Maltepe Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Maltepe, Maltepe Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Paydaşlar İle İletişimde Güvenli Davranış Oluşturmaya Yönelik Ödüllü Bir Eğitim Filmi: Aklımız Hayatımızın Anahtarıdır
(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2014) Kızılcan, Seval
Endüstriyel, sanayi kuruluşları için kritik başarı faktörlerinden en önemlisi, kurumsal iletişimde yeni yöntemler ve tarafları ihtiyaçlarda buluşturan empati ile paydaşa uygun iletişim dilinin oluşturulmasıdır. Tüpraş‟ın 2006 yılında Koç Topluluğuna katılımın ardından Kurumsal iletişimin yönetim ve iletişim danışmanı olarak katkıda bulunduğu Değişim- Dönüşüm süreci bağlar. Üst yönetim stratejisi ve çalışanlar ile 2015 Yılının TÜPRAŞ'ının Tasarımı için oluşturulan çalıştaylar da “ortak akıl” ile üretilen bir dizi sıra dışı, yaratıcı, sistemi zorlayan fikir ve hedefler oluşturulur. İlk yılın teması insan Enerjisi, ertesi yıl iletişim, sonrasında Tek Tüpraş olur. Tüm rafinerilerinde üretim ve ürün kalitesi için toplam 5 Milyar Dolarlık yatırım yapılır. En gelişmiş rafineri teknolojilerinin kullanımı için ülkemizin en stratejik, 3 Milyar Dolar tutarında ki yatırımı Fuel Oil Dönüşüm Projesinin yapımına başlanır. Sahada günde 10 Bin kişinin giriş çıkış yaparak 690 gün sürecek yapım süresinde hedef “0” kazadır. Ülkemizde iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında yürek burkan, çağdışı çalışma koşul ve standartların gelişimi ve kurumsal sorumluluk anlayışı ile şirket kaza sıklık ve şiddet oranı, uluslararası kriterlerde çalışan şirketin skorlarına dahil edilir 2008 yılında. Bu süreç boyunca yatırımlarda çalışan çözüm ortakları, yatırımcılar, ziyaretçiler, araştırmacılar, stajyerlerin stratejik özel güvenlik alanları olarak tanımlanan işletme sahalarına girişi için dili, tonu, söyleminin rutin uygulamaların dışında oluşturulacağı bir medya ihtiyacı ortaya çıkar. "Üretim Ortamında” Güvenli Davranış Oluşturmaya Yönelik Eğitim Filmi: Aklımız Hayatımızın Anahtarıdır“ yapımı için 2011 yılında sıra dışı bir uygulamayla çözüm ortağı olarak Maltepe Üniversitesi iletişim Fakültesi, Artı Sağlık Çevre Kalite Danışmanlık ve izleyici gruplar ile çalışılmıştır. Didaktik olmayan kanıksanmış bir formatın dışında yadırgatan tarz, görsel imgelerin izleyicinin katılımıyla deşifre edilmesine fırsat veren, anlamın izleyenin zihninde tamamlandığı, izleyeni canlı tutan dozunda mizah ile seyir ilişkisi hedeflenmiştir.
Davranış Odaklı Güvenlik Yönetimi
(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2014) Işık, İdil
Psikoloji biliminin insan davranışını açıklamaya yönelik temel teorik yaklaşımlarından birisi olan “Davranışçı Teori ”ye göre insan davranışı, bu davranışı tetikleyen nedenler ve ardından takip eden sonuçlar açısından analiz edilebilir. Bu teorinin iş hayatındaki güvenliği etkileyen davranışları açıklamaya çalışan “Davranış Odaklı Güvenlik Yönetimi” (DOGY) en iyi örnekler arasındadır. "DOGY modeli", iş güvenliğini belirleyen kritik davranışların operasyonel olarak tanımlanması, gözlemlenmesi, sıklığının belirlenmesi, tetikleyici ve sonuçları açısından değerlendirilmesi (“A-B-C Analizi”; Tetikleyici-Davranış-Sonuç Analizi) ve aksiyon planları oluşturularak, ABC analizinden elde edilen veriye dayalı olarak çeşitli müdahalelerle değiştirilmesi sürecini kapsar. Bu süreçte gözlem ve geribildirim çok önemli bir araçtır ve temelde çalışma sırasında insanların davranışlarını gözlemleyerek ve güvenli davranışlarının oranı hakkında geri bildirim sağlayarak, çalışanların güvenlik performanslarını belirgin ölçülerde arttırma çabası vardır. Bir diğer önemli araç, çalışan davranışlarının kendisini tetikleyen ve takip eden sonuçların kontrolü altında olduğu ön kabulü ile riskli ve güvenli davranışların öncellerinin ve sonuçlarının sistematik olarak analiz edilmesidir. Bir iş kazasının oluşumunda etkisi olan “riskli bir kritik davranışın ya da kazaların oluşumuna engel olan “güvenli bir kritik davranışın" dinamiklerinin öncel ve sonuçları açısından analiz edilmesi, çözüme giden yolda önemli bir adım olarak kabul edilmektedir. Riskli kritik davranışların sergilenme ihtimalini düşürecek ve güvenli kritik davranışları pekiştirecek yönetsel, çevresel ve bireysel düzenlemeler gereklidir. ABC analizi bu dinamikleri ortaya çıkarmaya çalışır. Sürecin son adımını oluşturan aksiyon planlama adımında ise davranışta değişikliğin ancak öncel koşullar ve sonuçlarda değişiklik yapılması ile mümkün olacağı sayıltısından hareket edilir. ABC analizine dayalı olarak bir dizi iyileştirici/düzeltici önlemin atılabilmesi için, sonuçlar açısından riskli davranışlar söndürülmeli ve güvenli davranışlar pekiştirilmeli, riskli davranışları tetikleyen, güvenli davranışları caydıran tetikleyiciler değiştirilmelidir. DOGY genelde tabandan yukarıya akan, yani çalışanların itici gücü oluşturduğu, yönetimin ise yukarıdan aşağı destek göstererek sürece liderlik ettiği bir model olarak tanımlanmaktadır. DOGY bir işletmedeki her bir bireyin davranışı ile ilgilidir; sadece operatör düzeyine odaklanmadığını da vurgulamalıyız. Modelin başarısında çalışanların bu yaklaşım için kabulünün alınması, yönetimin desteğinin kesinleştirilmesi, tüm çalışanlardan sürekliliği olan bir katılımın sağlanması ve gelişmelerin takip edilmesi çok önemli süreçlerdir.
Yönetim, Yönetimin İletişimi ve Çalışanların Esenliği
(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2014) Vatansever, Çiğdem
Yönetimle ilgili araştırmalarda, yönetimin çalışan sağlığı ve güvenliği ile ilişkili boyutu ikinci planda kalmıştır. Oysa yönetimin görünür desteği tüm değişim ve gelişim çalışmalarında olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliğinin yönetimi için de gereklidir. Bu konuda yapılan çalışmalar, yönetim ve çalışan sağlığı arasındaki güçlü ilişkiye işaret etmektedir. Etkin bir liderliğin olduğu işletmelerde çalışanların kendi sağlık ve güvenlikleriyle ilgili tutum ve davranışları olumlu yönde etkilenmektedir (Zohar, 2002, Hansez ve Chimiel, 2010). Kelloway ve arkadaşlarının çalışmasında (2006), dönüşümcü liderliğin doğasında olan çalışana yönelik ilginin işletmede olumlu bir sağlık ve güvenlik kültürü yaratılmasında etkili olduğu görülmüştür. Hofmann and Morgeson (1999) araştırmalarında, iyi bir yönetim-çalışan ilişkisinin iş güvenliği ile ilgili iletişimi geliştirdiği, ayrıca çalışanların güvenli davranışlarını artırdığı ve bu yolla iş kazalarının azaldığı sonucuna erişmişlerdir. Yöneticinin çalışanlarla iyi bir iletişim kurması iş sağlığı ve güvenliğinin iyi yönetilebilmesi için esastır. iyi iletişim için; çalışan sağlığı ve güvenliği hakkında net bir politika ve anlayış geliştirerek, öncelikli konuları, kaza risklerini çalışanlara sürekli iletmek temel gerekliliktir (HSE, 2005). Davranış odaklı güvenlik yönetimi ile ilgili öncü bir çalışmada, güvenli davranıĢların kazanılmasında; görsel iletişim (fabrika içi iletişim panoları) ve sözel iletişimle (davranışlarla ilgili gözlem geribildirimleri) birlikte yönetimin çalışanlarla olan yakın iletişimi de önemli bir faktör olmuştur (Vatansever, 2011). Bugün, mesleki sağlık ve iş güvenliğinin bir adım ötesinde konu bütüncül olarak ele alınmakta, çalışanların genel iyilik ve esenlikleri konuşulmaktadır. Yönetim tarzı ve yöneticinin kendi psikososyal sağlığı çalışanlarının esenliklerini ve doğrudan bu konuyla ilgili yapılan düzenlemeleri etkilemektedir (Skakona, 2010).
Sağlık ve Güvenlik Kültürü: Kültür İletişimdir, İletişim Kültürdür
(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2014) Sungur, Elif
Kültürün bir referans ve çerçeve oluşturarak, bir zemin yaratarak, insanların tutumlarını ve dolayısıyla günlük yaşam davranışlarını etkilediği bilim ve uygulamacı çevrelerce kabul edilmektedir. Bir toplumda, bir şehirde veya bir işyerinde sağlık ve güvenliğe ilişkin ortaya çıkan sonuçlar, oraya özgü olan, olumlu ya da olumsuz özellikler taşıyan sağlık ve güvenlik kültüründen etkilenmektedir. Toplumsal kültürün bir fonksiyonu olarak sağlık ve güvenliği destekleyen inançlar, değerler, kabuller ve yönetim tarzı, bireylerin davranışlarını, günlük yaşamdaki, trafikteki, çalışırken vb. tüm davranışları olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Olumlu yönde olan etki ise, kaza sayılarında azalma, emniyetli yaşam kurallarına ve süreçlere uyumda artış, sağlık ve güvenlik çalışmalarına katılım, güvenli davranışlarda artış, vb. göstergelerden izlenebilir. Olumlu sağlık ve güvenlik kültürü ortamının toplumda ve işletmelerde oluşturulabilmesi için yapılan teknik, yapısal ve yönetsel çalışmaları hayata geçirmek için iletişim disiplininden yararlanmak gerekmektedir. Kültürün en önemli olan yönü iletişim, güvenlikle ilgili sorumlukların algılanmasını, bilgilendirmeyi ve güveni oluşturur. Kültürel değişim kısa sürede sağlanamaz. Yeterli çaba ve zaman harcanan kültür değişimi programlarından olumlu ve sürdürülebilir sonuçlar alınabilir. Kültür değişimi programlarında, kampanyalar yoluyla sağlık ve güvenliğin önde tutulacağına ilişkin kararlılık vatandaşlar, kamuoyu ve diğer paydaşlarla paylaşılabilir. Kültür değişimi için çok önemli olan eğitim çalışmaları, amaç ve hedefleri belirlenmiş, eğitilenlere özgü farklılıklar dikkate alınarak yöntem ve malzemesi geliştirilmiş planlı iletişim aktiviteleri olarak düzenlenmelidir. Ortak bir kültür ufku oluşturabilmek için, diğerlerinin içinde bulunduğu kültürel ilişkiler yumağını kavramak, kabul etmek, toleransla karşılamak, kendi kültürel bağlamı ile diğerinin arasında eleştirel bir bağ kurmak gerekir. Toplumda paylaşılan sağlık ve güvenlik kültürüne ait parametrelerin iyi anlaşılabilmesi, kamu yönetiminin kamuoyunun sağlıklı ve güvenli davranışlarını artırmaya yönelik çabalarını desteklemek üzere etkili iletişim içerikleri ve kampanyalar hazırlanmasına yardımcı olur. Çalışanların sağlıklı ve güvenli davranışlarını iş süreçlerinin ayrılmaz bir parçası yapmayı ve kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarıyla trafik vb gibi konularda güvenli davranışların artırılmasına katkı vermeyi hedefleyen işletme yönetimlerinin kültürün bir fonksiyonu olarak iletişimi ele alması, uygun iletişim süreç ve araçlarının tasarımına olanak verecektir.
Sağlık ve Güvenliğe İlişkin Algılarımız Nasıl Şekilleniyor? Sosyal Psikoloji Perspektifi
(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2014) Kılıç, Nevin
Sağlık ve güvenliğe ilişkin algılarımız, doğduğumuz andan başlayarak, içinde büyüdüğümüz aile ile içinde yaşadığımız çevre ve toplumun izlerini barındırır. Bu konular, psikolojinin en genel prensipleri olan klasik koşullanma, edimsel koşullanma ve model alma gibi öğrenme ilkeleri ile açıklanabilir ve detaylı olarak ele alınabilir. Ancak, kitlesel iletişim yoluyla davranışları etkileyebilene ve sağlık ve güvenliğin geniş kitlelerce “satın alınabilir” veya “işe yarar” unsurlar olarak konumlandırılabilmesi, bu sorunların çözümünde bir araç olarak kullanılabilmesi, konunun öğrenme ilkelerinden farklı perspektiflerle de ele alınması gereğini gündeme getirir. Ürünlerin ve fikirlerin geniş kitlelere pazarlanmaya başlandığı 20. yy ortalan sosyal psikoloji alanının bu konu ile ilgilenmeye başladığı zamanlan da işaret etmektedir. En temel anlamda, belirli bir kitle üzerinde tutum ve davranış değişimi yaratmayı hedefleyen iletişim unsurları “Kim, Kime, Neyi, Nasıl Söylüyor?’ düsturu ile özetlenmiştir. Bu yıllara, “Mesajın Kaynağı, Mesaj, Hedef Kitle ve Ortam Özelliklerini ele alan Yale Tutum Değişimi Yaklaşımı çalışmalara damgasını vurmuştur. Takip eden yıllar içerisinde konu ile ilgili yapılan pek çok araştırmada ikna edici iletişimlerin yapısı ele alınmış ve hedef kitle özelliklerine göre mesajların içerik ve şekil olarak yapısı ve iletim yollarının etki büyüklüğünü nasıl değiştirdiği incelenmiştir. Bu çalışmaların sonuçlan, herhangi bir fikri veya ürünü kabul ettirmede kaynağın uzmanlığı, inanırlırğı, hedef kitlenin özellikleri, mesajın barındırdığı söylem gibi çeşitli özelliklerin göreli önemine işaret eden bulgular ortaya koymuştur. (Kağıtçıbaşı, 2008; Taylor, Peplau ve Sears, 2007). Son yıllarda ise sağlık ve güvenliğe ilişkin algılarımızı etkilemede Planlı Davranış Kuramı unsurlarından yararlanılmaktadır. Planlı Davranış Kuramı (Ajzen, 1985; Fisbein ve Ajzen, 2005), insan davranışlarının rasyonel olduğunu, bir niyet temelinde ortaya çıktığım savunur. Niyeti belirleyen unsurların ise kişinin söz konusu davranışa ilişkin yargılan (tutum), o davranışın toplumsal ve öznel normlara uygunluğu (öznel norm) ve davranışın algılanan kolaylık derecesi (algılanan kontrol ) ile belirlendiğini öne sürer. Kuramda ayrıca, niyet aracılığı olmadan davranışı doğrudan etkileyen ‘alışkanlıklar’ boyutundan da bahsedilmektedir. Bu sunumda, toplum sağlığını ilgilendiren konularda kitlelere ulaşırken verilen mesajların nasıl belirlenebileceği, hedef kitle özelliklerine göre nasıl yapılandırılırsa daha fazla amacına ulaşılabileceği ve hangi yollarla iletilmesi gerektiği konulan araştırma bulgular ve geçmiş ve güncel kampanyalardan örnekler ile ele alınmaktadır.