 hücrelerinin kültürleri yapıldı. 10 gün boyunca gözlenen bu hücreler; kültür sürecinin üç ayrı döneminde kültür yüzeyinin %30, %60 ve %100'ünü kapladıkları dönemlerde fikse edildi. İndirekt immunofloresan boyama tekniği ile ilgili sitoplazmik yapılar işaretlendi. İşaretli alanlar Zen ve Image J görüntü analiz programları kullanılarak ölçüldü. Sayısal sonuçlar grafiksel olarak ve Excel veri çözümleme aracı kullanılarak karşılaştırıldı. Sonuçlar regresyon ve eşleştirilmiş iki grup arasında t-testi farklı varyanslar varsayarak yöntemi kullanılarak karşılaştırıldı. Bulgular: Kanser hücrelerinin mitokondri, golgi cisimciği ve endoplazmik retikulum içeriğinde anlamlı bir değişiklik gözlenmesine karşılık; sitoplazmik aktin filament varlığımda belirgin bir farklılık gözlenmemiştir. Sonuçlar: Karaciğer kanser hücrelerinin sitoplazmik organel içeriği klasik kültür ortamında kültür sürecine, ortamdaki hücre yoğunluğuna bağlı değişmektedir. Hücre iskeletinde belirgin bir değişiklik olmamaktadır. Deneysel çalışmalarda; “çoğalma” aşamasındaki kültür hücrelerinin morfolojik özelliklerinin bu parametreler karşısındaki değişimi deneyelerin sonuçlarını etkileyebilir. Bu nedenle, araştırmalarda hücrelerin çoğalma aşamasınn hangi devresinde oldukları göz ardı edilmemelidir.Yayın Karaciğer kanserini yapay zekâ tedavi edecek(Maltepe Üniversitesi, 2019) Aktaş, Ranan GülhanMaltepe Üniversitesi Kanser ve Kök Hücre Araştırma Merkezi (MÜKKAM) karaciğer kanserinin erken teşhis ve tedavisinde yapay zekâ kullanarak geliştirdiği yazılımla tarihe geçmeye hazırlanıyor. İki yıl içerisinde tamamlanması planlanan çalışmalar sona erdiğinde dünyada ilk kez karaciğer kanserinin teşhis, takip ve tedavisini yapay zekâ yapacak...Yayın Liver cancer stem cells(Trakya University, 2019) Aktaş, Ranan GülhanRecent studies have shown that many tumours are containing small population of stem cell-like cells, in other words, cancer stem cells. The rapid development of the cancer stem cell field has allowed the scientists and the clinicians to focus on another challenge, which targets cancer stem cells for new therapeutic strategies. Studies showed that novel therapeutic approaches on the selective targeting of cancer stem cells might be extremely successful for prevention of invasion, metastasis, and the relapses of tumors. Liver cancer is the 5th most common cancer type. It has also been reported as the third most common cause of cancer related death. Recently, progression of hepatocellular carcinoma is thought to be driven by cancer stem cells. There are tremendous efforts to clarify the features of liver cancer stem cells, to identify them within other tumor cells, and finally to develop the new therapeutic models that target those cells. This review summarizes the features of liver cancer stem cells, and its importance for therapeutic approaches.Yayın Mitolojide kök hücrenin izleri(Maltepe Üniversitesi, 2016) Aktaş, Ranan Gülhan; Malçok, SenaSince the definition of stem cells, scientists and physicians have been attracted by the importance of those magic cells during the formation of diseases, as well as the use of them for the therapy. Stem cell therapies and hope of artificial organs have always been on the agenda. Studies for the future developments are really intriguing and promising. In addition to that, some retrospective studies have been carried out taking into account the fact that the stem cell existed before the discovery date in the world. The traces of the stem cell have been found between the primitive livings, that have a longer history than humans in the world, and even in the myths. This review documents the traces of stem cells in the mythologic stories by focusing on their main themes and the origins.Yayın MODULATION OF YAP1 EXPRESSION AND OTHER RELATED SIGNALING PATHWAYS IN HepG2 CELLS BY EXTRACELLULAR MATRIX, CONTACT INHIBITION AND CELL DENSITY(Wiley, 2020) Aktaş, Ranan Gülhan; Akbulu, Zeynep; Maras, Hatice, Jr.; Çakıl, Yaprak Dönmez; Kayali, Damia; Karagoz, Ayca; Sitar, Mustafa Erinc[Abstract Not Available]