Yazar "Örki, Alpay" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Akciğer lezyonlarında bilgisayarlı tomografi eşliğinde transtorasik aspirasyon biyopsi sonuçları; işlem, komplikasyonlar ve tanı değeri(Maltepe Üniversitesi, 2009) Çubuk, Rahmi; Tasalı, Nuri; Midi, Ahmet; Tozan Bayrak, Esra; Arslan, Gül; Örki, Alpay; Atasoy, Mehmet; Çelik, Levent; Güney, ŞefikAmaç: Kliniğimizde bilgisayarlı tomografi (BT) eşliğinde yapılan perkütan transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsi (TT-İİAB) bulguları retrospektif olarak değerlendirilmiş, TT-İİAB'nin tanı değeri ve komplikasyonlarının literatür ile birlikte tartışılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma grubu akciğerinde lezyon olan ve Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalında Ocak 2007 ve Mayıs 2009 tarihleri arasında BT eşliğinde perkütan transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi uygulanan yetmiş iki olgu dahil edildi. Tüm olgularda biyopsi işlemi 2 dedektör ve 64 dedektör BT cihazı kullanılarak gerçekleştirildi. Hasta dosyaları ve resim arşivleme ve iletişim sisteminde arşivlenen BT imajları tarandı. Hedef lezyonların en büyük boyutları, lokalizasyonları ve morfolojik özellikleri değerlendirildi. Girişim sayısı, komplikasyonlar ve histopatolojik tanılar kaydedildi. Bulgular: Patolojik tanı 60 olguda patolojik tanı malign, 7 olguda benign olarak değerlendirildi. Beş olguda TT-İİAB sırasında yapılan sitolojik değerlendirmede tanı konulamadı. Böylece olguların %93.1'inde TT-İİAB ile tanı konuldu Malign lezyonlar için sensitivite %89.6, spesifite %100 ve doğruluk % 95.5 bulundu. Benign lezyonlar için ise bu değerler sırasıyla %42.9, %100 ve %94'tü. TT-İİAB'de olgulara 1-3 arasında girişim yapılmış olup ortalama değer 1.43'tü. 10 olguda (%13.8) pnömotoraks, 7 olguda hemoptizi görüldü. Sadece 2 olguda toraks tüpü takılması gerekti. Sonuç: Akciğer hastalıklarının tanısında; BT eşliğinde yapılan TTİİAB, etkin, güvenilir ve fatal komplikasyon oranı oldukça düşük bir tanı yöntemidir. Özellikle işlem sırasında sitopatoloğun eşlik ettiği durumlarda çok yüksek tanı oranına sahip bir metoddur.Yayın Benign akciğer hastalıklarında tamamlama pnömonektomileri(Maltepe Üniversitesi, 2011) Tezel, Çağatay; Kıral, Hakan; Koşar, Altuğ; Örki, Alpay; Arman, Bülent; Ürek, ŞenolAmaç: Benign akciğer hastalıklarında cerrahi müdahale peroperatif ve postoperatif komplikasyonları da beraberinde getirmektedir. Çalışmanın amacı, bu grup hastalarda uygulanmış tamamlama pnömonektomilerinin; endikasyon, komplikasyon ve postoperatif sonuçlarını incelemektir. Yöntemler: 16 yıllık bir süreçte benign akciğer hastalığı nedeniyle tamamlama pnömonektomisi gerektiren toplam 27 hasta geriye dönük incelendi. Benign etiyoloji nedeniyle 23 hastada tamamlama pnömonektomisi uygulandı. Bu hasta grubunda etiyoloji, ameliyat tekniği ve komplikasyonları etkileyen faktörler araştırıldı. Bulgular: Tamamlayıcı pnömonektomi endikasyonları; 23 hastada benign (bronşektazi:14, tüberküloz:5, bronkoplevral fistül:2, akciğer nekrozu:2) hastalıklar idi. Ameliyat sonrası bronkoplevral fistül ve ampiyem 6 olguda gelişti. Bronkoplevral fistül gelişimi açısından; tüberküloz, sağ/sol farkı ve güdük kapama teknikleri arasında istatistiksel bir fark tespit edilemedi. Otuz günlük operatif mortalite %8.69 (2/23) idi. Mortalite görülen olgularda BPF oranı anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0.01). Bu grupta 5 yıllık hastalıksız sağ kalım oranı %78.9 olarak gerçekleşti. Sonuç: Tamamlayıcı pnömonektomleri standart pnömonektomiden daha yüksek mortalite oranlarına sahiptir. Benign inflamatuar hastalıklarda ve özellikle de tüberkülozlu hastalarda komplikasyon oranlarının daha yüksek olduğu gösterilmiştir.Yayın İnterkostal nevraljinin nadir bir nedeni: Göğüs duvarının ancient schwannoması(2017) Örki, Alpay; Koşar, Altuğ; Ünsal, Miraç Ayşen; Kelten, Bilalİnterkostal nevralji, interkostal sinir boyunca yayılan ağrı ile karakterize nadir bir durumdur. Torasik tümörler çoğunlukla mediasten kaynaklı olup, primer tümörlerin ancak %5-10'dan azı interkostal sinirlerden orijin alır. Bu hastalar genellikle asemptomatik olurlar. Biz burada göğüs duvarı schwannoması nedeniyle ciddi interkostal ağrı ile başvurmuş 42 yaşında bir erkek hastayı sunduk. Cerrahi rezeksiyon sonrası schwannomanın nadir bir türü olan ancient schwannoma tanısı alan hasta, sonrasında ağrısız izlenmiştir.Yayın Kardiak sinovyal sarkom, olgu sunumu(Maltepe Üniversitesi, 2009) Midi, Ahmet; Çubuk, Rahmi; Altınel, Sıla; Örki, Alpay; Önder, Yeşim; Yurdugül, Yüksel; Arman, Bülent; Kıyan, Gülçin; Türken, OrhanKardiak sinovyal sarkom nadir görülen bir tümördür. Otuz yedi taşında erkek hasta sağ atrioventriküler kitle nedeniyle dış merkezde opere olmuş ve sinovyal sarkom tanısı almıştır. Beş ay sonraki radyolojik incelemelerinde; toraks BT'de sol hemitoraksta 222x160x129 mm ölçülerinde torasik aortayı ve özofagusu deplese eden kitlesel lezyon izlenmiştir. Sağ akciğerde en büyüğü 18 mm çaplı çok sayıda metastazla uyumlu noduller görülmüştür. MR incelemesinde trikuspit kapak seviyesinde sağ ventrikül lümenine doğru protrüzyon gösteren 45x35 mm ölçülerinde lobule kontürlü tümör izlenmiştir. Sol hemitoraksındaki kitle torakotomi ile çıkartılmıştır. Operasyon materyalilinin mikroskopik incelemesinde yer yer storiform paternde ve genellikle düzensiz yapılanma gösteren, hücre sınırları belirsiz iğsi hücrelerden oluşan selüler tümör görülmüştür. Arada miksoid değişiklik gösteren selülaritesi düşük alanlar izlenmiştir. Kardiak sinovyal sarkom bu bölgede çok nadir görülmesi ve tanı güçlüğü oluşturması nedeniyle olgumuz sunulmaya değer bulunmuştur.Yayın Plevral ampiyemlerin tedavisinde video-yardımlı torakoskopik cerrahinin rolü(Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2007) Eryiğit, Hatice; Örki, Alpay; Koşar, Altuğ; Akın, Oral; Kıral, Hakan; Ürek, Şenol; Arman, BülentPlevral ampiyemler her yaş grubunu etkileyebilen ciddi bir sağlık problemidir ve tedavisinde halen standart bir yaklaşım yoktur. Bu çalışma plevral ampiyemlerin tedavisinde video-yardımlı torakoskopik cerrahi (VATS)’nin etkinliğini göstermek amacıyla yapıldı. Ocak 1997-Aralık 2004 tarihleri arasında ampiyem tanısı alan 83 hasta çalışmaya alındı. Olguların 54’ü erkek, 29’u kadın ve yaş ortalamaları 39.4 yıl idi. VATS öncesi şikayet süresi ortalama 27.3 gündü. Light’ın plevral efüzyon ve ampiyem sınıflamasına göre hastaların 22’si grup-5, 44’ü grup-6, 17’si grup-7 idi. VATS öncesi genel durumu bozuk 21 hastaya göğüs tüpü takıldı. On üç hastada çeşitli nedenlerle aynı seansta torakotomiye geçildi. VATS esnasında tüm hastalara debridman ve serum fizyolojik ile irrigasyon yapıldı. Tanı için plevra ve parankimden biyopsiler alındı. Elli sekiz (%69.9) hastada VATS ile kür sağlanırken, ortalama drenaj süresi 7.63 gündü. VATS sonrası dönemde ekspansiyon kusuru ve pakiplörit nedeniyle 12 hastada torakotomi gerekti. Torakotomi gerektiren bu olgulardan 10’u grup-7, ikisi ise grup6 idi. Torakotomi ihtiyacı açısından grup-7 ile diğer gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark saptandı (p= 0.006). Postoperatif patolojik incelemede 60 (%72.3) olguda nonspesifik plörit, 19’unda kazeifiye granülomatöz plörit ve dördünde çeşitli tanılar elde edildi. Postoperatif mortalite olmadı; 14 hastada minör komplikasyonlar meydana geldi. Plevral ampiyemlerin tedavisinde VATS güvenilir ve etkin bir yöntemdir. Loküle ve septalı ampiyemlerin tedavisinde erken dönemde yapılan VATS ile debridman, ampiyemin kronikleşmesini önleyerek torakotomi ihtiyacını azaltır.Yayın Primary lymphoepithelioma-like carcinoma of the lung: Report of a rare case and review of the literature(2012) Yener, Neşe Arzu; Balıkçı, Ahmet; Çubuk, Rahmi; Midi, Ahmet; Örki, Alpay; Eren Topkaya, AynurPrimary lymphoepithelioma-like carcinoma of the lung is a rare type of non-small cell lung carcinoma. In this study, we aimed to present a 62-year-old smoker male with a primary lymphoepithelioma-like carcinoma of the hilar region of the left lung. The patient underwent left pneumonectomy and no adjuvant therapy was given. There were no other abnormalities on whole body PET/CT scan including the nasopharyngeal region. The patient showed seropositivity for EBV IgG but immunohistochemistry and PCR amplification studied on paraffin-embedded tissue sections of the tumor failed to show any sign of EBV infection within the tumor cells. He is alive and disease-free four months after the operation. Although primary lymphoepithelioma-like carcinoma of the lung is usually reported in young females with no history of tobacco use and the tumor cells are infected with EBV, it may rarely be seen in elderly males with a history of tobacco use and the tumor cells not infected with EBV.Yayın Primer mediastinal ektopik guatr(Maltepe Üniversitesi, 2010) Uraz, Mahmure; Midi, Ahmet; Çubuk, Rahmi; Yener, Neşe; Örki, Alpay; Saygı, Attila; Arman, BülentPrimer ektopik mediastinel guatr nadir görülen bir antite olup, guatr'lı olgularda <% 1 sıklıkla rastlanmaktadır. Ektopik tiroid dokusu embriolojik gelişimde primitif önbarsaktan paratrakeal pozisyonuna tiroid glandının anormal göçü ile oluşmaktadır. Burada 54 yaşında mediastinel ektopik guatr'lı erkek hasta sunulacaktır. Göğüs ağrısı, öksürük ve eksersizle dispnesi olan olgunun hikâyesinde hipertansiyon ve aort genişlemesi bulunmaktadır. Fizik muayenesinde tiroid nonpalpable olup serum tiroid testleri ve nükleer araştırma normal bulunmuştur. Torasik Bilgisayarlı tomografik incelemede Azigos-Kaval bileşkede 45x42 mm ölçülerinde düzgün sınırlı yuvarlak kitle saptanmıştır. Fiberoptik bronkoskopik incelemede endobronşial lezyon saptanmamıştır. Tanı için standart servikal medistinoskopi yapılmıştır. Kitleden insizyonel biyopsi alınmış patolojik tanısı benign tiroid dokusu olarak rapor edilmiştir. Vena kava süperiora bası yapması nedeniyle sağ lateral torakotomi ile kitlenin total eksizyonu yapılmıştır. Postoperatif dönemde herhangi bir komplikasyon gelişmemiştir. Patolojiye gönderilen dokunun tanısı normal tiroid dokusu olarak rapor edilmiştir. Mevcut semptomları hafifletmek ve malign transformasyon ihtimalini ortadan kaldırmak için kitle total eksize edilmiştir.Yayın Pulmoner aspergillomada cerrahi yaklaşım(Aves Yayıncılık, 2005) Koşar, Altuğ; Kıral, Hakan; Örki, Alpay; Keleş, Murat; Ürek, Şenol; Temürtürkan, Kemal; Dudu, Canan; Arman, BülentPulmoner aspergilloma, Aspergillus fumigatus’un akci¤er kavitelerinde kolonizasyonundan kaynaklanan ve hayat› tehdit eden bir hastal›kt›r. Bu çal›flma, pulmoner aspergillomada cerrahi tedavinin rolünü araflt›rmak amac› ile yap›ld›. Merkezimizde 1987 ile 2002 y›llar› aras›nda pulmoner aspergilloman›n tedavisi için 42 olguya 43 operasyon yap›ld›. Olgular›n 29’u erkek, 13’ü kad›nd› ve ortalama yafl 32 (21-68) idi. Olgular›n 38’inde (%90.5) altta yatan hastal›k tüberkülozdu. Yirmi bir (%50) olgunun gö¤üs radyografilerinde tipik olan fungus topu ve “air-crescent sign” vard›. Cerrahi endikasyonlar 29 (%69) olguda hayat› tehdit eden veya tekrarlayan hemoptizi, 12 (%28.6) olguda harap olmufl lob veya akci¤erdi. Olgular›n 26’s›na (%61.9) lobektomi (bir olguda ek olarak segmentektomi), 6’s›na pnömonektomi, 8’ine kavernomiyoplasti, 1’ine bilateral üst lobektomi ve 1’ine torakomiyoplasti yap›ld›. Postoperatif mortalite 3 (%7.1) olguda görüldü. Komplikasyonlar uzam›fl hava kaça¤› ve/veya ampiyem (5), bronkoplevral fistül (2), kanama (2) ve yara yeri infeksiyonuydu (2). Tüberküloz, pulmoner aspergilloma ile iliflkili en s›k görülen hastal›kt›r. Pulmoner aspergilloma tedavisinde cerrahi rezeksiyon en etkili tedavi yöntemidir. Genel durumu bozuk ve solunum fonksiyonlar› s›n›rl› oldu¤u için rezeksiyon yap›lamayan olgularda, kavernomiyoplasti hayat kurtar›c› bir yöntemdir.Yayın Sol üst lob küçük hücreli dışı akciğer kanserinin evrelendirmesinde sol anterior mediyastinotominin değeri(Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2005) Koşar, Altuğ; Örki, Alpay; Kıral, Hakan; Temürtürkan, Kemal; Eryiğit, Hatice; Şenol, Canan DuduAmaç: Anterior mediyastinotomi günümüzde anterior mediyastinal lenf nodlarının, mediyastinumun, pulmoner hilusun ve parankimin değerlendirilmesinde etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Gereç ve Yöntem: 1995-2004 yılları arasında sol üst lob yerleşimli küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanısı konulan 76 olguya evreleme amacı ile sol anterior mediyastinotomi (SAM) yapıldı. Olguların 70’i erkek, 6’sı kadın ve yaş ortalaması 53.4 (25-73) idi. Olguların 19’una rezektabiliteyi değerlendirmek amacı ile ilave olarak intraperikardiyal eksplorasyon yapıldı. Bulgular: SAM neticesinde 45 (%59.2) olguda bir veya birden fazla mediyastinal yapıda (n=61) invazyon tesbit edildi. Bu yapılar; mediyastinal plevra ve yağlı doku (n=18), 5 ve 6 no.lu lenf nodları (n=16), pulmoner arter (n=11), perikard (n=8), aort (n=7) ve inferior pulmoner ven (n=1) idi. Sol anterior mediyastinotomi sonucu operabl kabul edilen 31 olguya aynı seansta standart servikal mediyastinoskopi (SSM) yapıldı ve 5 olguda metastatik lenf nodu bulunduğu için 26 olguya torakotomi uygulandı. Torakotomi yapılan 3 olguda perioperatif dönemde kardiyak problemler gelişmesi, 2 olguda desenden aorta invazyonu nedeni ile rezeksiyon yapılamadı. Rezeksiyon yapılan 21 olgunun 1’i dışında hepsine komplet rezeksiyon yapıldı. Mortalite görülmedi. Komplikasyon olarak, SAM’den 13 ay sonra tümör ekilimine bağlı insizyon yerinde tümör (n=1), geçici ses kısıklığı (n=2) ve yara yeri enfeksiyonu (n=2) saptandı. Sol anterior mediyastinotominin spesifitesi %100, sensivitesi %95.7 olarak bulundu. Sonuç: Sol anterior mediyastinotomi; küçük hücreli dışı sol üst lob tümörlerinin evrelendirilmesinde standart servikal mediyastinoskopi ile birlikte kullanılmalıdır. SAM ve intraperikardiyak eksplorasyonun rezektabilite tayinindeki güvenilirliği % 90’ın üzerindedir. Bu sayede gereksiz torakotomiler önlenebilir. Bu yöntem deneyimli ellerde güvenle uygulanabilir ve komplikasyon oranları düşüktü.