TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 1059
  • Öğe
    Bağlı tüketici kredisi sözleşmesinin unsurları
    (2021) Ürem, Müge
    6052 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 30 (1) ve (2) hükmüne göre bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşme olup ekonomik birliğin varlığı; satıcı veya sağlayıcının tüketici için krediyi finanse ettiği; üçüncü bir tarafça finanse edilmesi durumunda, kredi verenin kredi sözleşmesinin imzalanması veya hazırlanması ile ilgili olarak satıcı veya sağlayıcının hizmetlerinden yararlandığı; belirli bir mal veya hizmetin verilmesinin kredi sözleşmesinde açıkça belirtildiği, durumlarından en az birinin varlığı hâlinde kabul edilir. Bu çalışmanın konusunu, anılan hükümde düzenlenen bağlı tüketici kredisi sözleşmesinin unsurlarını saptamak oluşturmaktadır. Geçerli bir bağlı tüketici kredisi sözleşmesinin kurulup kurulmadığı yönündeki uyuşmazlıklara günümüzde sıklıkla rastlanmakla birlikte uyuşmazlıkların çözümünde, kanun hükmünde yer aldığı üzere “ekonomik birlik” ifadesinin irdelenmesi önem taşımaktadır. Bu kapsamda çalışmada, bağlı tüketici kredisi sözleşmesi kavramı ve üç köşeli ilişki özelliği ele alındıktan sonra kanunun 30 (1) ve (2) hükümleri gereğince sözleşmenin unsurlarının açıklanması amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Sözleşmede Muacceliyet Bildirimi Belirlenmesi ve Sonuçları
    (2022) Yüce, Melek
    Sözleşme kapsamında olan borçların ifası bakımından belirlemelerden biri de, borçların muacceliyetinin bir bildirime bağlanması hâlidir. Muacceliyet bildirimi olarak adlandırılan bu bildirim, sözleşme taraflarından birine verilebileceği gibi, üçüncü kişiye de verilebilir. İrade özgürlüğü kapsamında, emredici hükümlere aykırılık olmadıkça, bu şekilde yapılan belirlemeler geçerli olur. Muacceliyet bildirimi tek taraflı kullanılan yenilik doğuran bir haktır. Bildirim ifa zamanını belirleyerek, borcu muaccel hâle getirdiğinden borç ilişkisi bakımından yeni bir durum ortaya çıkarır; bu nedenle kurucu yenilik doğuran hak niteliğine sahiptir. Buna bağlı olarak, yenilik doğuran hakların kullanılmasına ilişkin kurallar bildirim bakımından da uygulanır. Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.117/II uyarınca muacceliyet bildiriminin varlığı hâlinde, ayrıca temerrüt ihtarına gerek yoktur. Çalışmada muacceliyet bildiriminin belirlenmesi, kime verildiğine ve kullanılmasına ilişkin özellikler, son olarak da temerrüde bağlı sonuçlar irdelenmiştir.
  • Öğe
    Logosantrik Bir Dil Projesi Olarak Servet-i Fünun’un Mai ve Siyah’taki Tezahürleri: Mai ve Siyah’ta Dil Arayışı ve Modernitenin Cinsiyeti
    (2019) Ulusman, Bilge
    Tanzimat sonrası modernleşme sürecini, yalnızca Doğu-Batı çatışması varsayımınaodaklanarak okuyan ve son dönem Osmanlı entelektüelinin ontolojik krizini bir ödipalkompleks olarak yorumlayan edebiyat tarihleri, Servet-i Fünun edebiyatının dilselarayışlarını ıskalar. Oysa konvansiyonları ihlal etmenin yıkıcı ve yapıcı gücünümoderniteden alan yazarların dilde dönüşüm talebi, moderniteyi deneyimleyen bireyindönüşüm sürecinden bağımsız düşünülemez. Servet-i Fünun’un “Musahabe-i Edebiye”sütunlarındaki dilsel arayış, Arap belagatinin yok saydığı, dilin canlı bir varlık olduğugerçeğinin ilanı olarak okunabilir. Modernite deneyimiyle birlikte gelişen faillik algısı, birbirey olarak yazarı da kendi deneyimleri, kendi terkipleri, kendi dili ile konuşmaya itecektir.Servet-i Fünun’da modern imge kullanımı, yani dilin mevcut konvansiyonlarını ihlal ederek,yaşanan hissin ve fikrin dildeki kaidesiz karşılığını yaratmak önem kazanır. Ne var kimoderniteyle deneyim edilen bu dönüşüm ve dilsel arayış, yalnızca modernleşen erkekyazar/özneler odağında anlatılagelmiştir. Bu çalışma, mevcut edebiyat tarihlerine biralternatif okuma sunmak amacıyla, Servet-i Fünun dergisinin “Musahabe-i Edebiye”köşesinde yayınlanmış, logosantrizm kavramıyla birlikte okunabilecek yazılara ve Mai veSiyah’ta bu logosantrik krizin izdüşümlerine bakarak, bu metinlerdeki modern öznenin dilselkrizine ve cinsiyetine odaklanacaktır.
  • Öğe
    Cost-benefit analysis of ergonomics-sustainability projects with analytic hierarchy process
    (2022) Yener, Hüseyin
    Today, sustainability gets a top priority on the agenda of the shortage of natural resources and regulations. Managers seek how to give minimum damage to the environment while keeping productivity. Ergonomics has an answer to trying to smooth the relationships between man and the elements of a system to optimize the whole system's performance and human satisfaction. Ergonomics and sustainability have common areas of interest in putting a man into the centre. Managers always seek ways to improve productivity but investing in employee wellness is often ignored. They are hesitant to fund projects like ergonomics and environmental until savings are proven. The proposed model in this study using Cost-Benefit Analysis (CBA) and Analytic Hierarchy Process (AHP) together may convince the decision makers to approve the ergonomics or environmental projects easily, which are seen as a pure expense at first.
  • Öğe
    Yükümlü Hakları Bağlamında Türk Vergi Usulünde Bilgi Toplama Yöntemi
    (2019) Uludağ, Cansu
    Beyan esasına dayanan vergilendirme sistemlerinde,sistemin ayakta kalması ve yükümlübeyanlarının doğruluğunun saptanması vergi denetimleriile mümkündür. Vergi denetim yöntemlerinden“bilgi toplama” yöntemi de, diğer yöntemlerolan yoklama, vergi incelemesi ve aramayöntemlerini tamamlayan bir işleve sahiptir. Bilgitoplamanın, yükümlüleri daha titiz davranmayasevk eden önleyici fonksiyonunun yanı sırabeyanların doğruluğunun saptanması ve ziyaauğratılan vergilerin tespit edilmesi bakımındanfaydaları bulunmaktadır. Ancak diğer denetimyöntemlerinde olduğu gibi bilgi toplama yöntemide yükümlülerin haklarına dokunmaktadır. Bunedenle idarenin bilgi toplama yetkisinin yükümlühakları çerçevesinde incelenmesi ve sınırlarınınbelirlenmesi gerekmektedir.Bu çalışma kapsamında bilgi toplama neticesindearşivlenen bilgilerin tek başına tarhiyata dayanakoluşturup oluşturmayacağı; otomatik bilgideğişiminin yükümlülerin mahremiyetini koruyupkorumadığı; bilgi toplama yetkisinin susma hakkı,ne bis in idem ilkesi ve savunma hakkı boyutlarıylaadil yargılanma hakkını ne şekilde etkilediği vesınırlarının nasıl belirlenmesi gerektiği hususlarınınirdelenmesine gayret edilecektir.
  • Öğe
    Tedaviye yanytsyzlyk my, travmanyn atlanmasy my? EMDR terapisi ile düzelen Geç Ba?langyçly TSSB olgusu
    (2017) Yaşar, Çelik
    Ya?am?n çe?itli dönemlerinde ya?anan travmatik olaylark?sa sürede olumsuz ruhsal de?i?imlere sebep olabilir. Bude?i?imler ne kadar uzun sürdüklerine ve nelere yolaçt?klar?na ba?l? olarak çe?itli patolojik tan?lar?n belirtisiolabilir. Travma ile ili?kili bir bozukluk olan GeçBa?lang?çl? Travma Sonras? Stres Bozuklu?u (GeçBa?lang?çl? TSSB) vakalar?nda ise stres belirtileri travmatikya?ant?n?n üzerinden 6 ay veya daha fazla süre geçtiktensonra gözlenir. Mevcut belirtileri ve hastan?n psikiyatriköyküsünü irdelemek, s?k?nt?lar?n temelinde yatan ba?l?casorunlar? ve travmalar? tespit etmek ard?ndan bu do?rultuda uygun tedavi yürütmek klinik tablo karma??k olsadahi hastalarda iyile?me sa?layabilir. Bu olguda çocuklukça?? cinsel taciz ya?ant?s?n?n yeti?kinlik döneminde tetiklenmesiyle ortaya ç?kan ve farmakoterapiye yeterinceolumlu cevap vermeyen Geç Ba?lang?çl? TSSB ile komorbid Majör Depresyonun EMDR terapisi ile tedavisitart???lacakt?r
  • Öğe
    PANDEMİ SÜRECİNDE EĞİTİMİN DÖNÜŞÜMÜ: ÇEVRİMİÇİ EĞİTİMİN SOSYOLOJİK YANSIMALAR
    (2021) Varışlı, Berfin
    COVID-19 pandemisi başta toplumsal kurumlar olmak üzere toplumsal yaşamın heralanında değişime neden olmuştur. Küresel salgınla birlikte adeta bir zorunluluk haline kapanmave kısıtlamalar bireylerin gündelik yaşam pratiklerini dönüştürmüştür. Alınan önlemlerin etkileri,özellikle eğitim kurumlarının kapanması ve çevrimiçi eğitime hızlı geçiş ile doruk noktasınaulaşmıştır. Bu çalışma, COVID-19 pandemisinde eğitimde meydana gelen dönüşümleri üçbölümde incelemeyi amaçlamaktadır. İlk bölümde, Pierre Bourdieu, Jean-Claude Passeron veZygmunt Bauman'ın vurguladığı farklı sosyo-ekonomik statüden öğrencilerin karşılaştıklarısorunlar tartışılacak ve bu sorunların pandemi döneminde derinleşip derinleşmediğiincelenecektir. Dezavantajlı gruplardan öğrenciler internete ve çevrimiçi eğitim gereçlerineerişimde sorun yaşayabilmektedir. Bu durum özellikle pandemi döneminde öğrenciler arasındasorunlara olabilmektedir. İkinci bölümde, öncelikle Emile Durkheim ve Anthony Giddenstarafından ortaya atılan eğitimde toplumsallaşma süreci tartışılacak, ikinci olarak datoplumsallaşma sürecinin çevrimiçi eğitimle birlikte dönüşümü ve öğretmen-öğrencietkileşimindeki değişim ortaya konacaktır. Eğitimde toplumsallaşmanın hem öğrenciyi hem deöğretmeni kapsadığı göz önüne alındığında çevrimiçi eğitimin doğası gereği söz konusutoplumsallaşma süreçlerinde değişim de kaçınılmazdır. Son olarak, üçüncü bölümde ise,Foucaultyen bir bakış açısıyla, bilgiye erişim ve bilgiyi tüketme hızının artması nedeniylepandemi döneminde “bilgi”, “iktidar” ve “özne”nin kesişimselliğinin dönüşümü irdelenecektir.Çevrimiçi eğitime geçişle birlikte eğitimde denetim de dönüşmüştür. Öğrencinin bilgiye ulaşımıve tüketimi hızlanmıştır. Bu durum iktidarın üretimi ve yeniden üretiminde köklü bir değişimeneden olmaktadır.
  • Öğe
    A study on changing student opinion on e-learning in the pandemic period
    (2023) Yener, Hüseyin
    The COVID 19 pandemic has affected every organization and every aspect of life worldwide. The pandemic has caused unexpected confusion across academic institutions, with almost all universities forced to shift from traditional face-to-face classrooms to e-learning education. Universities have leveraged advanced technologies to continue their activities, with recent technologies increasing learning effectiveness. This research aims to track the changing opinion of engineering students on elearning applications. The research was conducted with 408 Maltepe University, Istanbul, Turkey engineering students. The results showed that engineering students’ opinions had changed dramatically toward e-learning due to the prolongation of the epidemic period. This study confirmed the downward trend, consistent with the outcomes of recent studies. Furthermore, the study results showed that students prefer face-to-face or hybrid education to online learning. Social isolation, technical problems encountered, and inefficient education at home with limited opportunity to interact with the instructors play an important role in this changing decision. This study also may guide and decrease the response time on possible shutdowns that may occur in the future due to various reasons.
  • Öğe
    İŞVERENİN BİLDİRİM SÜRELERİ İÇERİSİNDE İŞÇİYE KULLANDIRMAK ZORUNDA OLDUĞU YENİ İŞ ARAMA İZNİ
    (2014) Zeytin, Gözde
    İş Kanunumuzun 27. maddesine göre, bildirim süreleri içinde işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecburdur. İş arama izninin süresi günde iki saatten az olmamalı ve işçi isterse iş arama izin saatlerini birleştirerek toplu kullanabilir, hükmü yer almaktadır. Bu çalışma da kanunda yer almış ve yukarıda belirtilmiş olan yeni iş arama izni, süresi, işverenin işçiye bu izni kullandırmak zorunda olması, bildirim süreleri gibi kavramlar, hukuk kuralları ışığı altında, Yargıtay kararları ile örneklendirerek açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca makalede, işverenin iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırması durumunda, işçinin izin kullanarak bir çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalış- tırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı ödeyeceği hükmü de örneklerle açıklanmıştır.
  • Öğe
    TMK m. 240 HÜKMÜ UYARINCA SAĞ KALAN EŞİN KONUT VE EV EŞYASI ÜZERİNDEKİ HAKKI
    (2020) Ürem, Müge
    TBK m. 240 hükmü, edinilmiş mallara katılma rejiminin eşlerden birinin ölümü ile sona ermesi durumunda evlilik sonrası dayanışma, sağ kalan eşin o ana kadarki yaşam standardını devam ettirmesi, eşin mağduriyetinin önlenmesi, olağan yaşam ilişkilerini sürdürebilmesini sağlamak ve eşlerin sadece ölüm haliyle sınırlı olmak üzere konut veya ev eşyası üzerinde ayni hak talebinde bulunabilmesi amacını taşır. Kanun koyucu, sağ kalan eşe, ölen eşiyle birlikte yaşadığı konut üzerinde yaşamaya devam etme imkânını verirken konut üzerinde intifa, oturma veya haklı sebeplerin varlığı halinde mülkiyet hakkının tesisini talep hakkı tanımıştır; bununla birlikte ev eşyası üzerinde ise sağ kalan eşe tanınan hak, sadece mülkiyet hakkının tesisini talep hakkından ibarettir. Çalışmada sağ kalan eşin konut ve ev eşyası üzerindeki hakkı, hakkın hukuki niteliği, şekli, muhatabı, zamanaşımı süresi, ileri sürülebilme şartları ile eşya hukukuna ilişkin sonuçlar incelenecek olup, TBK m. 240 hükmü ile benzer bir hüküm olarak miras hukukuna ilişkin TMK m. 652 hükmü, çalışma kapsamına dahil edilmemiştir.
  • Öğe
    YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASI GEREKEN BİR HÜKÜM OLARAK OLAĞANÜSTÜ DURUMLARDA VE PEK ÖNEMLİ BİR SEBEPLE EVLENMEYE İZİN VERİLMESİ (TMK m. 124/II)
    (2021) Vardar Hamamcıoğlu, Gülşah
    Evlenme yaşının düzenlendiği TMK m.124 uyarınca “Erkek ve kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez./ Ancak hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.” Bu hüküm uyarınca kadın ve erkek arasında bir ayrım söz konusu olmaksızın kişinin olağan evlenme yaşı onyedi olarak belirlenmiştir. Ancak TMK m.11 uyarınca erginlik yaşı onsekiz olarak belirlenmiş olduğundan henüz ergin olmayan küçüğün TMK m.126 uyarınca ancak yasal temsilcisinin izni ile evlenmesi mümkündür. Erginlik yaşı ile evlenme yaşının Kanun’da farklı düzenlenmesi isabetli olmayıp evlenme yaşının da erginlik yaşı olarak belirlenmesi, bu yolla evlenmeyle kazanılan erginlik kurumunun ortadan kaldırılması kanımızca en doğru yoldur. Çalışma konumuzu oluşturan hüküm ise TMK m.124/II’dir. Bu hükümde olağanüstü bir durum veya pek önemli sebebin varlığı halinde hâkimin onaltı yaşını tamamlamış küçüğün evlenmesine izin verilebileceği düzenlenmiştir. Hüküm, hem erginlik yaşı ile uyumlu olmaması hem de onaltı yaşını dolduran küçüğün evlenmesi noktasında hâkime geniş bir takdir yetkisi vermesi bakımından üzerine düşünülmesi gereken bir hükümdür. Zira yargı kararlarına bakıldığında evlenmesine izin verilmesi istenen küçük, birçok ihtimalde onaltı yaşını doldurma şartını sağlamamaktadır. Bu bağlamda hükmün, Anayasa’ya, ülkemizce de onaylanan Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Sözleşmesine (CEDAW) ve Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırı olduğu bir gerçektir. Bu çalışmada da TMK m.124/II hükmünün şartları, sonuçları ve yürürlükten kaldırılması gereği irdelenecek, karşılaştırmalı hukuk verilerinden de yararlanarak çocuğun üstün menfaati kavramı temelinde sonuca varılacaktır.
  • Öğe
    Travmatik ve İyatrojenik Koroid Neovaskülarizasyonları
    (2017) Uyar, O. Murat
    Travmatik koroid neovaskülarizasyonu (KNV) patogenezinde özellikle künt travmalar sonucu gelişen koroid rüptürleri önemli rol oynamaktadır. Angioid streaks (AS) gibi Bruch membranı (BM) daha kırılgan olgularda KNV gelişimi daha fazla görülmektedir. Yaşa bağlı yaş tip makula dejenerasyonundan (YBMD) çeşitli farkları olmasına rağmen tanı yöntemleri ve günümüze kadar uygulanan tedavileri benzerlik göstermektedir. Rüptürün yeri ve büyüklüğüne göre değişmekle birlikte, travma olgularının görece daha genç oluşu, eşlik eden kronik hastalıkların azlığı, KNV'lerin küçüklüğü, subfoveal yerleşimin daha az oluşu, RPE düzeyindeki çeşitli rejeneratif mekanizmalar nedeniyle prognoz daha iyidir. Tedavide son on yıla kadar termal lazer, fotodinamik tedavi, besleyici damarın fotokoagülasyonu ve koroidal neovasküler membran (KNVM) eksizyonu uygulanmışken günümüzde intravitreal antiVGEFler ile daha iyi ve uzun süreli cevap alınmaktadır. Ancak AS olgularında daha sık enjeksiyonlar gerekebilmektedir.İyatrojenik KNV'ler ise çoğunlukla termal lazerlerin yüksek doz ve düşük spot çapında uygulanmaları sonucu ve daha nadir olarak da çeşitli oküler cerrahilere bağlı olarak bildirilmiştir. Ülkemizde başta iş ve trafik kazaları olmak üzere travma nedenlerine karşı alınacak önlemler büyük önem taşımaktadır. Özellikle lazer ve makula cerrahileri başta olmak üzere branş uzmanlık eğitimi ile dikkat ve özenin üst düzeyde olması da iyatrojenik KNV riskini azaltacaktır. Çeşitli faktörler, moleküller ve gen transferleri ile yapılmakta olan deneysel hayvan çalışmaları da patogenez ve tedavi açısından umut vericidir
  • Öğe
    Sözleşmeye aykırılık halinde TBK m. 58/i hükmünce tüzel kışı lehine hükmedilecek manevi tazminat borcunun doğumu için aranan şartlar
    (2020) Ürem, Müge
    Bu çalışmanın konusunu, sözleşmeye aykırılık halinde TBK m. 58/I hükmü gereğince tüzel kişi lehine hükmedilecek manevi tazminat borcunun doğumu için aranan şartlar oluşturmaktadır. Günümüzde sözleşmeye aykırılık halinde özellikle tüzelkişiler tarafından çoğu kez maddi tazminat talebi yanında artık manevi tazminat talebinede yer verilmektedir. Söz konusu uyuşmazlıkların çözümü açısından bu kapsamdaki manevi tazminat taleplerinin kabul edilmesi için aranan şartların irdelenmesi önem taşımaktadır. Bu kapsamda çalışmada, tüzel kişilerin kişilik hakkının kapsamı ile manevi zarar ve manevi tazminat kavramları belirtilerek sözleşmeye aykırılık halinde kişilik hakkı zedelenen ve manevi zarar gören tüzel kişi lehine hangi şartlar altında manevi tazminata hükmedilebileceğinin tespit edilmesi amaçlanmıştır.
  • Öğe
    TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ ÖZERKLİĞİ VE YETKİ SORUNU
    (2014) Ulucan, Devrim
    Ülkemizde Toplu İş Hukuku sorunları tartışıldığında, bu özgün sözleşmenin içeriği, kapsamı ve etkisi yerine, kimin veya kimlerin toplu iş sözleşmesiyapma yetkisine sahip olduğu, başka bir söyleyişle kimlerin toplu iş sözleşmesine taraf olacağı, öncelikli ve temel sorun olarak ortaya çıkmaktadır AvrupaBirliği Ülkelerinde ise yetki konusu yasalarla düzenlenmediği halde başlıca birsorun olarak değerlendirilmemektedir. Oysa ülkemizde toplu iş sözleşmesi yapma yetkisine sahip işçi kuruluşunun belirlenmesi sırasında yasal düzenleme ilegetirilen devlet vesayeti ve tarafların tutumu nedeni ile ortaya çıkan sorunlarsistemin önünde en önemli engeli oluşturmaktadır. Son olarak 7.11.2012 tarihinde yürürlüğe giren Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile de devletvesayetini ve gözetimini kaldıran ve tarafların girişimine bağlı olarak bir toplu işsözleşmesi özerkliği sistemi oluşturulamamıştır.
  • Öğe
    İVAZLI ALACAĞIN DEVRİNDE SÖZLEŞMEDEN DÖNME VE BUNA BAĞLI SONUÇLARIN TÜRK HUKUKU VE İSVİÇRE BORÇLAR KANUNU GENEL TASARISI ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ
    (2022) Türker, Güray
    Alacağın bir verme, yapma veya yapmama edimi karşılığı devri günümüzde sıkça kullanılan bir hukukî kurumdur. Türk Borçlar Kanunu alacağın devrinde borca aykırılığa ilişkin özel düzenleme olarak sadece devredenin garanti sorumluluğunu düzenlemektedir. Kanun alacak hakkını devralanın borca aykırı davranışına bağlı olarak herhangi bir özel düzenleme getirmemektedir. Bu sebeple, ivazlı alacağın devrinde karşı edim borçlusu devralanın borca aykırılığa neden olması durumunda genel hükümlerin uygulanmasına bağlı olarak devreden sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullanabilir. Alacağın devri sözleşmesinden dönülmesi hâlinde dönmenin, alacağın devri sözleşmesine etkisinin ne şekilde gerçekleşeceği ve devredilmiş alacağın, alacak hakkını devredene tekrar nasıl döneceği sorusu ortaya çıkar. Bunun yanında, sözleşmeden dönme neticesinde devredenin talep edebileceği zararın hukukî niteliğinin de irdelenmesi gerekir. Bu bağlamda, çalışmamızda öncelikle bu konu incelenmiştir. Bununla birlikte, Türk Borçlar Kanunu’nun mehazı İsviçre Borçlar Kanunu’nda benimsenen borca aykırılık sisteminin ihtiyaçlara tam olarak cevap verememesi düşüncesiyle borca aykırılık sistemine yeni yaklaşımlar getirilmektedir. Bu kapsamda düzenlenen İsviçre Borçlar Kanunu Genel Tasarısı (OR 2020) hükümlerinin, yürürlükteki düzenlemelerle karşılaştırmalı olarak ivazlı alacağın devri sözleşmesine etkisinin incelenmesi uygulamadaki sorunlara ışık tutacaktır.
  • Öğe
    ANAYASA MAHKEMESİNİN OLAĞANÜSTÜ HAL KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERİ HAKKINDA VERDİĞİ SON KARARLAR ÜZERİNE BAZI GÖZLEMLER
    (2016) Türk, Ender
    Anayasa'nın 148'inci maddesine göre, olağanüstü hal veya sıkıyönetim dönemlerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin esas ve şekil bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz. Buna rağmen, Anayasa Mahkemesi 1991 yılında oluşturduğu ve sonrasında devam ettirdiği içtihadında, bu tür kanun hükmünde kararnamelerin hukuki niteliğini kişi, zaman, konu ve yer yönünden yetki unsurları üzerinden belirlemişti. Anayasa Mahkemesi verdiği son kararlarda ise bu içtihadını değiştirmiş ve kendi kendisini yalnızca kişi ve zaman yönünden yetki denetimiyle sınırlandırmıştır. Bu makalede, Anayasa Mahkemesinin içtihat değişikliği hukuki bir açıdan tartışılmaktadır. Makalenin sonunda ise olağanüstü hal ve sıkıyönetim dönemlerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin yargısal denetimi yasağının yalnızca iptal davası için geçerli olduğu savunulmakta ve itiraz yoluyla yargısal denetim bir seçenek olarak okuyuculara önerilmektedir.
  • Öğe
    6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Işığında İdari yargılama hukukunda üçüncü kişilerin davaya müdahalesi
    (2013) Türk, Ender
    6 Ocak 1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) üçüncü kişilerin davaya müdahalesi ile ilgili özel bir düzenleme içermeyip, 18 Haziran 1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerine atıf yapmakla yetinmiştir. HUMK ise 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 12 Ocak 2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 450’inci maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. HMK’nın 447’nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince de mevzuatta HUMK’a yapılan atıflar, HMK’ya yapılmış sayılır. Dolayısıyla İYUK’ta üçüncü kişilerin davaya müdahalesi konusunda HUMK hükümlerinin uygulanacağına dair yapılan genel atıf, HUMK’un yerini alan HMK hükümleri için de geçerli olacaktır. İşte bu çalışmanın amacı, HMK ile gelen değişikliklerin idari yargılama hukukundaki uygulanışına ışık tutmaya çalışmaktır.
  • Öğe
    PARLAMENTONUN MÜZAKERE İŞLEVİ: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ÖRNEĞİ
    (2016) Türk, Ender
    Geleneksel olarak parlamentolar, kamuya açık müzakere alanlarıdır. Yasama organları başlıca işlevleri olan temsil, denetim ve siyasa yapım faaliyetlerini kamuya açık müzakereler yoluyla yerine getirmektedir. Buna rağmen parlamento müzakereleri yeterince ilgi çekmemekte ve müzakerelerin bu işlevler üzerinde önemli bir etkisi olmadığı düşünülmektedir. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarla bu görüş bir hayli tartışmalı hale gelmiştir. Bu çalışmayla, ülkemizde de bir hayli ihmal edilen parlamentonun müzakere işlevi incelenmektedir. Parlamentonun müzakere işlevinin ne olduğu, etkili olup olmadığı ve hangi anayasal ya da kurumsal faktörlerden etkilendiğinin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Bu belirlemelerin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin müzakereci bir eğilimde olup olmadığı sorgulanmaktadır. Sonuçta TBMM'deki müzakereci eğilimi zedeleyen anayasal faktörler tespit edilmekte ve bunlara yönelik birtakım anayasal ve kurumsal değişikler önerilerek çalışma tamamlanmaktadır.
  • Öğe
    Yüksek Mertebeden Euler-Lagrange Denklemlerinin İndirgemeleri ve Hamilton Analizleri
    (2019) Uçgun, Filiz Çağatay
    İkinci mertebeden türevlere bağımlı Lagrange fonksiyonlarını yeni koordinat tanımlayarak ve/veya Lagrange çarpımı kullanarak birincimertebeden türevlere bağımlı hale getirmek mümkündür. İndirgeme olarak tanımlayacağımız bu süreç için literatürde verilen 3 yöntem karşılaştırılmıştır.Bu yöntemler ışığında, yozlaşmama şartını sağlayan ikinci derece Lagrange fonksiyonlarının Hamilton analizi, Dirac-Bergmannmetodu kullanılarak başarılmıştır. Tüm bu teorik inşalara örnek olarak Chern-Simons teorisi bünyesindeki yozlaşmama şartını sağlayanChiral salınacı örneği detaylı olarak incelenmiştir.